Rifat OKYAY |
|
Çalışmanın kucağında... |
Çalışmanın, hedefi ve gayeleri olan çalışmanın engellenmesi, önüne geçilmesi mümkün değildir. İnsan ve dolayısıyla hakikî insan mü'minin, Müslüman ve tevhid ehlinin çalışmanın önündeki meşakkatlerden, zorluklardan yılması, bıkkınlık göstermesi ve çalışmalarını terk etmesi söz konusu olamaz. Hayat su gibi akıp giderken, deryalara ulaşırken, ağzımız açık bir tembel seyirci olmak Müslümanlar olarak bizlere yakışmaz ve yakışmamalıdır da. Hemen hemen nerdeyse hayatın içindeki her türlü beşerî iş için olta olarak kullanılan beşerî aklımızı, nefis ve şahıs olarak da aklın ve bilginin belirleyici en iyi rol alacağı çalışma yolunda kullanabilmeliyiz. Çalışmaya geçit veren ve sahiplenen her kişinin aklı bilginin binekliği ile her engeli aşmış, bu şekilde başarıya kavuşmuş demektir. Nefsî arzulara dur diyen, vicdanını ve kalbini dinleyen adam ruhen ve cismen Allah’ı dinlemeye ve O’nun emirleri doğrultusunda çalışarak, koşarak, gayret göstererek iyilikleri ve Rabbimizin vaad ettiği güzellikleri elde etmeye aday olmuştur. Yeter ki karşılığını Allah’tan bekleyerek O’nun yolunda, rahmeti ve Nur’u için çalışmaya ve gayret göstermeye devam etsin, bu konuda ısrarcı olsun. Her çalışması insanı hemen hedefine götüremeyebilir. Niyeti, sabır ve ümidle beraber çalışmaların ve dahi özellikle başarısız olan çalışmaların yanında koşturmak ve çalışmaları ısrarla devam ettirmek Allah yolunda koşturanlar için esas olmalıdır. Eğer hayatımızın içinde çok düzenli bir şekilde hem dünya işlerinde, hem de ahiret işlerinde kaybediyor, can çekişiyorsak muhakkak ki gaye ve hedef olmamak üzere düzenli çalışmayı yaşantımız içinde terk etmişizdir. İman ve İslâmiyet çizgisinde başarılmış, lezzeti ve saadeti tadılmış bir çalışma ve bu yolla elde edilmiş bir hedef, inanan insan ve ehl-i iman için, bir mutluluk kaynağı olarak o çalışmaların tamamlayıcısı olacaktır. Tembelliğimizin, çalışmamamızın ve gayretsizliğimizin esas olarak temelini, hayatın içinde yaşarken gösterdiğimiz hedefsizliğimiz teşkil etmekte ve hayatı da başımıza bir yük mesabesinde zorluklarıyla yüklemektedir. Bizim mü’min ve muvahhid olarak hiç unutmayacağımız bilgi Rabb-i Rahimimizden ümidimizi kesmemek olmalıdır ve daima O’nun kapısından imdat istemeyi, O’na her yönelişimizde kendimize büyük bir düstur, prensip ve kural olarak kabul etmemiz gerekmektedir. Bütün ömrümüzün aynı minval üzere devam edeceği şeklindeki nefsin desiselerini arkamıza bırakıp, çalışmayı, sabırla ve ümidle çalışmayı kendimizden başlayarak yaymalı ve güzel bir hayat kuralı manzumesi kabul ederek, hayatın içinde kendi haya-tımıza yerleştirmeliyiz. Önemli olan da budur zaten. Kimselerde kusur aramadan, hayatımızı, çalışmanın ve bu yolla başarılı olmanın yoluna adayabilmeliyiz. Bize ancak çalışarak ve tembellik döşeğini terk ederek hizmet yolunda koşturmaca yakışabilir. Cenâb-ı Hak hepimizi çalışmanın kucağında nefsî ve cemaatî, hizmet ve gayretlerde muvaffak ve muzaffer olan kullarından eylesin İnşaallah. 12.11.2010 E-Posta: [email protected] |