H. İbrahim CAN |
|
İstanbul Forumundan Londra Konferansına |
Önceki gün Türkiye’de tamamlanan Türkiye-Pakistan-Afganistan zirvesinden sonra, bugün Afganistan’ın geleceğinin belirlenmesine yönelik Londra Konferansı toplanıyor. Bu toplantıya İstanbul Forumu’na iştirak eden ülkelerin tamamı katılıyor. İstanbul’daki toplantıda Taliban’la uzlaşmaya varılması, Afganistan’da güvenliğin Afgan güçlerine devredilmesi ve bu amaçla Afgan polisinin Türkiye tarafından eğitilmesi, ekonomik alanda işbirliği yapılması kararlaştırılmıştı. Şimdi Londra Konferansı’nda bu kez BM ve NATO temsilcileri de üst düzeyde temsil ediliyor. Bu toplantıda Afgan güçlerinin güvenlikteki rolünün arttırılması, Taliban mensuplarının topluma entegrasyonu sorunu, müttefiklerin ordu ve polis mensuplarının eğitimi ve ülkenin yeniden yapılanması konusundaki taahhütlerini yerine getirmeye teşvik edilmesi amaçlanıyor. Yine bu toplantıda ülkedeki yolsuzlukların önlenmesi ve malî yönetimin iyileştirilmesine yönelik tedbirler de tartışılacaksa da, yolsuzlukların asıl kaynağı olan Karzai’nin katıldığı bir toplantıda bu soruna nasıl çözüm bulunacağı meçhul. İstanbul toplantısının önemi; özellikle Afgan Taliban’ına destek verdiği ileri sürülen Pakistan lideri ile Afganistan liderini yakınlaştırma çabasına sahne olmasıydı. Afgan yönetimi, Pakistan’ı, ABD öncülüğündeki müttefiklerin ülkeden çekilmesinden sonra, Hindistan’a karşı kullanmak üzere kendi nüfuzu altında bir Afganistan yönetimi oluşturmaya çalışmakla suçluyor. Bu sebeple iki ülke arasında gerginlik var. Zerdari ile Karzai’nin İstanbul buluşmasında Cumhurbaşkanı Gül, iki tarafı yakınlaştırma gayreti sergiledi. Gerek Londra Konferansı gerekse İstanbul Forumu’nun Karzai için önemi, seçime hile karıştırması ve kurduğu kabinelerin sürekli mecliste veto edilmesi yüzünden yerlebir olan meşruiyetini güçlendirme fırsatı sağlaması. Londra Konferansı’nda, Taliban mensuplarının silâh bırakarak topluma kazandırılması projesinin ayrıları konuşulacak. Ancak bu projenin başarılı olma şansı bize göre çok düşük. Bunun iki sebebi var. Birincisi; Taliban mensupları örgütlerini terk edip, sivil hayata dönme konusunda isteksizler. Bunda örgütün disiplin yapısı, silâh bırakanların can güvenliğinin garanti edilememesi gibi hususlar rol oynuyor. İkincisi; Pakistan’ın Taliban’a desteği bütün çabalara rağmen sürecektir. Taliban’a meşrû siyaset yapma imkânı sağlanmadıkça ve bütün yolsuzlukların kaynağı olan Karzai hükümeti devre dışı bırakılmadıkça Taliban’ın silâh bırakması imkânsızdır. Bu arada el Kaide’nin Afganistan’daki varlığı da bu ülkede çatışmaların sona ermesi önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Bu arada BM’in barış görüşmelerine katılmaları için bazı Taliban mensuplarını terörist listesinden çıkarmayı düşünmesi olumlu bir gelişmedir. Londra Konferansı’nın başarılı olması için Batılı ülkelerin Afganistan’daki askerlerini arttırmak yerine, ülkenin yeniden inşasına katkıda bulunacak sivil güçleri ve imkânları bu ülkeye göndermesi, bu konuda TİKA aracılığıyla ülkenin imarına önemli katkılarda bulunan Türkiye’yi örnek alması daha yararlı olacaktır. Afganistan’da siyasal uzlaşmanın sağlanmasında, bütün tarafların güvenine sahip olan Türkiye’nin arabuluculuğu, diğer ülkelerden daha verimli sonuçlar doğurabilir. Ancak bütün bu güzel çabaları gölgeleyen bir gerçek var: ABD’nin Afganistan’da bulunma sebebi –el Kaide’yi ortadan kaldırmaktan değil, enerji yollarını kontrol altında tutmaktan söz ediyoruz- ortadan kalkmadıkça, Afganistan’da savaş bitmez. 28.01.2010 E-Posta: [email protected] |