10 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Şefkat kahramanları harekete geçti


A+ | A-

Kadınlar, nisbeten zaiftir, naiftir, cins–i latiftir... Şefkat ve merhametin timsâlidir, kadınlar; husûsen anneler...

Ancak, ıztırar halinde, yani bıçağın kemiğe dayandığı durumlarda, kadınlar öyle bir şecaat ve cesaret ile harekete geçerler ki, yiğitlikte kendini dev aynasında gören erkekleri bile fersah fersah geride bırakırlar.

Zaruret ve mecburiyet hasıl olduğu zaman, onlardaki zaiflik kuvvete, şefkat ise şecaate inkılâp eder.

Hem de, kadınlardaki o naiflik, hiç kimsenin karşısında duramadığı, mukavemet edemediği bir kuvvete dönüşür. Ve nihayet, her biri birer şefkat kahramanı kesiliverir.

"Hutuvat–ı Sitte" isimli eserde de zikredildiği gibi, en korkak evciller olarak bilinen tavuk ve keçi bile, ıztırar halinde, hiç umulmadık davranışlarda bulunabiliyorlar.

Meselâ: Keçi, can havliyle harekete geçip boynuzuyla kurdun karnını deldiği ve yavrularını koruyan bir anaç tavuğun camusa saldırdığı, darb–ı mesel olmuş vukuatlardandır.

İşte, birer anne ve anne adayı olan kadınlar da, bir cihette böyledir. Şefkat duygusuyla harekete geçtiğinde, öylesine harikulâde bir şecaat gösterir ki, en cesur bir erkeğin yiğitlik gösterisi dahi yanında sönük kalır.

İşte dünkü ajans haberlerinde, böylesine kahraman, böylesine şefkat timsâli bir taifenin omuz omuza hareket ettiğine şahit olduk. Erkekler, çekinip geri planda kalırken, onlar korkusuz bir vakarla, sarsılmaz bir metanetle öne atılmışlardı.

Onları alkışlamak, bütün hissiyatımla onları tebrik etmek geldi, içimden.

Baktım, kimi eşini, kimi babasını kaybetmiş, bu şefkat kahramanlarının. Yaraları hâlâ taptaze, acıları yürek burkmaya devam ediyordu.

Her gün tazelenen acı ve ıztırabı had safhada hissedenlerin başında Rakel Dink, Özge Mumcu, Sezen ve Bengü Öz, Sibel ve Nükhet İpekçi Hanımlar geliyor.

Onların yanında, onlarla omuz omuza duran yüreği yanık ve fakat vicdanı sağlam daha başka insanlar da vardı. Biz, sadece sembolleşmiş isimleri saydık.

Ama, özellikle eşini, ya da babasını arkası karanlık cinayetler sonucu kaybetmiş hanım kahramanları nazara verdik.

Bu son derece vakur, azimli ve kararlı insanlar, Hrant Dink cinayetinin 12. duruşması vesilesiyle biraraya geldiler ve ortak bir duyarlılıkla şunu haykırıdılar: "Ey ilgililer! Ey yetkililer! Haydi harekete geçin de cinayetlerin ardındaki vahşi yapıyı ortaya çıkarın!"

Dileriz ki, onların bu duruşları, bu haykırışları kaim ve daim olsun.

Dileriz ki, onların safına başkaları da dahil olsun.

Dileriz ki, hep birlikte hakiki adâleti istemeye, zalime meydan okumaya ve zulme lânet yağdırmaya devam etsinler.

Bu noktada, biz de onlarla beraberiz.

Mazlum, her kim olursa olsun, kimliğini hiç sormadan ona sahip çıkarız.

Zalim, her kim olursa olsun ve zulüm her nereden gelirse gelsin, bütün benliğimizle onun karşısında dururuz.

Dolayısıyla, alçakça katledilen Hrant Dink'le din ve milliyetimiz ayrı olsa da; yine canice katledilen Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu ile dünya görüşümüz birbirinden tamamen farklı olsa da, onlara revâ görülen muameleyi yine de tel'in ediyoruz.

Aynı şekilde, onların yakınlarının ve bilhassa aile efradının çekmiş olduğu o dayanılmaz acıları ruhumuzda, vicdanımızda hissederek onlarla paylaşıyoruz.

Dahası, bununla da sınırlı kalmayarak, Türkiye'de doksan yılı aşan benzer karakterli bütün cinayetlerin aydınlatılmasını ve bilhassa tetikçileri kullanarak kendilerini gizlemeyi başarmış olan karanlık mihrakların ortaya çıkarılmasını ve artık köklerinin kazılmasını bütün içtenliğimizle istiyoruz.

İşte, şimdi bilhassa şefkat kahramanı olan kadınların aynı taleple ortaya çıkıp cesaretle omuz omuza vermesi, hiç olmazsa bundan sonra birşeylerin yapılabileceğine dair ümidimizi parlatmış oldu.

Evet, şimdi daha ümitvar olabiliriz. Zira, ıztırar hali yaşayan şefkat kahramanları harekete geçmiş bulunuyor.

Bu sebeple şunu diyebiliriz ki: Şimdiye kadar hep tetikçi kullanarak kendini gizleyen, hep maşa kullanarak izini kaybettirmeyi başaran arka plandaki vahşilerin, cânilerin sonu yaklaşmış bulunuyor.

Çünkü, kadınlardaki o şefkat kuvveti bir kere harekete geçti mi, daha onu hiç kimse durduramaz ve de korkutup sindiremez.

Onun için, ümit ve temenni ediyoruz ki, tâ doksan–yüz yıldan bu yana işlenen bütün cinayetlerin arkasındaki yapı ortaya çıkartılıp bertaraf edilecektir.

İşte size, arkaplânı hâlâ karanlıkta duran meşhûr olmuş zulüm ve cinayetlerin kısacık bir listesi:

* 27 Mart 1923'te Topal Osman'a yaptırılan Ali Şükrü Bey cinayeti.

* 13 Şubat 1925'te Meclis'te Ali Çetinkaya'ya işlettirilen Halit Paşa cinayeti.

* 16 Ekim 1945'te Org. K. Orbay'ın oğlu Haşmet'in tetikçisi olduğu sonradan ortaya çıkartılan Ankara'daki Dr. Neşet Naci cinayeti.

* Temmuz 1946'da, Haşmet Orbay'ın işlediği cinayeti örtbas eden Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın foyasını ortaya çıkaran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Fahrettin Karaoğlu'nun otomobili içinde ölü bulunması hadisesi.

* 1926'dan 1960'a kadar, yani 35 yıl müddetle Bediüzzaman Said Nursî'nin peşpeşe yaşamış olduğu sürgün, hapis, zindan, baskı, zulüm ve zehirleyerek öldürme planlarının kim tarafından ve niçin yapıldığı üzerindeki sır perdesi hâlâ kaldırılabilmiş değil.

* 27 Mayıs 1960 Darbesinin üçüncü günü Ankara Harp Okulu penceresinden baygın halde aşağı atıldıktan sonra "intihar süsü" verilerek katledilen İç İşleri Bakanı Namık Gedik cinayeti, henüz resmî makamlar tarafından ikrar edilmiş ve arka planı aydınlatılmış değil.

* Ve, halen mahkemesi, yahut tartışması devam eden gündemdeki cinayetler serisi...

Evet, şefkat kahramanları, o mağlup edilmez, yıldırılmaz duygularıyla harekete geçtiğine göre, yüz yıldır işlenen cinayetlerin ardındaki yapının deşifre edilerek dağıtılacağına dair, şimdi daha ziyade ümitlenebiliriz demektir.

10.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (09.02.2010) - Kaçırılan fırsatlar

  (08.02.2010) - İsmi darbelerle anılan Madanoğlu

  (04.02.2010) - Lozan görüşmeleri neden kesildi?

  (03.02.2010) - 12 Eylül meddahları, bir adım geri dursun

  (02.02.2010) - Darbecilerden hesap sorulsaydı...

  (01.02.2010) - Mecburen demokrat oluyoruz

  (28.01.2010) - Cübbeli Hoca fazilet gösterdi

  (27.01.2010) - Osmanlı Beyliğinin devlete dönüşümü

  (26.01.2010) - Saydam ve Ecevit'in ilk Başbakanlığı

  (23.01.2010) - Darbecilerin aklı, vicdanı var mı ki?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl