Cevher İLHAN |
|
AKP'nin GDO ısrarı... |
Başta şiddetli ekonomik kriz olmak üzere yoğun gündemin gürültüsüne gelen bir diğer konu ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın daha önce Anayasa Mahkemesi’nin iptal etiği 26 Ekim tarihli “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin (GDO) İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik”te değişiklik yapması. Sözkonusu değişiklikle 1 Mart’a kadar ülkeye sokulacak genetiği değiştirilmiş organizmalardan oluşan GDO’lu ürünlerin üretilmesi ve ithaline GDO’lu bebek mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinleri de eklendi. AB’ye taahhüd edilen demokratikleşme, yargı reformu, inanç ve ifâde özgürlüğüne dair temel düzenlemelerde gevşek davranan ve başta yasadışı başörtüsü yasağı ve Kur’ân kurslarındaki yaş yasağı olmak üzere inanç ve ifâde özgürlüğünü kısıtlayan hiçbir yasağı kaldırmayan hükûmetin, öncelikle bebeklerin ve çocukların sağlığını tehdit eden GDO’lu gıdalara dair yasağı kaldırması, dikkat çekici… Böylece önümüzdeki bir ayı aşkın süre içinde, GDO’lu gıdaları ithal eden “yerli” ve yabancı firmalar, gümrüklerde bekletilen, biriken ve hiçbir denetimin yapılmadığı tonlarca GDO’lu gıdayı devlet eliyle Türkiye pazarına sokacak. Yıllarca yetişkinlerin yanısıra bebeklere ve çocuklara da yedirilerek vatandaşların sağlığı ciddî tehlikeye sokulacak…
“GDO’DA AB KRİTERİ” ALDATMACASI! GDO’lu gıdaların bebekler ve çocuklar için fevkalâde tehlike arz ettiği, ilgili mütehassısların uyarılarıyla yıllardır yapılıyor. GDO’lu gıdaların antibiyotik başta olmak üzere ilâçların insan bünyesi ve canlılar üzerindeki olumsuz etkiyle bağışıklık sistemini yok ettiği, insan ve çevre için fevkalâde riskler taşıdığı bütün dünyada kabul ediliyor. Keza yaratılıştaki mükemmel ve fıtrî yapısı bozdurulmuş ve genetiği değiştirilmiş gıdaların, tarım ilâçlarını, böcek ilâcını ve birçok kimyasal maddeyi ve virüsü içinde barındırdığı belirtiliyor. Kanserden kısırlığa, felçten, erken doğum ve çeşitli kalıcı hastalıklara ve ölüme sebebiyet verip halkın sağlığını tehdit ettiği, çevre ve sağlık otoritelerince ifâde ediliyor. Ziraat ve gıda mühendisleri, gofretten çikolataya, hazır çorbadan paketlenmiş ürünlere kadar birçok yiyecek ve içeceğin içine kimyasal toksinler işlendiği nazara veriyorlar. Bu hususta Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı’nın, “Halen sofralarımızda 800 çeşit üründe GDO bulunuyor” tesbiti, kayda değer… Ne var ki GDO’lu gıdalarla bebek mamalarının ithali yasağını kaldıran Bakanlık, bütün bunları “AB kriterlerine uyum” perdesinde çarpıtıyor. Diğer yandan GDO’lu gıdaların “kontrol ve denetime tabi tutulduğu” da bir tamamen bir saptırmadan olduğu ortada. Zira Bakanlığın mevcut haliyle tamamen bir zehirden ibâret olan “genetiği bozdurulmuş gıdalar”ın üretimini ve piyasasını inceleyeceği ve denetleyeceği yeterli kurumu, laboratuvarı ve personeli bulunmuyor. Tarım Bakanı’nın daha önce açıkladığı “üç laboratuvar”dan birisinin çalıştığı, üçü tam kapasiteyle çalışsa dahi Türkiye çapında bu ürünlerin kontrol ve analizini yapamayacağı konunun uzmanlarınca ifâde edilmekte. İnsan, hayvan ve bitki sağlığını bozan, ekolojik dengeyi altüst edip çevreyi kirleterek toksit ve zehirli etki yapan, zararlı maddelerle genetiği bozdurulmuş ürünleri teste yetmeyeceği rakamlarla ortaya konulmakta. Bu açıdan, “izin verilecek gıdalar”ın “binde 9 oranında GDO’lu olduğu” iddiası da bütünüyle bir aldatmacadan ibâret. Zira “binde 9”un da insan sağlığına ve çevre tahribine ciddî riskler ve tehditler taşıdığı, dünyada tartışılan konuların başında. Kaldı ki “yüzde 9 GDO’lu” konusu bir yana, sıkı bir denetim yapılsa bile paket ve ambalajların etiketlerinde “GDO’lu” yazılması zorunluluğu da kaldırıldığından, hangi gıdanın, bebek mamasının ve çocuk besininin “GDO’lu” olduğunu da halk bilmeyecek…
GLOBAL DEV ŞİRKETLERE RANT Görünen o ki uluslar arası global dev şirketlerin ve “yerli” işbirlikçi çıkar gruplarının, diğer GDO’lu gıdalara ilâveten GDO’lu bebek mamaları ve çocuk besinlerinin ithaliyle, büyük rant ve avantanın önü resmen açılıyor. Siyasî iktidarın, duble lobi”yle çift taraflı çalışan “GDO lobisi”nin baskısına gelip göz göre göre milleti felâkete sürüklediği, bütün çıplaklığıyla açığa çıkıyor. Böylece çoğu Yahudi lobisi güdümündeki ifsad komitelerine finansörlük yapan Amerikan ve diğer yabancı küresel holdinglerin, uluslar arası tekellerin Dünya Ticaret Örgütünü kullanarak dünya piyasalarına ihraç edip pazarladığı GDO’lu gıdalara kapı açıyor. Özetle İsrail firmalarının önde geldiği uluslararası ecnebi şirketlerine sınırdaki toprakları “kiralatma ihâlesi”yle “49 yıllığına kullandırma yasası”nda olduğu gibi, GDO’lu ürünlerin yurda girişi, satılması ve tüketilmesi halka rağmen dayatılıyor. Ve Bakanlığın uzun zamandır hazırladığı ve Meclis’e sevk edeceği “biyogüvenlik yasası”nın “GDO’lu yönetmelik”ten farklı olmadığı belirtiliyor. Peki, AKP hükûmeti, neden peşpeşe Meclis’i by-pass ederek çıkardığı yönetmeliklerde ve yasa tasarısı taslağında GDO’lu gıdalara “izin” veriyor? Tüketici Hakları Derneği’nin “insanlık suçu” saydığı, özellikle “GDO’lu bebek mamaları yasağı”nı niçin kaldırıyor? Gerçekten her fırsatta “vesâyetsiz politika”dan dem vuran Başbakan’ın ve hükûmetinin, “GDO’lu yasa” ve “yönetmelik”te diretmesinin nedeni nedir? AKP’nin GDO ısrarı, bu sorunun cevabında yatıyor… 25.01.2010 E-Posta: [email protected] |