Faruk ÇAKIR |
|
Tatbikatsız darbe olur mu? |
Maalesef, geçmişten ibret ve ders alınmadığı için hadiseler tekrarlanıp duruyor. Taraf gazetesinin ‘dizi’ gibi yayınladığı (20-22 Ocak 2010) “Balyoz darbe planı”nda yok yok. Herkesi dehşete düşüren ‘darbe planı’ Genelkurmay tarafından da toptan reddedilmedi. Bunun yerine, “Onlar darbe planı değil, ‘savaş oyunları’ ve eğitim tatbikatlarıdır” anlamına gelecek izahlar yapıldı. Aynı açıklamada, iddialarla ilgili olarak “Akıl ve vicdanı olanın kabul etmesi mümkün değildir” de denilmiş. (Bugün, 22 Ocak 2010) Gerçekten de dile getirilen iddialar akıl dışı, ama geçmişte yaşanan fiili ihtilâller ve sonrasında yapılanlar ‘akıl içi’ miydi ki? İhtilâlcilik ve darbecilik temelde akıl dışı bir iştir. Buna rağmen ortalama her 10 yılda bir hükümetlerin ihtilâllerle devrildiğine şahit olmadık mı? O halde iddiaları ‘akıl dışı’ diyerek ‘yok’ sayamayız. Hepimiz biliyoruz ve bilmeliyiz ki, ‘akıl dışı’ da olsa bunları ve daha da kötülerini yapmak isteyen darbeciler, ihtilâlciler ve ihtilâl severler Türkiye’de vardır! Belki ‘uç’ bir örnek olacak, ama başörtülü öğrencilerle aynı salonda durmayı dahi kendisine yakıştıramayan ‘aydın’ların varlığına şahit olmadık mı? Üstelik bu kişi, her an öğrencilerle iç dışlı olan bir ‘aydın’ idi! Dün olduğu gibi bugün de ihtilâlleri destekleyen ‘aydın’lar var. Zaten silâhlı bürokrasi, görünüşte ‘sivil’ olanlardan destek ve yardım görmese ihtilâl planlayabilir mi? Bazıları bugün “Ergenekon dâvâsı” kapsamında tutuklu bulunan ‘aydın’ların, orduyu ‘görev’e dâvet eden pankartlar taşıdığını unuttuk mu? Tabiî ki bu ‘görev’den maksat, ilk fırsatta darbe yapıp sivil iktidarı devirme ‘görevi’ydi. Yoksa, ‘asker kışlasına dönsün, kendi işini yapsın’ talebi değildi. Yine planda bahsedilen ‘bombalama’ları ‘akıl dışı’ bulanlara hatırlatmak lâzım: Şu an emekli olan bir asker bürokrat, “İlimize tayin edilen hakimleri korkutmak ve istediğimiz gibi karar vermelerini sağlamak için lojmanların yakınlarında bir iki bomba patlattık” anlamına gelen açıklamalar yapmamış mıydı? Görüldüğü üzere bomba patlatmak bazılarının ‘gen’inde var. Milletin helâl reyleriyle iktidar yüzü görmeyen ‘tek parti’ anlayışına mensup siyasetçiler de her daim ihtilâle ve ihtilâlcilere destek vermediler mi? Gündemi meşgul eden darbe planları sonrasında bu siyasetçilerin susması da bir anlamda bu planları sahiplenmek anlamına gelmez mi? Meselâ, ‘akıl dışı’ olduğu söylenen bu planda bazı gazetecilerin ‘liste’lendiği anlaşıldı. Peki, bu ‘liste’ ilk defa mı yapılıyor ki ‘akıl dışı’ olsun? Daha önce de muhtelif zamanlarda ve muhtelif meslek mensuplarının listeleri yapılmadı mı? En çarpıcı olanı, 28 Şubat sürecinde yapılan listelerdi. İş o kadar ileriye götürülmüştü ki, değil holdingler, ‘köfteci’lerin bile ‘yeşil sermaye’ye mensup olup olmadıkları noktasında tasnif edilmişti. İfşa edilen “Balyoz darbe planı”nda; kesintisiz eğitimin 10 yıla çıkarılması, ezanın Türkçe okutulması, faizsiz finans kurumlarının engellenmesi gibi ‘tanıdık talepler’ de yer almış. Bugüne kadar bu talepleri dile getiren ‘sivil’lerin kimler olduğu hatırlanırsa, ortaya tam bir ‘işbirliği haritası’ çıkmaz mı? Bundan önce yapılan darbeler plansız ve tatbikatsız olmadığı gibi; bundan sonra yapılmak istenecek darbeler de tatbikatsız ve plansız olmaz. “Bu planlar tutar mı?” denilirse; “Tutmaz İnşaallah” demekten başka ne yapabiliriz? 23.01.2010 E-Posta: [email protected] |