23 Ocak 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Darbecilerin aklı, vicdanı var mı ki?


A+ | A-

Akıl ve vicdan... İnsanı hayvandan ayıran, yerinde kullanmak şartıyla insanı insan eden yüksek hasletlerdir bunlar.

Aklı başında olan kimse, ne kendine zarar verir, ne de ülkesine, milletine, devletine zarar verecek işler yapar.

Aynı şekilde, vicdanı sağlam olan kimse, ne kendine zulmeder, ne de başkasına.

Kısaca: Akıllı kimse, zararlı değil, daima yararlı işler yapar. Vicdanlı kimse de, asla zalimlik yapmaz, daima adâletle iş görür.

Darbecilerde ise, ne akıl var, ne de vicdan. Zira, hem ülkenin ilerlemesine darbe vurarak hayırlı gelişmeleri sekteye uğratıyorlar, hem de adâlet terazisini bozmak ve muhalif gördüklerine toplu cezalar vermek sûretiyle, boylu boyunca zulme giriyorlar.

Yakın tarihimizde yaşanan kanlı darbeler, bu vahşiyane gerçeği bütün çıplaklığıyla yansıtıyor.

Darbeciler, darbeye gerekçe hazırlamak ve kendilerini kurtarıcı gibi göstermek için, işe senaryo yazdırmakla başlamışlar. Ardından "kaos plânları"nı devreye sokmuşlar ve nihayet şartları olgunlaştırdıktan sonra darbe yapıp yönetime el koymuşlardır.

1960'ta da, 1980'de de yapılan budur.

Dolayısıyla, 27 Mayısçılarla 12 Eylülcülerde vatan–millet hayrına olacak akıl, vicdan denilen insanî meziyetlerden eser yok... Onlarda, sadece halkı yanıltıp kandırmaya yarayacak bir "şeytanî zekâ" var, o kadar.

Şimdi, bugünlerde ayyuka çıkan "Balyoz Plânı" örneğinden hareketle, geçmiş darbe dönemlerinde neler olduğuna ve nelerin yapıldığına kısaca bir nazar gezdirelim...

Darbecilik oyunu

Birinci Ordu eski Komutanı e. Org. Çetin Doğan imzasıyla hazırlanan ve yekûnu beş bin sayfayı bulduğu belirtilen "Balyoz Plânı"na ilişkin bilgiler medyada yer alınca, ortalık bir anda elektriklendi.

Bu kanlı plânın detayları okundukça, hayretler dehşete dönüştü. İnsanlarımızın aklı, hafsalası almıyor bu işi.

Genelkurmay Başkanlığı da, giderek tırmanan bu gerilimin farkına vardı ve vakit geçirmeden bir açıklama yapılmasını gerekli gördü.

Yapılan açıklamada, sözü edilen plân red veya inkâr edilmiyor. Sadece bunun 2003–2006 yıllarını kapsayan hayalî bir "Plân Semineri"nden ibaret olup, uygulamaya yönelik bir hedef ve maksadının bulunmadığı ifade ediliyor.

Söz konusu açıklama, bizim dikkatimizi çeken bir ifade de şudur: "Bu Plan Seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün değildir."

Demek, ortada akıl ve vicdan dışı iddialar var ki, bu ifadeye gerek duyulmuş.

Peki, iddia nedir? Meselâ, iddialardan birkaçı şudur: Darbeye zemin hazırlamak için, kaos ortamı hazırlamak. Camilerde bomba patlatmak. Baskınlar yaptırmak. Kanlı eylemler gerçekleştirmek. Sıkıyönetim ilân ettirmek. Binlerce insanı stadyumlarda toplayarak yargılamak. Muhalif gazetecileri tutuklamak. Muvafık gazetecileri kullanmak. Vesaire...

Evet, bütün bunlar akıl dışı, vicdan dışı şeyler. Ancak, bunların hiçbiri, darbecilerin yapmayacağı şeyler değil.

Nitekim, benzer şeyler daha evvelki "darbecilik oyunları" sürecinde yaşanmış.

Meselâ, 1960 Darbesi öncesinde, kardeş kavgası kızıştırılmış, üniversite talebeleriyle polisler karşı karşıya getirilmiş ve pekçok gazeteci kiralık kalem olarak kullanılmıştır. Bazı gazeteler, "Öğrenciler Et–Balık Kurumundaki kıyma makinelerden geçirildi" diyecek kadar, akılla, vicdanla bağdaşmayan haberleri uydurmuştur.

Keza, üniversitelerin hemen tamamında öğrenci ve hatta öğretim üyeleri kullanılmak sûretiyle, gerilim alabildiğine tırmandırılmış ve kanlı bir darbeye zemin hazırlanmıştır.

Zaten, iktidar partisine diş bileyen ve onu ezmek için fırsat kollayan akıldan, vicdandan nasipsiz cuntacılar vardı.

İşte, önceden hazırlanan "kaos planı"na göre, şartlar olgunlaştırıldı ve çok alçakça bir darbe yapıldı.

Darbeciler, Demokratların tamamını tutuklattılar. Nezarethanelerden olsun, Yassıada'da olsun, onlara aylarca işkence çektirdiler. İçişleri Bakanı Namık Gedik'i işkencelerle bayıltıktan sonra Harp Okulu penceresinden atarak katlettiler. Üstelik, utanmadan buna "intihar süsü" vererek, cinayetlerini örtbas ettiler.

Aynı gaddar zalimler, Başbakan Menderes'i, Dışişleri Bakanı Zorlu'yu ve Maliye Bakanı Polatkan'ı da dârağacına göndererek, Allah'ın lânetine müstehak olacak cinayetler işlediler.

Keza, darbe sonrasında—yine önceden hazırlanan plân mucibince—binlerce subayı (Eminsular) emekliye sevk ettiler. Nice öğretim üyesini üniversiteden attırdılar. Aralarında Said Nursî'nin talebesi Mehmet Kayalar ile sâdık dostu Kinyas Kartal'ın da bulunduğu 483 kişi Sivas'taki toplama kampında aylar süren işkencelerden geçirdiler.

Şimdi soruyoruz: Bütün bu yapılanların akılla, vicdanla bir alâkası var mı? Adnan Menderes gibi halkın hür iradesiyle iktidara gelmiş bir demokrasi kahramanını idam ettirenlerin doğru aklı ve adâletli vicdanı olabilir mi?

Asla! İşte darbeciler böyledir ve önceden hazırlamış oldukları "darbecilik senaryosu" böylesine kanlı, zulümlü oyunların sahnelenmesini gerektiriyor.

12 Eylül'ü olgunlaştırma plânı

27 Mayıs Darbesi gibi 12 Eylül Darbesinin de aynı odak ve aynı kafa yapısı tarafından sahneye konulduğundan zerre kadar bir şüphemiz yok.

Üstelik, her ikisinin de birbiriyle benzerlik arz eden birçok yönü var.

12 Eylül Darbesinin zahirî gerekçesi "anarşi"ydi. Görünürde sağ–sol çatışması vardı. Kardeş kavgası yaşanıyordu.

Sonradan yapılan açıklamalara göre, aynı silâh, üstelik aynı gün içinde hem sağcının, hem de solcunun elinde patlamış. Yani, zıt görüşteki insanlar aynı silâhla vurulmuş.

Gerek bu gibi çatışmalar olsun, gerekse Taksim Meydanı'nı kana bulayan ve gerekse Maraş ile Çorum'daki katliâmlı olaylar (1978) olsun, bütün bunların önceden planlanıp hazırlanan kanlı senaryonun birer parçası olduğu şüphe götürmez bir gerçektir.

Kanlı senaryo, darbeye zemin hazırlamak ve darbecileri kurtarıcı gibi göstermek maksadıyla sahneye konuluyordu.

Nitekim, 2. Ordu eski Komutanı e. Org. Bedrettin Demirel, bilâhare bu gerçeğe parmak basarak, 12 Eylül Cuntası lideri Kenan Paşanın 1979'da "Biraz daha bekleyelim ki, darbe olgunlaşsın..." dediğini, ifşa edecekti.

Bu, sadece "Bekleyelim, biraz daha kan aksın" demekten de ibaret değil; belki "Bu işte bizim de bir katkımız olsun" demek anlamına geliyor.

Bu meyanda, söyleyecek daha çok şey var. Ancak, yerimiz dar ve şimdilik bu kadarı yeter diyerek, başlıktaki ifadenin kısa cevabıyla noktalıyor: "Hakikatte, darbecilerin ülkeye yarar sağlayacak ne bir aklı var, ne de vicdanı."

23.01.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (22.01.2010) - Darbeye mâruz kalanlar

  (21.01.2010) - İkinci nefisle nasıl başa çıkılır?

  (20.01.2010) - Ekrana tüküre tüküre dizi seyretmek: İşte dehşetli 'ikinci nefs-i emmâre'

  (19.01.2010) - Pırıl pırıl bir nesil

  (21.12.2009) - Oyuncak olmak, ya da olmamak...

  (19.12.2009) - Süreci nasıl okumalı?

  (17.12.2009) - Kardeşliği haykırma zamanı

  (16.12.2009) - Yeni bir iftira furyası (2)

  (15.12.2009) - Yeni bir iftira furyası (1)

  (14.12.2009) - Gizli mezarın sırr-ı hikmeti (2)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl