AKP ve MHP’nin başörtüsü yasağını üniversitelerle sınırlı olarak kaldırma iddiasıyla izledikleri yolun sorunu çözmek bir yana, daha büyük sıkıntılara yol açabileceğine dair kaygılarımızı dile getirmemiz üzerine “Madem öyle, sizin çözümünüz ne?” diye soranlar oluyor.
Aslında konuyla ilgili yazılarımızda çözüme ilişkin düşüncelerimizi de ifade ettik ve ediyoruz. Ama anlaşılan, müstakil olarak işin sırf bu cihetine tahsis edilmiş bir yazıya daha ihtiyaç var.
Bu yazıda onu yapmaya gayret edelim.
Ama öncelikle şunu ifade etmemiz gerekiyor:
Sorunun çözümü için şimdiye kadar izlenen yöntemlerin yanlışlığı, bu noktadan sonraki çözüm gayretlerini de zora sokmuş bulunuyor.
Bu durum, son girişim için de söz konusu.
Onun için, bu yanlışlar zincirleme halkalar şeklinde devam ettiği sürece, doğru sonuçlar, kalıcı ve sağlıklı çözümler beklemek mümkün değil.
Bu kaydı düştükten sonra devam edersek:
Sandıkta halktan yetki alan bir iktidarın yapması gereken ilk iş, “teknik anlamda” kapsamlı bir anayasa değişikliğini gerçekleştirerek, kurumların görev ve yetki alanlarını demokratik hukuk prensiplerine göre tanzim etmek olmalı.
Çankaya’nın, Genelkurmay’ın, Anayasa Mahkemesinin, Danıştay’ın, Yargıtay Başsavcısının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, YÖK’ün... sistem içindeki yer ve konumları evrensel demokratik hukuk kurallarına uygun hale getirilmeli.
Bu kurumlarda görev yapacak insanların seçim veya tayin prosedürleri, şu anda birçoğunda fiilen devredışı olan Meclisi etkin kılacak tarzda yeniden tanzim edilmeli.
“Bu yol çok uzun ve zor” diyenler olabilir. Ama gelinen noktada, çözüm adına yapılan yanlışların da olumsuz katkısıyla, bu sorunun kestirme çözümü yok.
Kaldı ki, istenirse ve ilgili kurumların da görüşlerini dikkate alarak hazırlanacak bir anayasa taslağı birinci iş olarak Meclis gündemine getirilip sonuçlandırılırsa, başörtüsünün de, diğer birçok kronik problemin de çözüm yolu açılır.
Nitekim 2002 seçimi sonrasında Anayasa Mahkemesi, bizzat kendi yapısını, işleyişini, görev ve yetkilerini, üyelerinin seçim prosedürünü değiştirmeye yönelik bir teklifi kamuoyuna açıklamış, ama AKP bunu değerlendirememişti.
Aynı şekilde yüksek yargı organlarının yeni adlî yıl açılışlarında, kuruluş yıldönümlerinde veya başkanları değişirken yapılan konuşmalardaki sistem değişikliği önerileri de iktidar ve Meclis tarafından değerlendirilmeyi bekliyor.
Demokratikleşme noktasında AB’nin sürdürdüğü ısrarlı takip de, sistemi olumlu yönde değiştirme çabaları açısından son derece önemli bir faktör ve de kıymeti bilinmeyen bir avantaj.
Başörtüsü yasağını kaldırma sürecinde takip edilecek yollardan biri de YÖK’teki kadro değişiminin iyi yönetilmesi. Mâlûm, başkan değişti; üyelerin ve ayrıca rektörlerin yenilenmesi de isabetli tercihlerle başarılabilir, kurul dengeli bir yapıya kavuşturulabilirse, fazla uzak olmayan bir gelecekte, yasağı hızlanan bir tedric sürecinde uygulamada kaldırmanın zemini oluşabilir.
Bunun anahtarı hükümet-Çankaya uyumu ve bu avantaj 22 Temmuz’la birlikte yakalandı.
Ama gelişmeler, maalesef bu avantajın da heba olmasını netice verecek gibi görünüyor...
01.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|