25 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Zor, ama müjdeli ölümler


A+ | A-

Beyza Mutlu: “Bundan iki hafta önce çok yakın bir arkadaşım barajda boğularak hayatını kaybetti. Cenazesinden bir gün sonra bir arkadaşım onunla algılarıyla konuştuğunu söyledi. Bu ne demektir? Böyle bir şey olabilir mi? Selâm verdiğinde cevabı geliyormuş gibi hissediyormuş.”

Öncelikle arkadaşınıza Allah’tan rahmetler diliyor ve size taziyetlerimi sunuyorum.

Adına berzah ya da kabir âlemi veya ahiret dediğimiz ölüm ötesi âlem, bize çok uzakta bir yerlerde değil. Bize yakın, oldukça yakın. Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Cennet size ayakkabınızın tasmasından daha yakındır. Cehennem de yakındır!”1 Bediüzzaman Hazretleri de “Şu âlem-i maddiyât ve şehâdet, âlem-i melekût ve ervâh üstünde serpilmiş tenteneli bir perdedir” diyerek gördüğümüz âlem ile göremediğimiz ahiret âlemleri arasında ince ve şeffaf bir perdenin olduğuna işaret eder.

Keza tabutuna konmuş, kabre doğru götürülen ölmüş bir kimseden sesler, sitayişler, serzenişler geldiği bildiriliyor. Biz işitmiyoruz. Ama işitmiyor oluşumuz, bu seslerin ve sitayişlerin olmadığı mânâsına gelmiyor. Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Cenaze tabutuna konulup insanlar onu omuzlarına yüklendiklerinde, iyi bir kimse ise, ‘Beni mekânıma çabuk ulaştırın! Beni mekânıma çabuk ulaştırın!’ der. Cenaze iyi bir kimse değilse, ‘Vah bana! Bırakın beni! Beni nereye götürüyorsunuz?’ diye feryat eder. İnsandan başka her şey onun bu feryadını işitir. İnsan bu feryadı işitecek olsaydı düşüp bayılırdı!”2

Bediüzzaman hazretleri, ölenlerin ruhlarıyla aramızda muhtelif şekillerde münasebetler geliştirdiğimizi, manevi hediyelerimizin onlara gittiğini, onların nurani feyizlerinin de bizlere geldiğini bildiriyor.3

Bu temel bilgilerden anlıyoruz ki, ölen dostlarımızla aramızda her şey bitmiş olmuyor. Manevi bir iletişim ağı bizi onlara, onları bize ulaştırıyor. Bizim duamızı onlara götüren, onların feyizlerini bize getiren manevi bir radyo ağı aramızda bulunuyor. Bu ağı bazen çok canlı hissedebiliriz. Bazen hislerimiz, bazen rüyalarımız, bazen yakaza hallerimiz bizden onlara, onlardan bize haberler getirip götürür. Bazen ve genelde duyarsız kaldığımızda ise hiçbir şey hissetmeyiz. Hissetmemiz, ölen kişinin ruhen canlılığının ve şuurunun devam ettiğinin, ölüm ötesi âlemin bir canlılık ve şuur âlemi olduğunun ayrı bir göstergesidir.

***

Fatoş Kılıç: “Yanarak veya boğularak ölen çocuklar anne-babasına ahirette şefaatçi olamaz diyorlar. Benim kardeşim iki yaşında iken kuyuya düşerek vefat etti. Durumu nedir? Anne babasına şefaatçi olmayacak mı?”

Kardeşinize Allah’tan rahmetler diliyor ve size taziyetlerimi sunuyorum.

İslâm kaynaklarında bu böyle geçmez. İslam kaynaklarında ölen çocuklar zaten sorgusuz sualsiz cennettedirler ve bu çocuklar için, anne ve babalarına şefaatçi olabilme müjdesi verilmiştir. Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Ergenliğe ulaşmadan ölen çocuklar, Cennette çok canlıdırlar, hareketli balık gibidirler. Onlar anne ve babasını karşılar, elbisesinden tutar, Allah kendisiyle birlikte anne ve babasını da Cennete koyuncaya kadar bırakmaz.”4

Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle, ahirette çocukların böylesine sevimli ve şefaat eder bir halde anne ve babalarını karşılamalarının temelinde, elbette, onları Allah’ın bir meyvesi bilmek, Allah onları aldığı zaman arkalarından isyana düşmemek ve Allah’ın hükmüne teslim olmak, sabır içinde şükretmek, verenin de, alanın da Allah olduğunu bilmek, onları bir hediye ve emanet olarak kabul etmek ve Allah alırken de, yani onları mezara koyarken de onları mezara değil, Allah’ın rahmetine teslim ettiğini bilmek inançları vardır. Bu inanç ve anlayışlar tevhid inancının gerekleridir. Aynı zamanda en acılı bir olayda kişiye dayanma gücü veren şey de, Allah’a dayanmak ve Allah’a iman etmiş olmaktır.

Anlaşılıyor ki, çocukları ölen anne ve babalar bu tevhid inancını gösterdikleri ve isyan etmeyerek Allah’ın emrine ve takdirine teslim oldukları takdirde âhirette inşâallah çocukları onlar için bir kurtuluş vesilesi olacak ve çocuklarına Cennette de ebediyen kavuşacaklardır.

***

Elanur Bahçe: “Diyelim ki benim takılarım 5 bin tl tutuyor. Zekâtı nasıl hesaplayacağım? Bir de, asgari ücretle çalışan bir işçinin aldığı maaşın zekâtı olur mu?

1- Beş bin lira üzerinden hesaplama yaparsak, yüzde 2,5 (kırkta bir oluyor) oranından: 125 tl yıllık zekât tutarınız var. Bunu durumunuza göre bir iki taksite bölüp ödeyebilirsiniz.

2-Asgari ücretle çalışan birisi yıl sonunda elinde para kalmıyorsa ona zekât farz değildir. Elinde para kalıyor ve bu para 80 gram altını aşıyorsa buna zekât düşer.

***

İstanbul Maltepe’den Cem Gür: “Altmış bir günlük kefaret orucu ardı ardına mı yoksa araya birer gün koyarak mı tutulması gerekir. Bir de kefaret orucu tutmadan yerine bir başka şey yapılabilir mi?”

1-Kefaret orucu ardı ardına ve araya gün koymadan tutulur. Hatta bayrama rast gelse de ara verilmez. Bunun için baştan hesap edip bayrama rast getirmemek lâzım.

2-Kefaret orucunu tutmaya sıhhatimiz elverişli değilse ve iyileşme ümidimiz de yoksa her günü için bir fidye verebiliriz.

Dipnotlar:

1- Riyazu’s-Salihin, 53-3/445; 2- Riyazu’s-Salihin, 53-2/444; 3- Sözler, (yeni), s. 841; 4- Câmiü’s-Sağîr, 3/1121

25.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.08.2010) - Pakistan’a yardım ve bir teravih hatırlatması

  (23.08.2010) - Bir Ramazan sünneti: Teravih namazı (2)

  (22.08.2010) - Bir Ramazan sünneti: Teravih namazı – 1

  (21.08.2010) - Sevad-ı Azam üzerine...

  (19.08.2010) - Oruç kardeşliği güçlendiriyor

  (17.08.2010) - Oruç ve şükür

  (16.08.2010) - Hamd ve sena edilmek Allah’ın hakkıdır

  (15.08.2010) - Ramazan ayında bir günlük program

  (14.08.2010) - Oruç ve güzel ahlâk

  (13.08.2010) - Allah’ın künh-ü zâtı üzerinde düşünmek


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.