Olmert Annapolis’te Abbas’a İsrail ile alakalı olarak ‘Yahudi devleti’ markasını ve vasfını onaylatmak isteyince derhal aklıma Carter’ın en son kitabı üşüştü: “Palestine: Peace Not Apartheid/ Filistin Irkçılık değil barış.” Bu kitabın öngördüğü gibi, Olmert ve ortakları İsrail için ‘apartheid’ vasfını tescillemek istiyorlardı. Hasım gördüklerinin bu yöndeki tespitlerini reddederken ve bunu ‘Yahudi düşmanlığına’ mal ederken kendileri aynısını yapıyorlar.
Bunu kendileri yapınca Yahudi düşmanı veya müfteri olmuyorlar. Sadece İsrail’in maslahatını gözetmiş oluyorlar. Galiba herkesi kör herkesi sersem sanıyorlar. İsrail kuruluş aşamasında kurdukları devletin Yahudi vasıflı olacağını gizlemek istiyorlardı. Yahudi olana dönüş hakkı tanıyan kanunlara rağmen şiddetle bu vasfa karşı çıkıyorlardı. Ve hiç bir zaman da Yahudi devleti ibaresini kullanmıyorlardı. Bugün ne değişti ki tam tersine bir politika izleme gereğini hissediyorlar? Olmert, Haaretz gibi gazetelere şunları söylemiş: “İki devlet seçeneği tutmazsa İsrail yok olur, mahvolur....”
Nufus itibarıyla Filistinlilerin Yahudilere göre daha doğurgan olmaları ve bunun sonucu olarak daha çok çoğalmaları belki de endişenin asıl kaynağı. Demoğrafik endişe onları ırkçılığa itiyor. Onun için de böyle bir formül teklif ediyorlar. Ama asıl sorun da burada ya? Ne Güney Afrika gibi karma tek bir devlet seçeneğinden yanalar ne de fiilen iki devlete müsade ediyorlar! Sadece yaygarasını yapıyorlar. Karma devletin Yahudilik vasfını zayıflatmasından korkuyorlar. Buna mukabil, iki devlet seçeneğinden bahsediyorlar. Ama fiilen de bunun tersini yapıyorlar. Yani o seçeneğini de öldürmeye çalışıyorlar. Tek devlet seçeneği onlara göre Yahudiliği öldürürken çift devlet formülü de gerçekte Filistinlileri öldürüyor. Yine Haaretz gazetesindeki konuşmasında Olmert, barış için ortak bulduğunu söylüyor ardından da ekliyor ‘pek zayıf, siyasi olarak sıska..’ Evet, Mahmut Abbas kendi seçenekleriydi ve bilhassa zayıf olduğu için onun üzerinde uzlaşmışlardı. İstedikleri Sedat gibi birisi aslında. Kendi halkına karşı şedit, İsrail’e karşı yumuşak, Mahmut Abbas İsrail’e karşı yumuşak olsa da kendi halkına karşı şedit olmayı pek beceremiyor. Bu yapısıyla alakalı. Muhammed Dahlan tam bu iş için biçilmiş kaftandı ama Gazze’de Hamas karşısında tutunamadı. Aslında, Muhammed Dahlan gibilerle vuslatlarına engel olarak gördükleri Arafat’ı ortadan kaldırdılar ama gerisini getiremiyorlar. İsrail tam bir çelişki içinde. Filistin devleti istemedikleri için güçlü liderler istemiyorlar. Yerel ortaklarla birlikte güçlü liderleri tasfiye ediyorlar. Zayıf liderler karşısında da ‘Bunlarla barış olmaz, taahhütlerine sadık kalamazlar’ diyorlar. Tam bir maskaralık.
***
Guya iki devlet rüşvetiyle Araplara ve Filistinlilere İsrail yerine Yahudi devleti vasfını ve ibaresini onaylatmak istiyorlar. Neden? Bunun iki nedeni var. Temel meselelerden birisi olan mültecilerin dönüşü meselesini askıya almak. İsrail, Yahudi devleti vasfını kazanınca Araplar nereye dönecekler? İkinci devlete. İkinci devlet hiç kurulamayacağına göre oldukları yerde kalacaklar demektir. Arap basınında bundan daha vahim yorumlar var. Bu yorumlara göre, bu yeni devlet patentiyle sadece Filistinli mültecilerin geri dönmesi ihtimalini askıya alınmıyor ve pazarlık dışı kılmıyorlar, aynı zamanda ‘İsrail sınırları’ içinde bulunan 1.5 milyon Arabın geleceği de kararıyor. İstedikleri anda onları da sepetleyebilirler. Sahi, Arapların kendilerine ait olmayan Yahudi devleti içinde işleri ne?
***
Aslında, İsrail kaşıkla verip kepçeyle almıyor. Her zaman yaptıkları gibi hiç vermeden hepsini almaya çalışıyorlar. Annapolis Zirvesi ve sonuçları bunu göstermiştir. Annapolis Konferansı Carter’ın son kitabındaki tezin doğruluğunu da bir kez daha ortaya koymuştur. Zira Carter onları en derinden bilebilecek devlet ricali ve Amerikan başkanları arasında yeralıyor. Hahamlar ve Yahudi ileri gelenleri bir toplantı sırasında kendileriyle tokalaşmak isteyen Carter’a sırtlarını dönerek onu yüzüstü bırakmışlardı. Adamların kinlerinin dı sınırı yok! Annapolis Zirvesi sırasında bacak bacak üstüne atmış Abbas’a Olmert’in bir bakışı vardı ki, görmeliydiniz. Adeta yiyecek gibiydi. Ama Livni meseleye tersinden yaklaşmış ve konferansta kendisine yüz vermeyen Arap dışişleri bakanları ve liderlerine içerlemiş ve şöyle seslenmiş: “Livni to Arabs at summit: Stop treating me like a pariah.’ Bana parya muamelesi yapmayın, vebalı gibi bakmayın. Bütün bunlardan sonra Batı vicdanına Fadlallah’ın sorusunu sormak gerekiyor: Batı dinden ve dini devlet modelinden uzak durmaya çalışırken niye İsrail gibi (Şimdi Yahudi devleti oluyor) dini görünümlü bir devleti destekliyor? Galiba bu soruun cevapları yeni bir başka kitapta veriliyor: Allies for Armegeddon: The Rise of Christian Zionism/ Armageddon Müttefikleri: Hıristiyan Siyonizmin Yükselişi. Victoria Clark yazmış (Annapolis’ten ne çıkar, Şapin Alpay, Zaman, 29 Kasım 2007).
Her şey ayan beyan.
30.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|