H.İbrahim CAN |
|
G-20 Zirvesi: Karşılıksız dolar ucuz Yuana karşı! |
G-20 Ülkelerinin Seul zirvesi bugün sona eriyor. Dünyanın ekonomik geleceğini şekillendirmek gibi büyük bir iddia ile toplanan zirveden, daha çok temennilerden oluşan kararlar çıktı. Zaten döviz kurları başta olmak üzere bir çok konuda anlaşamadılar. ABD Merkez Bankası’nın (FED) geçen hafta 600 milyar dolar daha basıp hazine bonosu alma kararı, başlıca ekonomik güçler tarafından haklı olarak tepkiyle karşılandı. Böylelikle dolar ucuzlayacak, ABD mallarının rekabet gücü artacaktı. Ancak bu durumun G-20’nin işbirlikçi ruhunu bozduğu kesin. Aynı şekilde Çin’in de sürekli olarak parasını ucuzlatması, küresel ticaret ortaklarını kızdırdı. Yuan’ın halen yüzde 40 ucuz olduğu savunuluyor. Avrupa Birliği Çin’i bu kur dengesizliğini düzeltmeye ve ihracattan çok iç piyasaya yönelmeye zorluyor. Ama görünen o ki, Çin’in böyle bir niyeti yok. G-20 zirvesini binlerce insan protesto ediyor. Zira dünyadaki açlık ve yoksulluğu azaltıcı tedbirleri tartışmak yerine, küresel ekonomiyi düzene sokmaya çalışır gibi görünüp, ülkelerine dönünce yine kendi bildiklerini okuyorlar. Dünya ekonomisinin ekonomik krizden kurtarılması için 8,4 trilyon dolara ihtiyaç bulunduğunu açıkladı geçen yıl Oxfam. Halbuki günde bir dolardan daha az gelirle yaşayan 1,5 milyar insanı açlıktan kurtarmak için gereken para 173 milyar dolar. Yani krizden kurtarmak için –yada küresel sermayenin kendi çıkarları için maniple ettiği dünya ekonomisini bataktan kurtarmak için- gerekli olan miktar ile dünyadaki açlığın elli yıl boyunca giderilmesi mümkün. Aslında bu zirvelere harcanan para ile de önemli işler yapmak mümkün. Meselâ geçenlerde Kanada’nın Toronto şehrinde yapılan zirveye harcanan para 1,2 milyar dolar. Toplam 24 saatlik çalışma için harcandı bu para. Yani zirvenin saati 50 milyon dolara geldi. Belki G-20 ülkeleri arasında yer almak, toplantılarına katılmak bir çok ülke için prestij kaynağı olabilir. Ama sonuçta ortaya küresel ekonomiye ilişkin somut kararlar çıkmıyor. IMF’nin işlevinin arttırılması, bankacılık faaliyetlerinin düzene sokulması, kalkınma hedeflerine öncelik verilmesi gibi konularda alınacak kararların da özellikle ABD ve Çin tarafından uygulanacağı kuşkulu. Başbakan Erdoğan’ın bu zirvedeki en büyük avantajı, G-20 üyelerinin varmak istediği sıkı bankacılık sistemini başarılı bir şekilde yerleştirmiş bir ülkenin lideri olmak. Maalesef bunun dışında çantasında somut bir getiri ile dönebilmesi mümkün görülmüyor. Yoksulların sorunlarını çözmek mi? O başka bir bahara kaldı. 12.11.2010 E-Posta: [email protected] |