Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Güncel ve ötesi |
Her ne kadar Yeni Asya için, “Eski sayıları bile güncel ve kendisini okutturuyor” denilse ve özellikle temel, kalıcı meselelerle ilgili yazılar cihetinden bu değerlendirme haklı olsa dahi, gazetenin ömrünün “bir gün” olduğu gerçeği elbette ki Yeni Asya için de geçerli. Muhatap kitlenin geneli açısından gazete, üzerinde yazılı günün saatleri içinde okunup, bilâhare yerini sonraki günün gazetesine bırakır. Birbirini takip eden günler peş peşe geldikçe sayılar eskir ve ancak arşiv meraklılarıyla araştırmacıların başvuracağı bir kaynak haline gelir. Gazetesini atmaya kıyamayıp gün gün biriktiren 40 yıllık Yeni Asya okurları da bu fasılda istisnaî bir kategori. Bu şekilde oluşturduğu arşivi geçenlerde Yeni Asya kütüphanesine bağışlayan ve bu sebeple teşekkür borçlu olduğumuz Ankaralı okuyucumuz İsmail Yaman bunlardan. Birçok yerdeki okurlarımız içinde İsmail Yaman gibi başka isimlerin de olduğunu biliyoruz. Ve bunu, Yeni Asya ailesine has orijnal güzelliklerden biri olarak kayıtlarımıza geçiriyoruz. Bunlar bir yana, dediğimiz gibi, günlük gazete, adı üzerinde esas itibarıyla o güne hitap etmek; o gün hangi konular gündemde ise, onlara dair yorum yapıp mesaj vermek durumunda. Gazeteden öncelikle beklenen şey bu. Günceli ve oradaki satır aralarını yakalayıp, kendi özgün duruşu çerçevesinde yorumlamak. Dahası, farklı gündemler oluşturabilmek. Yeni Asya bunu, kendi değişmeyen ölçü ve değerleri çerçevesinde yapmaya çalışıyor. Zaman zaman tuzaklarla dolu olabilen başka gündemlere tâbi olmadan ve eğer mümkünse onları doğru bir istikamete kanalize etmeye çalışıyor. Mümkün olmadığını gördüğü hallerde ise o maksatlı ve yapay gündemleri ademe mahkûm ediyor, ilgilenmiyor, kendi dünyasına taşımıyor. Ve kimi zaman da kendi inanç ve değerleri çerçevesinde orijinal gündemler oluşturuyor. Bütün bunlar, “güncel”i, yani değişen olayları değişmeyen ölçü ve prensiplere göre yorumlama ekseninde yapılıyor. Güncelden kopmadan, güncel ötesi, yani her zaman geçerliliğini koruyacak değerlendirme ve tahliller ortaya koyuyor. Bu kolay bir iş değil. Ama gazete olarak çıkıyorsak, bunu başarmak zorundayız. Ve bunu, yapay gündemlere kapılmadan, maksatlı olarak estirilen rüzgârlara teslim olmadan ve gerektiğinde akıntıya karşı kürek çekerek, kendi özgün duruş ve üslûbumuzla yapmak durumundayız. 1993-4’te bir dönem gazetemize haftalık yazılarıyla katkıda bulunan Necmettin Türinay, Yeni Asya’yı “günlük dergi” olarak nitelemişti. Bu ifadesiyle, kaliteli tefekkürî ve edebî yazıların gazete içeriğindeki yoğunluğuna atıf yapıyordu. Ve yazının başından beri anlatmaya çalıştığımız noktaya vurgu yaparak, “güncel” muhtevanın geliştirilmesi gereğini söylüyordu Türinay. Bu konu, halen de çok önemli bir mesele olarak önümüzde duruyor. Günceli yakalayan özel haber ve dosyalar, bunları Risale-i Nur ölçüleri muvacehesinde tahlil eden özgün yorumlar açısından muhtevayı zenginleştirmemiz gerekiyor. Bunun için de, risaleleri iyi hazmetmiş, medyayı Zübeyir Gündüzalp sisteminde takip ederek, oradaki yayınlardan olumsuz anlamda etkilenmeyecek yapı ve dirayete sahip, dolduruşa gelmeyen, satır aralarını ve arkaplanı iyi okuyabilen, ifrat ve tefrite kaçmadan itidal ve dengeyi koruyabilen, kendi orijinal duruşumuzda sebat eden yetişmiş kadrolara çok büyük ihtiyaç var. Bu kadrolar, Üstadın “Bize bir nesl-i cedid lâzım” diyerek ifade ettiği, “tecrübe, hamiyet, nur-u kalp ve nur-u fikri,” bir başka ifadeyle salâhatla mahareti birleştiren yeni nesillerin medyada görev üstlenecek olanlarına tekabül ediyor. Ve hepimiz o nesilleri göreve çağırıyoruz. * En son Sakarya iftarında ve ertesi gün Geyve’de görüştüğümüz temsilcimiz İ. Hakkı Demir’in de terhis belgesini alıp berzaha kanatlandığını öğrendik. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun. 19.09.2010 E-Posta: [email protected] |