Meclis'te yaşanan şiddetli ve hararetli tartışma ve sataşmaların "birinci tur" karşılaşması sona erdi.
Başörtüsü odaklı ikinci tur görüşme Cumartesi (9 Şubat) günü yapılacak.
Bir kaç haftadır konuşulanlara, yaşananlara ve bütün bu olup bitenlere bakarak, itidalini muhafaza edenlerin yanı sıra, hiddete gelen ve tehevvüre kapılanların olduğuna da şahit olmaktayız.
Oysa, kızmaya, öfkelenmeye, hiddete kapılmaya hiç, ama hiç gerek yok.
Zira, bu tarz agresif davranışlar sergileyerek, hiçbir mesele hal yoluna konulamaz.
Haklı bir dâvânın sahipleri, söz ve davranışlarının haklılığına, doğruluğuna da dikkat etmeli.
Aksi halde, karşı tarafın eline koz verir, malzeme verir.
Zaten o insafsızlar da bunu arıyor, bunu bekliyor. Tâ ki, tepe tepe kullansın; onunla taraftar kazansın.
Evet, cidden haksız olan, aynı zamanda insafsız olur. Sadece saldırmayı, muhalifini karalamayı bilir. Kendi meşrû sermayesi olmadığı için, başkasının sermayesi üzerinden hayatiyetini devam ettirir.
Böylelerine kızmaktan çok acımak gerekir. Zavallıdırlar. Haktan mahrum ve müflistirler.
Müflis olanlara kızmanın, öfkelenmenin bir faydası var mı?
Şunu da unutmalı: Esasta hak ve adâlete dayanmayan bu müflisler, mağlubiyet hissine kapıldıkları zaman, hiddete, şiddete, kuvvete müracaat edebilirler.
Kezâ, bunlar her fırsatta bağırır–çağırır; miting yapar, nutuk atar, nümayiş–yürüyüş yaparlar.
Bırakın bağırsınlar, bırakın yürüsünler. Kurtlarını döksünler. Takip edecekleri en az hasarlı yol budur.
Böyle yapmalarının bir faydası da şudur: Şurada burada seslendirdikleri fikir ve ideallerinin aslında "kaç paralık" olduğunu dünya âleme göstermiş oluyorlar.
Susturursanız şayet, hem dayandıkları çürük temeller görünmez olur, hem de başka sağlam temellere karşı da hasmane bir tutum içine girerler.
İyisi mi, bırakalım herkes kendine uyan, kendine yakışanı yapsın. Yapsın ki, kimin ne mal olduğu daha rahat anlaşılsın.
Unutmayalım, "Açık yara adam öldürmez." Yara veya hastalık içte kalırsa, bu daha tehlikeli olur.
O halde, herkes içtekini rahatça dışa vursun; tâ ki, hem tehlikeli sosyal patlamalar engellenmiş olsun, hem de öldürücü hastalıkların önüne geçilebilsin.
GÜNÜN TARİHİ 8/9 Şubat 1958
Elli yıllık darbeci Baas belâsı
Irak'ta darbeci iktidara karşı yeni bir darbe daha yapıldı.
Sosyalist Baasçılar, darbeci General Kasım'ı kanlı bir darbe ile devirerek, iktidarı ele geçirdi.
Ne var ki, saltanat sürmek onlara da nasip ve müyesser olmadı.
* * *
Irak'ta elli yıldır süregelen kanlı işgal ve ihtilâl belâsının başlangıcı, esasında Şubat 1955'te kurulan Bağdat Paktına kadar gidip dayanıyor.
Türkiye, İran, Irak ve Pakistan'ın müşterekliğiyle kurulan ve Üstad Bediüzzaman'ın tâbiriyle "İttihad–ı İslâmın bir nevi çekirdeği"ni teşkil eden Bağdat Paktı, belli ki hariçteki zalimler ile dahildeki münafıkları tedirgi etmişti.
Bu sebeple, o birliğe imza atan devlet ve hükümet başkanlarına karşı gizli bir plan yürütüldü. Sırasıyla darbelere maruz bırakıldı. Hatta, iştirakçi ülkelerin dışişleri bakanları dahil hemen bütün liderleri katledildi.
Bütün bunlar, elbetteki birbirinden bağımsız ve tesadüfi işler değildi.
İç ve dış odaklar, özellikle Irak'ı tahrip ede ede elbirliğiyle bugünkü hazin duruma getirdiler.
Kısa bir tarihçe
Irak ordusu, 14 Temmuz 1958’de, 22 yaşındaki Kral II. Faysal’ın da öldürüldüğü kanlı bir darbe ile idareye el koydu. Kraliyet sona erdirilip cumhuriyet ilân edildi. Darbeci Abdülkerim Kasım tam bir dikta rejimi kurdu.
Buna karşı harekete geçen Arap Baas Partisi 8/9 Şubat’ta darbe yaparak Kasım ve yanlılarını idam ettirdi.
Aynı yıl içinde bu partiyi iktidardan uzaklaştıran Mareşal Arif, General Tahir Yahya başkanlığında yeni bir hükümet kurdu. 17 Temmuz 1968’de askerî bir darbe gerçekleştiren Devrim Komuta Konseyi, Ahmed Hasan El–Bekr’i Cumhurbaşkanlığına atadı.
Mareşal Bekr, 16 Temmuz 1979’da partiden ve devletle ilgili bütün görevlerinden istifa etti. Yerine Saddam Hüseyin devlet başkanı oldu.
Haricî cereyanların piyonu ve oyuncağı haline gelen Saddam'ın eceli, yine onların eliyle gerçekleşti.
Irak’ı 24 yıl boyunca yöneten Saddam, 14 Aralık 2003'te Tikrit’te yakalandı. Uzun bir muhakeme safhasından sonra 12 Şubat 2007'de idam edildi.
Hariçten gelen ve tâ harem–i ismetine kadar sokulan kirli ve kanlı eller, bakalım kardeş ve komşu ülke Irak'tan ne zaman çekilecek.
08.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|