Bahçeli, partisini “Anıtkabir’i barındıran Anıttepe ile manevî değerlerimizin sembolü olan bir mabedi barındıran Kocatepe arasında çekilmiş çelikten bir halat” olarak niteliyor.
Peki, böyle bir halata ülkenin ihtiyacı var mı?
Dahası, Atatürk’ün kabriyle karşı tepedeki cami arasında kopukluk olduğu düşünülüyorsa, bunu bağlamak bir siyasî partiye mi kaldı?
Daha da ötesi, en başta Atatürk ve de kurucusu olduğu ideolojinin takipçileri böyle bir ihtiyaç duysalardı ona göre davranmazlar mıydı?
Söz gelişi, Atatürk hayatta iken neden kendi adını taşıyan bir cami yaptırmayı düşünmedi?
Böyle birşey, takipçilerinin aklına niye hiç gelmedi? Ve tam tersine, Anıttepe’nin karşısındaki Kocatepe’ye şimdiki muazzam caminin inşa ettirilmesi, “Atatürkçülük adına” karşı çıkanlar tarafından niçin yıllarca engellenip geciktirildi?
Padişahların kendi adlarına mutlaka bir cami inşa ettirdikleri ve vefatlarından sonra bu camilerin haziresindeki türbelerine defnedildikleri Osmanlı sistemi devam ettiriliyor olsaydı, Bahçeli’nin ifadeleri belki bir anlam taşıyabilirdi.
Ama öyle birşey yok. Tam tersine, cumhuriyet kurma iddiasıyla yola çıkanlar, Osmanlıyı herşeyiyle kötüleyerek işe başladılar. Bir ara iş oraya vardırıldı ki, bazı camiler ot deposu bile yapıldı.
Padişahların türbeleri ise çok yakın senelere kadar bakımsız mezbeleler olarak kendi haline terk edildi.
Anıtkabir de, mabedsiz bir laiklik âbidesi olarak yapıldı.
Ama işin enteresan tarafı, bu anıtmezar, türbe ziyaretlerini çağdışı bir hurafe ve gelenek olarak niteleyen Atatürkçüler tarafından, her sıkıştıklarında kapısına koşup Atatürk’ün ruhundan medet diledikleri bir türbeye çevrildi.
Anıttepe ile Kocatepe arasında “çelikten bir halat” işlevini üstlenen Bahçeli’nin MHP’si, Anıtkabir’in kuruluşunda da, bugüne kadar geliş sürecinde de var olmayan bir anlam icad ederek ne yapmaya çalışıyor ve başarılı olabilir mi?
Eğer mesele, 80 yıl sonra dahi halka mal edilemeyen Atatürkçülüğü benimsetme görevini MHP’nin sahiplenmesi ise, bunun başta talipleri de var. Bunların başında ise AKP geliyor.
22 Temmuz öncesi AKP adına gazetelere verilen ilânlarda ve Erdoğan’ın konuşmalarında yer alan şu cümle bunun ilginç örneklerinden biri:
“Atatürk ilkelerini ayrıştıran değil, birleştiren, milletimizin bütün fertlerini kucaklayan bir mutabakat zemini haline getirmek için çalışıyoruz.”
AKP böyle diyor, ama kendisini öz ve hakikî Atatürkçü sayan kesimi bir türlü inandıramıyor.
Bunların siyasetteki bir numaralı temsilcisi olan CHP ise bir taraftan Atatürkçülük şampiyonluğunu kimseye bırakmıyor, diğer taraftan Baykal’ın geçen günkü konuşmasında yaptığı gibi tarihî itiraflarda bulunmaktan geri durmuyor:
“Atatürk devrimleri demokrasi ve halk oyuyla kabul edilmedi. Gönül isterdi ki, toplumda geniş bir desteğe sahip olalım. Bunda CHP hariç, herkesin suçu var...” (Star, 27 Ocak 2008)
CHP’nin seksen küsur yıldır yapamadığını başarmak için şimdi AKP ve MHP yarış halinde.
Ve Anıtkabir’i Kocatepe’ye veya Kocatepe’yi Anıtkabir’e bağlayacak çelik halat olma söylemleriyle yeni bir aşamaya ulaşan bu yarış, Türkiye’nin demokratikleşme yolundaki en büyük takozlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
08.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|