H. İbrahim CAN |
|
Irak radyasyon cehennemi |
1991 yılındaki ilk Körfez Savaşından bu yana, Amerika ve müttefikleri –İngiltere’deki araştırma ile şimdi uydurulmuş olduğu ortaya çıkan- kitle imha silâhlarını bulmak bahanesiyle Irak’ta yoğun bir savaş yürüttüler. Şimdi Amerikan ordusu Irak’tan çekilirken, geriye bıraktıkları yüzbinlerce cesede ilâve olarak, çeşitli askerî mühimmat içinde kullandıkları uranyum atıkları, bombaladıkları nükleer reaktör ve araştırma merkezlerinden kaynaklanan ağır bir nükleer kirlenme olduğu ortaya çıktı. Bombalanmış askerî ve sivil araç mezarlıkları halen radyasyon yayıyor. Green Peace, Irak Radyasyondan Korunma Merkezi ve nükleer bilim uzmanları feryat ediyorlar: ‘Irak radyoaktif kirlenme yüzünden ölüyor’. Irak hükümeti yaptırdığı araştırmada kırktan fazla bölgenin yüksek düzeyde radyasyon ve zehirle kirlendiğini ortaya çıkarıyor. Necef, Basra ve Felluce, yani işgalcilere karşı en çok direniş gösterilen bölgeler en çok kirlenmiş yerler. Genel olarak da Güney Irak alarm veriyor. Ve bu bölgelerde son beş yıl içinde kanser ve kusurlu doğum oranları çok yükseldi. Bağdat’ın etrafındaki tahrip olmuş araç depolarından müthiş radyasyon yayılıyor. Bağdat’ın güney sırtlarındaki bombalanmış üç nükleer reaktör kalıntısı da ölüm saçıyor. Bunlar yalnızca şimdiye kadar tesbit edilenler. Bu şekilde en az 350 bölgenin bulunduğu tahmin ediliyor. Bombalanan petrol boru hatlarından akan petrolün kirlettiği su kaynakları da ayrı bir dert. Peki sizce Amerikalılar sebep oldukları bu kalıcı tahribat için ne yapıyorlar? Tek cevabı var bu sorunun: Hiçbir şey. Yaktılar yıktılar, öldürdüler, kirlettiler ve şimdi çekip gidiyorlar. Gitmek derken tamamen çekilmediklerini biliyoruz. Petrol şirketleriyle, hükümet üzerindeki nüfuzlarıyla, himayelerine aldıkları baskıcı rejimlerle bu bölgede var olmaya, dünya petrol kaynaklarını kontrol etmeye devam edecekler. Giderken bile Irak’ı kaos içinde bırakmak için özen gösteriyorlar. Balyoz planları yapmıyor, doğrudan uyguluyorlar bu ülkede. Sünnî-Şiî çatışması kisvesi altında nifak ve çatışma tohumlarını besleyip duruyorlar karşılıklı bombalamalarla. Peki Iraklı çocukların, topraklarının üçte biri radyasyon ve zehirli bombalarla kirletilmiş ülkenin çocuklarının durumu ne olacak? Bu zehiri kim temizleyecek? Irak silâhsızlanma komisyonu başkanı Adnan Carcies, “dünyadaki bilimin en ileri imkânları kullanılsa bile, 2020 yılından önce bu kirlenmiş bölgelerin temizlenmesi mümkün değil” diyor. Zaten Irak’ı özgürleştirmek için koşan “gelişmiş ve medeni” Batı ülkelerinin Irak’ın yardımına koşma niyeti de yok. Yani en az bir nesil –ve maalesef etkisi yüzyıllarca sürebileceği için birkaç nesil- savaş sonrasında da, Batılıların doymak bilmeyen hırslarının kurbanı olarak ölmeye, sakatlanmaya devam edecek. Umarız dünya kamuoyu bu felâketi kısa sürede fark eder. Haiti gibi bir dakikada olmasa bile, yüzbinlerce insanı öldürmeye devam edecek olan işgalin oluşturduğu nükleer kirlenmede Irak’ı yalnız bırakmaz. 25.01.2010 E-Posta: [email protected] |