Türkiye’nin Ermenistan politikası belirsizliğini koruyor. Ankara iyi bir sınav vermiyor. Azerbaycan Meclis heyetinin Ankara’da olduğu günde Erivan’a uçan Dışişleri Bakanı Babacan’ın mesajı merakla bekleniyor.
“1915 olayları”nı Amerika’nın Kızılderililere ve zencilere yaptığı soykırım ve zulümle kıyaslayan Obama’nın Meclis’te Türkiye’ye “sınır kapısı” telkiniyle gündeme giren tartışmalar dinmiyor.
Öncelikle şunu belirtelim ki; esas olan Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’la ihtilâfının Ermenilerle dostluk ekseninde çözülmesidir. Bediüzzaman’ın belirttiği gibi, şu milletin saadeti ve selâmetinin bin yıldır Müslüman halkla birlikte yaşayan komşu “Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbeste (bağlı) olduğu” gerçeğidir. Ama bu çözümün tâviz vermeden, milletin izzetini ve hakkını koruyarak “izzetli bir müsalâha” olması gerektiği asla unutulmamalıdır. (Münâzarât, 67-68)
Yanılgılar ve çarpıtmalar içiçe. AKP hükümetinin Yahudi lobisine verdiği milyonlarca dolara rağmen, o gün Osmanlı idâresinin gerekli gördüğü “tedbir” ve “tehcir”, Ermeni diasporasının propagandasıyla “soykırım” diye lanse edilmekte. Ankara politik zaaf içinde; “model ortak” ABD’ye ve Avrupa’ya izâhta yetersiz kalmakta…
Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerini geliştirmesini doğrudan “sınır kapısının açılması”na bağlayan Obama’ya ve diğer Batılılara, ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan ve ne de Dışişleri, doğru dürüst bir cevap vermemekte…
ERMENİSTAN ŞIMARTILMASIN…
Azerbaycan’ın 7 bölgesi, topraklarının yüzde otuzu 15 yıldır Ermeni işgali altında. Başta Hocalı katliâmı olmak üzere Ermenistan’ın yaptığı zulüm ve vahşet sürüyor. Azerbaycan’ın yirmi bin şehid verdiği ve bir milyon Azerî kaçkınının (göçmeninin) hâlen perişan halde olduğu Dağlık Karabağ’daki Ermenistan işgali devam ediyor.
Keza Ermenistan, Azerbaycan ile güneydeki özerk bölgesi Nahcıvan arasındaki Laçin Koridorunu da kapatıp Türkiye ile kara bağlantısını keserek bu konudaki BM kararlarını da çiğniyor. Ermenistan’ın çekilmesini öngören BM’nin dört açık kararına rağmen Ankara, dünya kamuoyunu yeterince ve doğru bilgilendirememekte, başarısız kalıyor…
Diğer yandan iki milyonluk Ermenistan 70 milyonluk Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, sınırlarını tanımıyor. Ermenistan Anayasasında başta Kars ve Iğdır olmak üzere Doğu Anadolu’nun birçok şehri ve bölgenin büyük bölümü “Büyük Ermenistan” haritasında gösterilip okullarda okutuluyor.
Erivan bununla da kalmıyor; Ermeni çetelerini organize eden ve finans sağlayan diasporanın tahrikine arka çıkıyor; büyük bir hevesle uluslar arası arenada Türkiye’ye karşı “soykırım isnadı”nın resmî sözcülüğünü yapıyor. Özellikle Amerikan Kongresi ile Avrupa ülkeleri parlamentolarında ve bütün dünyada “soykırım”ın tanınıp beynelmilel mercilerin baskısıyla Türkiye’den “tazminat” ve “toprak talebi” plânının peşinde…
Bunların hiçbirini nazara vermeyen Obama’nın Ankara’da Türkiye’nin Ermenistan’ı tanımasını ve “sınır kapılarını açması”nı istemesinin ardından önce sınırda tâdilatın yapıldığı haberleri geliyor. Peşinden Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Ekim’deki Türkiye-Ermenistan millî maçına yakında açılacak sınırdan geçerek geleceğini söylüyor.
Sıkışan Ermenistan ekonomisinin “sınır kapısı”na şiddetli ihtiyacı ortada. Lâkin buna mukabil Erivan Karabağ işgalini ve Laçin Koridorunu gündeme bile getirmiyor; bu hususta hiçbir görüşme ve anlaşmaya yanaşmıyor…
ERMENİLERLE “DOSTLUK” VE
“İZZETLİ BARIŞ”
Azerbaycan infiâl içinde. Bakû, Türkiye’nin, Karabağ işgalini sona erdirip Azerî göçmenlerin evlerine dönmesi, Erivan’ın “soykırım iftirası”ndan ve Türkiye’yi “düşman” tanımlayıp toprakları üzerindeki hak iddiasından vazgeçmesinden sonra ancak sınırın açılabileceğini belirtiyor. Aksi halde Ankara’nın peşinen sınırı açmasının Erivan’ı daha da şımartıp cüretlendireceği endişesi yaşanıyor...
Günlerdir Azerbaycan ve Türkiye kamuoyu ayakta. Ankara’dan Erivan’a verdiği “vaadler” konuşuluyor. Ne var ki Dışişleri suskun. Bakan Babacan bu konuda tek kelime etmiyor. Tek demeç, bir haftadır seçim tatilindeki Başbakan’dan geliyor; “Karabağ’da sorun çözülmeden nihaî bir sözleşmeyi imzalamayız” diye…
Peki bu ne anlama geliyor? Erivan’ın salt “çekilme sözü” vermesi yeterli mi olacak? Bu “söz”, bunca emr-i vakiyi ne denli dizginleyecek? Zira Erdoğan “Rasmussen itirazı”nda da aynı “teminatı” almış; Türkiye’nin talepleri yerine getirilmediği sürece “vize” verilmeyeceğini söylemişti. Ama sonuç öyle olmadı…
Bakalım Ankara, bir milyon Azerinin evinden, topraklarından edildiği bu işgale bir “kuru söz”le ve Obama’nın “güvencesi”yle kanacak mı? Elindeki “sınır kapısı” kozunu boş yere harcayarak hebâ mı edecek? Ermenistan’ı Karabağ’dan çıkartacak ve “soykırım iddiası”ndan caydıracak bu önemli kartı da elinde tutabilecek mi?
17.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|