10 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Göz nimeti

Gözdeki teknoloji, harikalık veya olağanüstü durumdan bahsetmek istiyorum. Önce nasıl görürüz? Hiç düşündünüz mü? Bir cisimden gelen ışınlar, göz bebeğinin aradaki mesafeye göre küçülüp büyümesi ile gözdeki retinaya ters olarak düşerler. Bu ışınlar, buradaki hücreler tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Elektrik sinyallerine çevrilen bu görüntü ve ışınlar beynin arka tarafındaki, arka lobundaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya düşer veya ulaşır. Bu elektrik sinyalleri bir dizi işlem ve ameliyeden sonra, beyindeki bu merkezde görüntü olarak ortaya veya karşımıza çıkar. İşin ilginç yanı kafatası ile ışığa kapalı beynin, kapkaranlık beynin içinde capcanlı görme olayının gerçekleşmesidir. Işık, beynin bulunduğu yere giremez. Görüntü merkezi dediğimiz yer, kapkaranlık ve de ışığın asla giremediği, ulaşamadığı, hiç karşılaşmadığı, zifiri karanlık bir yerdir. Aynen fotoğrafların banyo edildiği karanlık oda gibi. Ama bizler, bu zifiri karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl, apaydınlık bir dünyayı seyretmekteyiz.

Üstelik bu görüntü o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki, 21. yüzyılın teknolojisi dahi her türlü imkâna rağmen bu netliği sağlayamamıştır. Kitap okurken, televizyon seyrederken, yeryüzüne bakarken şu anda gördüğünüz görüntüyü, bu netlikte başka bir yerde göremezsiniz. Bu kadar net bir görüntüyü size dünyanın bir numaralı televizyon şirketinin ürettiği televizyon ekranı dahi veremez. Yüzyıllardır binlerce mühendis bu netliğe ulaşmak için çalışmasına rağmen başarıya ulaşamamıştır. Bu amaçla dev tesisler kurulmakta. Araştırmalar yapılmakta. Planlar, tasarımlar geliştirilmektedir. Ama sonuç ortada, elde var sıfır.

Gözümüz nesneleri üç boyutlu olarak algılar, görür. Görmemiz rakipsizdir. Şu muazzam ve taklit edilemez sanatı, tesadüfe verebilir miyiz? Hayır. O halde göz nimetini bizlere veren Allah’a sonsuz şükretsek azdır.

Kamerada da, televizyonda da mutlaka bir görüntü kaybı yaşanır. İnsanoğlunun, üç boyutlu bu sun’î görüntüsünde perspektif, derinlik yoktur. Arka tarafta bulanıklık, ön tarafta ise kâğıttan bir dekor gibi bir görüntüye, resme ulaşılır.

Bunlardan niçin bahsediyorum? Her organımızın da kendine has gıdaya ihtiyacı vardır. Gözün gıdası, kâinatı tefekkürdür. Şükretmek için tefekkür edeceğiz. Allah’ın sanatını, Cenâb-ı Hak adına seyredeceğiz. Yeryüzünün büyük kitabını mütalâa edeceğiz, seyredeceğiz, ibret alacağız. Yeryüzü kütüphanesindeki, “Bize ve bizlere de bak” diyen kitapları iyi okuyacağız. Yeryüzünde bizlere tebessüm eden, gülümseyen, rahmet çiçeklerinden arı gibi bal ve balözü toplayacağız. Bu tefekkürümüz bizlere inşallah cennette de cennet yemişleri sûretinde yedirilecektir. Çünkü; ruh, bu âlemi göz penceresi ile seyreder.1 Sonra Kur’ân okuyacağız. Tekrar tekrar şükredeceğiz. Allah’ın bizlere verdiği sonsuz ve de eşsiz nimetleri için...

Dipnot:

1- Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, 6. Söz, s. 50, Yeni Asya Neşriyat

CİHAT ERDOĞ - [email protected]

10.02.2010


Her gün bir Yeni Asya

Tarih 21 Şubat 1970.

Yeni Asya.

İlâ-yı kelimetullahın, matbuat lisanıyla neşir vasıtası.

Bayrak... Ümitvâr olunuz...

Fırsat buldukça çıkarılan Zülfikâr, Uhuvvet.

Haftada bir neşredilen İttihad.

Ve nihayet her gün “Hakikatin Gür Sesi”ni haykırmaya başlayan Yeni Asya.

Heyecan fırtınasını enerjiye çeviren istikrar abidesi Yeni Asya.

Ağır darbelere rağmen şaşmayan sırat-ı müstakimi gösteren Yeni Asya.

Devlet baskısıyla Nesil, Tasvir, Hür Yurt oldu ama o yine Yeni Asya.

Yeni Asya’nın meyveleri olan Yeni Asya Neşriyat, Köprü, Bizim Aile, Can Kardeş, Genç Yaklaşım.

Dökülemeyen meyveleri hâlâ devam ediyor.

Zamanla bir ekol oldu Yeni Asya.

Pek çok zorlukları aşarak kırk yıla ulaştı.

Dille söylemesi kolay. Helâket ve felâket asrında tam kırk yıl.

İşte şahs-ı manevinin gücü.

Geleceğe hazırlanmak ve kalıcı mahsuller vermeye çalışmak.

Okuyucusunun sevgisine ve fedakârlığına dayanarak günümüze kadar geldi.

Bundan sonra da devam edecektir, inşallah.

Bu iman ve ihlâs hareketini hiçbir güç durduramayacaktır.

Yeni Asya sevdalıları zafer çığırtkanlığı yapmazlar, lügatlerinde mağlûbiyet kelimesi yoktur. Allah’ın rızasını en büyük bir nimet sayarlar.

Şahıslardan ziyade dâvâlarını ön plana çıkarırlar.

Muhabbet fedaileri olduğu müddetçe Yeni Asya bayrağı daima dalgalanacaktır.

Ey yeni okuyucu, Yeni Asya’yı tanımak istiyorsan her gün bir Yeni Asya almaya devam etmelisin.

Ey zulme uğrayan, değerleri çiğnenen, hisleri incinenler her gün bir Yeni Asya al ki rahat edesin, huzur bulasın.

Ey Nur talebeleri, hizmette kalmak mı istiyorsun? Her gün bir Yeni Asya okumalısın.

Yeni Asya okuyucuları, diğer gazete okurlarından farkını fark et.

Çünkü Yeni Asya her zaman farkını koruyor.

İnsanın aklına şöyle bir soru gelebilir. Yeni Asya basın hayatına çıkmasaydı, neler olurdu?

Cevabı çok uzun ve çeşitli olurdu. Sebebi ise dertlerimiz bir değil binlerdir. Yeni Asya her derde deva.

“Yeni Asya’nın hedefi sadece hayatta kalmak değil, varlığın sebebi olan Nur’un intişarına zemin izhar etmektir.” diyen İslâm Yaşar’a bin tebrikler.

SELİM ÇEPNİ

10.02.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl