Nejat EREN |
|
Meşveretin önemi ve hizmette yeni ufuklar |
Anadolu’nun yollarında, asra damgasını vuran Bediüzzaman’ın dâvâsında, Risâle-i Nur’un hizmet kervanındaki samimî gönüllülerin arasında aynı ulvî hisleri paylaşarak hedefimize doğru emin adımlarla yürümeye çalışıyoruz. Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun. Bu satırların yazıldığı Zonguldak’ta Türkiye’deki “hizmet turumuzun” on dördüncü noktasındaydık. Daha önümüzde dört nokta daha var. Arefe Gününden bir gün önceye kadar devam edecek ve benim mânevî dünyamı aydınlatan Süleyman Kurter Ağabeyin de memleketi olan Hatay ilinde; şimdilik sona erecek İnşâallah. Bu “hizmet turu” esnasında her il ve beldede olağanüstü bir teveccühe mazhar olduğumuz için çok değerli ilim ve dâvâ adamı Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabey ve şahsım adına bu hizmetlerde ve faaliyetlerde emeği geçen câmiamızın bütün fertlerine en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. Her gittiğimiz yerde ümit tazeleyerek aşk ve şevk alarak devam ediyoruz. Gayemiz camiamıza ve dostlarımıza aşk ve şevk vermek ve onları teyakkuza ve dikkate sevk etmekti. Bunu büyük ölçüde başardığımıza inanıyoruz. Bu arada İstanbul’da yapılan Umumî Temsilciler toplantısına da katıldık. Burada alınan bir karar gereği, artık ABD de hizmetlerimizde bir birim noktası olarak kabul edildi. Elhamdülillah. Bundan sonra İnşâallah çok daha sıkı karşılıklı hizmetler devam edecektir. Bu meşveret sonrasında; camiamızla-–ben kendi adıma—bir defa daha iftihar ettim. Hizmetlerimizin bütününün büyük bir olgunlukla müzakere edilip ileriye dönük önemli kararların alınması, en ince ve tartışmaya açık konuların bile en medenî cesaret ve hakkaniyetle müzakere edilerek neticeye bağlanması çok önemli. Daha sağlıklı ve akl-ı selimin hâkim olduğu bir ortama ve olgunluğa giden “meşveret” sistemimizin kat ettiği mesafeyi, hizmetlerimizin iyiye gittiğine işaret eden en önemli bir merhale sayıyorum. Bundan dolayı da, her geçen gün, Yeni Asya misyonuna en uygun tarza doğru yol almakta olduğumuzu gözlemliyorum. Ayrıca, bu camiada olan herkesin bir konuya peşinen inanması ve bilmesi lâzım geldiğine inanıyorum. O da şudur: Ortaya atılan ve serdedilen her fikir saygıdeğerdir, saygı görmelidir. “Saygı göstermek”; kabullenmek anlamına gelmez. Fikri beyan edenin açıklamalarından ve gerekçelerinden sonra bu fikre muhatap olanlar da, kendilerine göre nezaket sınırları içerisinde, meşrû dairede, kendi fikirlerini söyleyebilirler. Meşveretten çıkan nihâî neticeye de mutlak uyulması gerektiğine olan inancın sağlam olması gerekir. Meşrû yol ve zemin budur. Her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel örnek, yine asrın manevî tabibi aziz Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin tavsiye ve tatbikatlarındadır. Bu izahlardan sonra devam eden “hizmet turu”muza da kaldığımız yerden kısaca değinmek istiyorum. Geçen Perşembe günü Bursa’da bizi muhteşem bir şekilde karşılayıp, seminer salonlarını hınca hınç dolduran kadın erkek Bursalı bütün dâvâ arkadaşlarımızı tebrik ediyorum. Bilhassa Antalyalı bayan kardeşlerimizden sonra Bursalı bayan abla ve bacılarımızın da; ABD’de yeni Müslüman olacaklar için hediye edilecek olan “eşarp kampanyasına” olan büyük katkıları için en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. İstanbul Şekercihan’da, Adapazarı’nda, İzmit’te, Düzce’de, Karadeniz Ereğli’sinde Süleyman Ağabey ve şahsıma karşı gösterilen yoğun ilgiye ve bizi bağırlarına basıp umudumuzun üstünde bir teveccüh gösteren değerli ağabey ve kardeşlerimize sonsuz teşekkür ediyor, yeni bir aşk ve şevkle hizmetlere devam etmelerini yürekten diliyor, duâlar ederek, duâlarını bekliyorum. Önümüzdeki günlerde Güney Anadolu’nun şirin illerinde bu mukaddes dâvâ uğruna devam edecek faaliyetlerin anlatımı ve paylaşımı için buluşmak üzere. Bütün bu beldelerde programları hazırlayıp, lütfedip bizi dâvet eden ve her türlü katkıda bulunup da emeği geçen herkese selâm, saygı, hürmetlerimi sunuyor, yepyeni hizmet ve ufuklarda buluşmanın devamını diliyorum. 13.11.2010 E-Posta: [email protected] |