H. İbrahim CAN |
|
Ermeni Tasarısı yine gündeme gelirken |
Ermeni iddialarının Amerikan Temsilciler Meclisi gündemine yeniden getirilmeye çalışılması, Türkiye-Ermenistan yol haritasında, yolun ucunun çıkmaz sokakta bittiğini gösteriyor. Ermenistan anayasa mahkemesinin protokolleri onaylayan kararında, 1915 olaylarının kurulacak tarih komisyonu marifetiyle araştırılmasının önü kesildiği gibi, Türkiye-Ermenistan sınırını belirleyen Kars Antlaşması da yok sayılıyordu. Elbette Türkiye bu karara şiddetle tepki gösterdi ve protokoller imzalandığı hale döndürülmedikçe, TBMM’de ele alınmayacağını belirtti. Ermeni hükümeti ve diasporası hemen ‘biz üzerimize düşeni yaptık, Türkiye ayak sürüyor’ propagandasına girişti. İstedikleri Türkiye’nin hemen protokolleri meclise sunup, onaylatması. Halbuki Türkiye’nin bulunduğu noktaya onlar henüz yeni geldiler. Yukarı Karabağ’da da aynı gerekçeyle adım atmaya yaklaşmıyorlar. Amaç; Türkiye’yi Yukarı Karabağ şartından vazgeçirirken, kendilerinin sözde soykırımı iddialarını hiç tartışmaya açmaksızın savunmaya devam etmeleri. Bu bariz gerçeklere rağmen Türkiye haklılığını anlatmakta zorlanıyor. Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, kararın hemen ertesinde “mahkeme kararını Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme protokollerinin onaylanması sürecinde bir ileri adım olarak gördüklerini” açıkladı. Bu kararın protokolleri “sınırlamadığı veya herhangi bir şekilde şarta bağlamadığını” belirtti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu önce telefonla sonra da Londra Konferansında Amerikalı yetkililere, Türkiye’nin neden karara itiraz ettiğini anlattı. Ancak görünen odur ki; Amerikalılar Türkiye’nin tezlerini anlamamış veya anlamak istemiyor. 252 sayılı sözde soykırımını tanıyan karar tasarısı 4 Mart'ta Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde oylanacak. Komite başkanı Howard Berman’ın kararı oya sunmaya kararlı olduğunu Ermeniler övünçle açıklıyor. Sonrasında da Temsilciler Meclisi gündemine getirmeyi planlıyorlar. Ancak bu kararın komitede oylanması pek sürpriz olmayacak. 2000, 2005 ve 2007 yıllarında da aynı komite bu kararı onayladı. Ancak o dönemlerde ne Bill Clinton ve George Bush kararı genel kurulda oylatmadı. Bizim kanaatimiz; Obama’nın da seleflerinin yolunu izleyeceği, hele Türkiye’nin bu açıdan adım attığı bir dönemde kararı oylatmayacağı yönünde. Bu arada Ermenistan’da yumuşama yanlısı politikacılara ve kamuoyuna yönelik ciddî bir baskı var. Şimdi Mecliste protokollerin onaylanmasını önlemeye çalışılıyor. Eğer olur da onaylanırsa bu kez ortak tarih komisyonunun kurulmasının önlenmesi planlanıyor. Peki neden? Zira Ermeni diasporası dünyada oynadığı ‘mazlûm’ kozunu kaybetmek istemiyor. Bu sayede kendi içlerinde oluşturdukları dayanışmanın bozulmasını istemiyor. Protokolleri onaylayıp sınırın açılmasını sağlayarak, tarihî başarıya imza atmak isteyen Ermenistan hükümetine bu primi yaptırmak istemiyor. Peki Türkiye istiyor mu? Bizce siyasal irade Azerileri küstürme pahasına bu adımı atma niyetindeydi. Ancak gördüğü tepki karşısında tavır değiştirdi. Şimdi ise; kendisini mahkûm ettiği Yukarı Karabağ sorununun çözümü şartı sebebiyle bir çıkmaza girdi. Bu çıkmazdan kurtulmak çok da kolay görünmüyor. Yani başladığımız noktaya geri döndük. Olan ise aş ve iş için Türkiye’ye umut bağlayan yüzbinlerce işsiz Ermeni’ye oldu. Onlar yine Türkiye’de kaçak işçi olarak çalışıp evine ekmek parası göndermeye devam edecekler. Türkiye de her 24 Nisan’ı kâbus gibi beklemeye. 10.02.2010 E-Posta: [email protected] |