H. İbrahim CAN |
|
Obama kemerleri sıkıyor: Ay yolculuğu iptal! |
Obama’nın 2011 bütçesinde NASA’nın ay yolculuğu bütçesini kısması, Amerikan halkını kızdırdı. Obama “ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız” diyor. Bu kesintilere rağmen bütçesi gelecek yıl Gayrisafi millî hasılanın yüzde 11’i (1,3 trilyon dolar) kadar açık verecek. Bunda 2009 yılında bankalar ve diğer şirketleri kurtarmak için harcanan milyarlarca doların ve Obama’nın 787 milyar dolarlık teşvik paketinin etkisi büyük. Küresel krizden Amerika’nın on yılda ancak tamamen çıkabileceği hesaplanıyor. Başkan Obama’nın baş ekonomik danışmanı Lawrence H. Summers, “dünyanın en büyük borçlanıcısı daha ne kadar dünyanın süper gücü olmaya devam edebilir?” sorusunu soruyor. Gerçekten de küresel krizi başlatan da tamamen tüketime dayalı Amerika olmadı mı? Obama bir gerçeğin farkında: Amerika’yı güçlü kılan zenginliği. Harp Okulunda yaptığı konuşmada Obama şöyle diyordu: “Zenginliğimiz gücümüzün temelini oluşturuyor. Ordumuzun harcamalarını karşılıyor. Diplomasimizin temelinde yatıyor. Halkımızın potansiyelini gerçeğe dönüştürüyor ve yeni sanayilere yatırım yapmamıza imkân veriyor”. Ama kaynaklarını tüketmeye başlayan Amerika, iflâs ettiğini bir türlü kabul etmeyen zenginler gibi müsrifçe hayatını sürdürüyor. Bunu görmek için yalnızca Amerika’dan binlerce kilometre uzaktaki Afganistan, Irak ve Yemen’deki savaşlara yapılan harcamalara bakınız. Küçük bir askerî operasyonun bile milyonlarca dolar tuttuğu bir devirde, üç cephede birden savaşmaya para dayanır mı? Bir yandan bütçede bir çok kalemi kısmaya çalışan Obama, öbür yandan Afganistan’a 30 bin asker daha göndermeye hazırlanıyor. 2009 yılında dünyadaki bütün askerî harcamaların hemen hemen yarısını Amerika yapmış. Halen yeni savaş planında “düşman” olarak belirlediği Çin’e 790 milyar doları, İkinci Dünya Savaşı’nda batırdığı Japonya’ya 752 milyar dolar borcu var Amerika’nın. Ayrıca Dünya Bankası ve bir çok Arap ülkesinin kaynaklarını fütursuzca kullanan Amerika bu kazanmadan harcama politikasını sürdürebilir mi? Sürdüremeyecek. Son araştırmalar Amerika’da sokakta yaşayan insan sayısının, yoksul aile oranının hızla arttığını gösteriyor. Amerikan Tarım Bakanlığı’nın yayınladığı bir rapor 2008 yılında Amerika’da yaklaşık 50 milyon kişinin —bunların dörtte biri çocuk—açlık çektiğini gösteriyor. Feeding America (Amerika’yı Beslemek) Derneği Başkanı Vicki Escarra, “sanki bir üçüncü dünya ülkesinde yaşıyor gibiyiz” diyor. Aynı derneğin yeni yayınladığı rapora göre son üç yıl içinde bu derneğin gıda bankalarından beslenen Amerikalıların sayısı 12 milyon kişi arttı? İşte ABD Başkanı bu durumun sürdürülemezliğini görüyor. Ancak tıpkı Türkiye’de tekel işçileri meselesinde olduğu gibi, Amerika’da da uzay çalışmaları gibi konularda cimri davranmanın siyasal bedeli yüksek olabiliyor. Aynı şekilde zenginlere sağlanan vergi indirimlerinin geri alınması da, Amerika’daki iktidarın temelini oyabilecek tehlikeli bir adım olarak görülüyor. Ancak Amerika’nın toparlanması gerek. Küresel ekonomide güçlü ülkelerin öksürmesi bizim ciğerlerimizin sökülmesine sebep oluyor. Öbür yandan dünyanın süpergücünün bu borçlanma hızıyla hegemonyasını kaybedeceği yorumları da hızla yayınlamaya başladı. Meselâ The Times’ta şu değerlendirme yapılıyor: “Borçlar gelirden daha hızlı artarken, ülkenin dünyadaki nüfuzu erozyona uğrayacak”. Milyonlarca mazlûm ve masum Müslüman’a onlarca yıldır cehennem hayatı yaşatan Amerika’dan bu milyonların ahı mı çıkıyor? Ne dersiniz? 04.02.2010 E-Posta: [email protected] |