İki sene önce bugün bu köşede çıkmış olan yazımızda Yeni Asya ile geçen otuz yılımızı özetlemeye çalışırken, bu otuz seneyi Kütahya’da gazete için fahrî olarak fiilen gayret göstermeye başladığımız ve Servet Bilgin’le beraber büro açtığımız 1976 senesinden başlatmıştık.
Yeni Asya’nın 39. kuruluş yıldönümünü idrak ettiğimiz bugün ise, 1976’daki o başlangıçtan sonra gazeteyle irtibatımızı “okuyucu” olarak sürdürdüğümüz, ama fiilî çalışma sürecine ara verdiğimiz yaklaşık iki yıllık fasılayı aradan çıkararak, net 30 yılı doldurma noktasındayız.
1978 baharında, Cağaloğlu’ndaki Kâzım İsmail Gürkan (Yerebatan) Caddesi üzerinde yer alan binanın üçüncü katında, yayınevi biriminde başlayan Yeni Asya serüvenimiz, Allah nasip ederse, iki ay sonra 30 yılı tamamlayacak.
Bir taraftan on parmak daktilo öğrenip kütüphanedeki kitapların listesini çıkarmak, diğer taraftan İngilizce tercümeler yapmak gibi görevlerle başlayan bu serencam, daha sonra kitap tashihleri, editörlüğe geçiş ve yazı yazma aşamalarına intikal eden bir süreçte devam etti.
1979 yılı başında faaliyete geçen Yeni Asya Araştırma Merkezinde istihdam edildikten sonra çalışma ve ilgi alanlarımız daha da genişledi.
İlim-Teknik Serisini hazırlayan ekipte yer aldık. İstanbul Gençlik Teşkilâtınca çıkarılan Köprü dergisi, 12 Eylül’ün dernek faaliyetlerini askıya alması üzerine Araştırma Merkezine devredilince, diğer çalışmaları devam ettirirken dergi işine de girdik.
1982’de Yenibosna’daki yeni binaya taşındıktan sonra, dinî ve fıkhî konuların işlendiği ve okuyucu sorularının cevaplandırıldığı Meşveret köşesini hazırlayan ekibin içinde olduk.
1984’ten itibaren hem kitapların yayına hazırlanması görevini, hem de Köprü’nün sorumluluğunu birlikte götürdük. 1988’e kadar böyle devam etti. Sonra Bizim Aile’nin yayın hayatına atılmasıyla beraber, dergilerde yoğunlaştık.
1992’den beri de gazetenin genel yayın müdürlüğüyle başyazarlık görevlerini götürüyoruz.
Nasıl Risale-i Nur’u tanıyıp hizmetinde görev almanın manevî bir istihdam neticesi olduğuna inanıyorsak, Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturup efkâr-ı âmmeye duyurma misyonuyla yola çıkan bir neşir hizmetinde çalışmanın da aynı mânâlardan hissedar olduğu inancındayız ve bu mazhariyetin başlı başına şükür gerektiren bir nimet olduğunu düşünmekteyiz.
Bu şükrün edasını ise, Kur’ân-ı Kerimin Risale-i Nur’da ifadesini bulan derslerinin verdiği sağlam ve şaşmaz ölçülerle belirlenen tavizsiz istikrar çizgisinde hizmet bayrağını dalgalandırmaya devam etmek ve daha yükseklere taşıma gayret, şevk ve heyecanını her hal ve şartta yaşatıp canlı tutmak suretiyle yerine getirebiliriz.
Tüm olumsuzluklara rağmen ilâhî bir inayetle ve kerametlerine defaatle şahit olduğumuz ihlâslı bir şahs-ı manevînin hiçbir zaman eksilmeyen duaları ve manevî desteği ile bugünlere erişen Yeni Asya, inşaallah aynı mânâlarla yola devam ederek daha nice başarıya imza atacak.
* Bu otuz yılda, ihlâs ve tesanüdün meyvesi olan birçok heyecan verici hizmet hamlesine şahit olduk. Bunların anlatılması başlı başına bir çalışma konusu. Ne dersiniz, yaşadığımız hizmet hatıralarını geniş şekilde ayrıca yazsak mı?
21.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|