13 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

İnanç dersi


A+ | A-

Zorunlu din dersleriyle ilgili olarak bir türlü sonu gelmeyen yoğun ve hararetli tartışmalar, derin bir problemin hâlâ çözülememiş olarak devam ettiğini gösteriyor.

12 Eylülcüler, dindarların desteğini almak için din derslerini anayasa ile zorunlu hale getirdiler, ama dersin içeriğini resmî ideoloji propagandası ile doldurdular. Ve bu durum hâlâ devam ediyor.

Aslında okullardaki din eğitiminin yetersizliği, öteden beri halkın şikâyetçi olduğu bir durum.

İmam hatip okullarına gösterilen yoğun ilginin arkasında “Çocuğum dinini iyi öğrenmeli” talebinin yattığı da, herkesçe bilinen bir vakıa.

İlâveten, kızların bu okullarda tesettürlü olarak okuma imkânı bulması da önemli bir etken.

Tâ 28 Şubat süreci patlak verinceye kadar...

O süreçte temel eğitim, “5+3 şeklinde olsun” taleplerine kulak tıkanıp “kesintisiz” olarak sekiz yıla çıkarılırken, imam hatiplerin orta kısımlarına kilit vuruldu. Lise kısmını bitirenlere de üniversite yolu alabildiğine daraltıldı. Dahası, diğer meslek liseleri de İHL’lerin narına yandı.

Başörtüsü yasağının İHL’lere taşınması ile, kızların orada okuma süreci de sabote edildi.

Gelinen noktada, derin dayatma ve tazyiklerle Meclisten geçirilen o düzenlemenin din ve meslek eğitimine vurduğu darbe sonucu, hayatın her alanında birikerek gelen ve giderek kronikleşen bir sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız.

Son Millî Eğitim Şûrâsında zorunlu temel eğitimin 1+4+4+4 formülüyle 13 yıla çıkarılması yönünde alınan karar, “kesintisiz 8 yıl” dayatmasıyla yol açılan tahribatı izale niyet ve kastının bir ifade ve tezahürü olarak görülebilir mi?

Ama bu “tavsiye kararı”nın ne zaman ve daha önemlisi nasıl bir içerikle uygulanacağı belirsiz.

Peki, dine karşı laikçi ve fanatik saplantılardan kaynaklanan engellemeler aşılıp da, halkı tatmin edecek bir din eğitiminin yolu açılabilir mi?

Burada söz konusu eğitimin nasıl bir temel ve “felsefe”ye bina edileceği meselesi çok önemli.

Ve esasen, bu konunun başından beri kısır polemiklere kurban edilip, sonuçta nice nesillerin dinden habersiz, hattâ dine uzak ve yabancı olarak yetişmesinde, işin bu cihetinin ihmal edilmesi son derece kritik ve hayatî bir role sahip.

Farkına varılıp üzerinde durulması gereken en önemli nokta, din eğitiminin öncelikle sağlam bir inanç temeline dayandırılması gereği.

Şimdiye kadar din eğitimi, imanın temel esaslarının özetlendiği Amentü metnini ezberletip kısa anlamını verdikten sonra hemen ilmihal bilgilerine geçivermek şeklinde uygulanagelmiş.

Halbuki akıl ve bilimin öne çıktığı bu çağda, öncelikle ve özellikle iman esaslarının tahkikî bir şekilde anlaşılıp anlatılmasına ihtiyaç var.

Akılları ikna ve gönülleri tatmin edecek izah ve ispatlar eksik kalırsa, materyalist cereyanların zihinlere aşıladığı şüpheler izale edilemez.

Giderilemeyen şüpheler de inkâra dönüşür.

Onun için, teslimiyete dayalı imanların kuvvetli olduğu eski çağlarda hazırlanmış ilmihal eksenli din eğitimi programları, bu zamanın ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Dinin bazı konularının pozitif bilim ve akılla çatışıyor şeklinde takdim edilmesi de, modern eğitim süreçlerinden geçen birçok insanı dinden uzaklaştırıyor.

Bunlara karşı, çağımızdaki eğitim programlarının, aklın nuru olan modern fenlerle vicdanın ziyası olan dinî ilimleri harmanlayıp kaynaştıran yeni izah tarzlarına dayandırılması lâzım.

İşte Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur adını verdiği eserlerinde bunu gerçekleştirmiş.

Medresetüzzehra adlı üniversite projesinde de aklı imanla, bilimi dinle buluşturan tahkikî iman temelli bir eğitim anlayışını ortaya koymuş.

Ve Türkiye’nin de, dünyanın da aradığı formül, onun ortaya koyduğu orijinal yaklaşımda.

Zorunlu din dersine karşı çıkarken “İnanç dersi zorunlu olsun” diyen Serdar Turgut’un yazısı (Habertürk, 6.11.10), bize bunları düşündürdü.

5.6.04 tarihli “İman eğitimi” yazımızla birlikte.

13.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.11.2010) - İlköğretim ve kamu

  (11.11.2010) - “Atatürkçü vurgunlar”

  (10.11.2010) - Yeni payandalar

  (09.11.2010) - Üç zorlu sual

  (07.11.2010) - Nesilleri kurtarmak

  (06.11.2010) - Cumhuriyet hutbesi

  (05.11.2010) - Millî güvenlik dersi kalkmalı

  (04.11.2010) - Boykot yanlış, ama...

  (03.11.2010) - “Yüce Divan hüllesi”

  (02.11.2010) - Resepsiyon sonrası


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.