M. Latif SALİHOĞLU |
|
De Gaulle'ün çıkışı, dönüşü ve gidişi |
Fransa'nın 9 Kasım 1970'te ölen seksen yaşındaki efsanevî lideri Charles De Gaulle (Dö Gol), askerî olduğu kadar siyasî ve diplomasi sahasında da ehliyet ve kabiliyetini ispat etmiş bir şahsiyettir. 1890 yılında dünyaya gelen Dö Gol, askerî akademiyi bitirdikten sonra 1912'de orduya katıldı. 1914'te Avrupa'da başlayan I. Dünya Savaşında Almanya'ya esir düştü. Savaştan sonra, gerek Fransa'da ve gerekse bu ülkeye bağlı kolonilerde uzun yıllar hizmet etti. II. Dünya Harbi başlarında Tuğgenerallığa yükseldi. Teslim bayrağı çeken Fransa'nın Almanya ile ateşkes imzalanması üzerine İngiltere'ye gitti. BBC radyosunda yaptığı bir konuşma ile bir anda yıldızı parladı. Konuşmasında, savaşın henüz bitmediğini ve Fransız halkının da pes etmediğini söylüyordu. Dö Gol'ün ilk büyük çıkışı bu oldu. Onun bu cesaret verici konuşması, Fransız gazeteleri tarafından geniş kitlelere yansıtıldı. Halkta yeniden bir ümit ve heyecan dalgası uyandı. Ne var ki, İngiltere ile olan münasebetlerin sağlıklı gimediğini gören Dö Gol, 1943'te karargâhını Cezayir'e taşıdı ve mücadeleye buradan devam etti. Koloni (sömürge) durumundaki Cezayir'de kurduğu Fransız Millî Kurtuluş Komitesi'nin başına geçti. Bu komite, aynı zamanda gölge kabine hüviyetine büründü. Bir süre sonra Paris'e gitti. Burada da kurmuş olduğu iki geçici hükümetin başkanlığını yaptı. Bu hükümetler, koalisyon tarzında teşekkül etmişti. Koalisyon partileri arasındaki sürtüşmeleri gideremeyince de, Ocak 1946'da Başbakanlıktan istifa etti.
Dö Gol'ün dönüşü
İstifa ettikten sonra tam on iki sene müddetle siyasetten uzak kalan Dö Gol, 1958'de yeniden siyasete dönmek mecburiyetini hissetti. Çünkü, Fransa iç savaşın eşiğine gelmişti. Cezayir'deki Fransız birlikleri, Dördüncü Cumhuriyet yönetimine karşı ayaklanmış ve kanlı eylemlere girişmişti. Yönetime taraf olanlarla isyancılara taraf olanlar karşı karşıya gelip kan dökülmeye başlayınca, tecrübeli bir asker ve devlet adamı olan Dö Gol'e ihtiyaç duyuldu. Kendisine teklifler gitti. Israrlı bir şekilde siyasete dönmesi ve ülkenin mukadderatıyla doğrudan ilgilenmesi istenildi. Sonunda, o da ısrarlı dâvetlere kayıtsız kalmadı ve Beşinci Cumhuriyeti kurmak dahil, siyaset dairesine çok büyük bir iddia ile yeniden adımını atmış oldu. Aralık 1958'de yapılan seçimler sonucu, Dö Gol'ün partisi UDR zafer kazandı. Ardından, parlamentonun yüzde 78 desteğiyle Cumhurbaşkanlığına seçildi. Seçildikten sonra da, Beşinci Cumhuriyeti ilân etti. Dö Gol'ün bu esnada yakın çevresiyle şu kanaatini paylaştığı rivayet ediliyor: "Fransız halkı, ancak bir bunalım döneminde bana teveccüh gösterir." Dö Gol, iktidara hükmettiği dönemde, ABD'den uzaklaşma, Rusya ve Çin'e yaklaşma eğilimine girdi. Güçlü konumda iken, hem Beşinci Cumhuriyeti kurma, hem de Fransa'nın yerleşik dış politikasını değiştirme noktasında büyük başarılar sağladı. Öyle ki, Fransa'nın Cezayir ve İsrail politikasını dahi büyük çapta değiştirmede muvaffak oldu. Büyük sıkıntılar yaşanmasına ve şiddetli reaksiyonlarla karşılaşmasına rağmen, Cezayir'in artık sömürge statüsünden kurtarılması ve Filistin'deki İsrail işgallerinin de önüne geçilmesi gerektiğini savundu. Onun bu görüşü, köstek kadar destek de gördü. Cezayir, Mart 1962'de Fransa'dan ayrılarak bağımsız bir devlet hüviyetini kazandı.
Avrupa Birliği fikri
Birleşmiş, bütünleşmiş bir Avrupa'nın süper gücün iki kanadı olan Rusya ve ABD'ye karşı üçüncü bir güç merkezi olarak kendini koruyabileceğini düşünen Dö Gol, bu yönde ciddî adımların atılması gerektiğini açıkladı. Bir bakıma, bugünkü AB'ye giden yolun açılmasına ön ayak oldu. Ancak, onun İngiltere hakkında ciddî bir çekincesi vardı. İngiltere'yi, Avrupa'da ABD'nin bir nev'î Truva Atı olarak görüyordu. Nitekim, daha evvel ismi AET olan birliğe İngiltere'nin 1963'te 1967'de olmak üzere iki kez yapmış olduğu başvuruyu veto ettirerek, bu ülkeyi birliğin dışında tutmaya çalıştı. Öyle ki, İngiltere'nin AB'ye girebilmesi, ancak Dö Gol'ün ölümünden sonra mümkün olabilmiştir. Dö Gol, ölümünden bir yıl evvel, şahsına karşı yapılan ve giderek yaygınlaştırılan tepkilere daha fazla dayanamadı ve 1969'da Cumhurbaşkanlından istifa etmek zorunda kaldı. 9 Kasım 1970'te ise, 80. yaş gününe çok kısa bir süre kala dünyadan göçüp gitti. Öldüğünde, fakir bir durumda olduğu ve ailesinin de mülkiyeti olan evi satmak zorunda kaldığı anlaşıldı. 09.11.2009 E-Posta: [email protected] |