H. İbrahim CAN |
|
Obama’nın itirafı: Ortadoğu’da başarısız oldum |
ABD Başkanı Obama, birinci yılını doldururken bir çok konuda hayal kırıklığına uğrattı. Hatta son aylarda giderek Bush’laşmaya başladı. Afganistan’da şiddeti arttıran politikası da bunun bir örneği. Time dergisine verdiği son röportajında da Ortadoğu konusundaki başarısızlığını itiraf ediyor. “Ortadoğu barış sürecinde ilerleme kaydedilmedi ve ilk baştaki bütün çabalarımıza rağmen ilerlemenin istediğimiz yerde olmadığını söylemek doğru olacaktır”. Ancak asıl düşündürücü husus bu cümlenin peşinden geliyor: “(Ortadoğu sorunu) gerçekten çok güç bir sorun… İçine girdikçe aşılmaz olduğunu görüyorsunuz. Eğer her iki taraftaki siyasal sorunları önceden görseydik, beklentileri bu kadar yükseltmezdik”. Bu acı itiraf; Obama’nın İsrail’in amaç ve politikalarını yeni yeni anlamaya başladığını gösteriyor. Özellikle Doğu Kudüs ve diğer işgal altındaki Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri kurmama konusunda Netanyahu’yu ikna edememesi Obama’yı şaşırtmış. Demekki danışmanları ona İsrail’in kendi çıkarları sözkonusu olduğunda ne kadar acımasız ve katı olabileceğini anlatmamışlar. Clinton’un eski özel temsilcisi Robert Malley, “asıl sürpriz İsrail’in tavrında değil. Asıl sürpriz Amerika’nın bu konudaki baskısında. Bu kadar yoğun ve açık bir adımı daha önce hiç görmemiştik” diyor. Zavallı Obama! Yahudi inadını kırabileceğini sanıyor. ABD çevreleri Obama’nın bütün samimiyetiyle Netanyahu’ya olağandışı bir baskı yaptığını söylüyorlar. O ise, hamisinin bu baskılarına sanki meydan okurcasına hem utanç duvarını örmeye hem de yeni yerleşimler kurdurmaya devam etti. Peki İsrail’i Amerika’nın baskısına boyun eğdirmeyen, bu süper gücü elli yıldır kendi çıkarları için kullanmasını sağlayan husus nedir? Nüfus değil. Çünkü Amerika’da altı milyon İsrail’li yaşıyor. Ama Amerika’daki Yahudi lobisi çok güçlü. Amerikan siyasetinde ve ekonomisinde en etkin noktaları tutmuşlar. Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC), Başlıca Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı, Ulusal Güvenlik İşleri Yahudi Enstitüsü, Washington Yakındoğu Politikası Enstitüsü bunların yalnızca bir kaçı. Bir araştırmaya göre bu lobilerin sayesinde Amerika İkinci Dünya Savaşından bu yana 140 milyar dolar yardım göndermiş İsrail’e. Bu yalnızca görünen kısmı. Yahudi lobisi Amerikan medyasını da yönlendirme gücüne sahip. Ayrıca politikacıların kampanyalarına yaptıkları cömert katkılarla seçilmeden önce onları bağlıyor. Öyle ki; Temsilciler Meclisi’ne İsrail karşıtı bir yasa tasarısının gelmesi ihtimaline hiç fırsat vermiyorlar. Eski Cumhuriyetçi Çoğunluk lideri John Boehner bir Yahudi konferansında; “yeni çoğunluk lideri olarak, benim liderliğim döneminde, herhangi bir yönüyle İsrail karşıtı olarak algılanacak bir yasa tasarısı Temsilciler Meclisinde asla görüşülmeyecektir” diyordu. ABD, BM Güvenlik Konseyinde 1982 yılından bu yana İsrail karşıtı 32 kararı veto etti. Amerika’nın aklı başında uzmanlarının, bu kayıtsız şartsız desteğin, hem Müslüman hem de Avrupalı dostları küstürdüğü uyarılarına kulak tıkadı ABD yönetimleri. Son zamanlarda ABD’nin İsrail’i kayıtsız şartsız destek politikasının değiştiği söyleniyor. Hatta Türkiye’nin İsrail’e karşı bu kadar güçlü bir tavır takınmasının ardında da bu sebebi arayanlar var. Bizce bu yanlış bir değerlendirme. Zira İsrail ne yaparsa yapsın, ABD’deki güçlü Yahudi lobileri gücünü korudukça, Amerikan yönetimi destekleyici tavrından vazgeçemez. Obama’nın başarısızlık itirafı da bunu teyit ediyor. Bu yüzden Ortadoğu’ya barışın Amerikan baskılarıyla geleceğini beklemek boş bir hayaldir. Eğer Ortadoğu’ya barış gelecekse, bu barış Türkiye ve Ortadoğu’daki öndegelen Müslüman ülkelerin birlik ve beraberlik içinde İsrail’e tavır koyması ve Filistin’i desteklemesiyle mümkün olacaktır. 23.01.2010 E-Posta: [email protected] |