"Gerçekten" haber verir 17 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Başbuğ’un soruları



Kara Kuvvetleri Komutanlığı günlerinden bu yana konuşmalarında cemaatler konusunu hep gündeme getirdiğini izlediğimiz Başbuğ, Harp Akademilerindeki son konuşmasında cemaatlerle ilgili olarak soruyor.

Bu soruları aktarıp, cevaplarımızı verelim:

“Din eksenli bazı cemaatleri, hareketleri, anayasanın 24. maddesine göre nereye koyacağız?”

* O madde, devletin düzeniyle ilgili. Cemaatlerin ekseriyetinin çalışma alanı ise sivil toplum. 24’ün kapsamına girmeleri söz konusu olamaz.

“Önemli olan dinin, dinî duyguların ve dince kutsal sayılan şeylerin, herhangi bir şekilde herhangi bir amaçla istismarını önlemek değil mi?”

* Elbette ki başka değerlerin olduğu gibi dinin de istismarı önlenmeli. Ama bunun yolu şimdiye kadar uygulanagelen, dini vicdanlara hapsedip toplumsal alandan dışlayan ve bunun için laiklik istismarına dönüşen demagojik, baskıcı ve dayatmacı yöntemler olmamalı. Ve bu konunun çözümü toplumun sağduyusuna bırakılmalı.

“Dinin araçsal hale getirilmesi, dine yapılabilecek en büyük kötülük değil midir?”

* Şüphesiz öyle. Bunu önlemek için, dini devlet eliyle resmî ideoloji kalıplarına göre biçimlendirme heveslerinden başlayarak, bu yöndeki bütün girişimlerin tedavülden kaldırılması ve Said Nursî’nin, dinin kâinattaki en yüksek hakikat olup arzî ve dünyevî hiçbir şeye âlet edilemeyeceğini ısrarla vurgulayan anlayışının güçlü bir şuur halinde topluma mal edilmesi gerekir.

“Dinsel cemaatlerin siyasal alanda rol alması, modernitenin çok önemli bir özelliğinin aşındığı anlamına gelmez mi? Modern toplumlarda, kişi artık bir cemaatin üyesi olarak değil, birey ve vatandaş olarak yer almıyor mu? ”

* Cemaatlerin siyasî aktörler olarak politikada ve iktidar yarışında yer almasının yanlış olduğunu ve bunun cemaat kimliğine zarar vereceğini biz de hep savunageliyoruz. Ancak kişinin cemaat mensubu olmasını birey ve vatandaş kimliğiyle çelişen bir durum olarak görmek son derece yanlış. Cemaat mensupları da pekâlâ birey ve vatandaş olabilirler. Nitekim oluyorlar. Bazılarında bu açıdan problemler yaşanıyor olabilir. Ama toplumun her kesiminde olduğu gibi oralarda da bunları ve diğer sorunları gerek kendi iç dinamikleriyle, gerekse genel atmosferin etkisiyle çözmeye yönelik bir süreç yaşanıyor. Müdahale olmazsa, kendi akışı içinde herşey yerli yerine oturur. Gölge edilmesin, yeter.

“İnanan/inanmayan, dindar/dindar olmayan ayrımı yapanlar, diğerlerinin iman ve dinî inançlarını değerlendirmeye kalkarak aslında İslâm dinine karşı büyük bir suç işlemiyorlar mı?”

* Kim bu ayrımı yapıyor? Toptancı suçlamalardan kaçınmak gerektiğini belirten Başbuğ, bu suçlamanın adresini de vermeli ki, konu netleşsin. Yoksa böyle ortaya yapılan genel ithamlar herkesi incitir. Bunların başında da, kendisinin “mütedeyyin” olarak nitelediği kesimler gelir. Ki, mütedeyyin insanlardan söz etmek, öyle olmayanların da varlığı dikkate alındığında, bu mantıkla, eleştirdiği ayrımcılık faslına girmez mi?

“Bu sosyal gruplaşma ve cemaatleşmeler toplumu ciddî boyutta kutuplaşma ve bölünmelere götürmüyor mu? Bu bölünme ve kutuplaşmalar ciddî güvenlik sorunlarına ileride dönüşmez mi?”

* Türkiye’de cemaatler iddia edildiği gibi kutuplaşma ve bölünmelere yol açmak şöyle dursun, tam tersine maruz kaldıkları onca kötüleme ve haksızlığa ve de herşeye rağmen toplumda kardeşliğin, birlik ve beraberliğin en sağlam dayanağını teşkil ettiler. Hattâ Başbuğ’un “PKK etnik çatışma çıkarmayı başaramadı” tesbitinin altında dahi cemaatlerin bu hizmetleri yatıyor.

Sonuç: “Milletin her bireyi bizim için değerlidir” diyen Başbuğ, cemaat mensuplarına da bu kapsayıcı bakışla kucak açabilmeli. Ve halkın “Peygamber ocağı” olarak baktığı TSK’yı, bu bakışa gölge düşüren başörtüsü yasağı ve dindarların tasfiyesi gibi yanlışlardan arındırabilmeli.

17.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.04.2009) - Yaşanan din ve TSK

  (15.04.2009) - Gidişat

  (14.04.2009) - “İç mesele”

  (12.04.2009) - Yüzde 99 ve yüzde 1

  (10.04.2009) - İç gündeme dönüş

  (09.04.2009) - Irak ve Afganistan

  (08.04.2009) - Obama farkı ve riskler

  (07.04.2009) - NATO'da ne oldu?

  (05.04.2009) - İman-hayat-şeriat

  (04.04.2009) - Hedef demokrat misyon

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis