Ali FERŞADOĞLU |
|
Bediüzzaman için ne dediler? |
Bediüzzaman Said Nursî, sıradan vatandaşları da tefsir halkasına katarak, en yüksek İslâm hakikatleri dersini veriyor. Bunlar arasında hadis, kelâm, tasavvuf, ahlâk, ruhiyât (psikoloji), içtimâiyat (sosyoloji) vs. ilimler de vardır. Şeyhü’l-İslâm Mustafa Sabri Efendinin tabiriyle, “Bediüzzaman Hadîs ilminde de mahirdi.”1 Dolayısıyla hadisteki maharetini Risâle-i Nur’a yansıtmış. Bilhassa 11. Lem’a (Mirkatü’s-Sünne ve Tiryak-ı Marazı’l-Bid’a), Sünnet-i Seniyye Risâlesi, 19 Mektub, 19. Söz, 24. Söz’ü (hadis-i şeriflerin muhteşem kritiğini yapar) mütalâa eden, önüne çıkan bir sözün hadis mi, mevzu mu (uydurma mı) olduğunu anlar. Müfessir H. Basri Çantay’ın tesbitiyle, Bediüzzaman, ceberut sisteme, rejime karşı amansız mücadele vererek okuma çığırları açmış, âlimlere de yol göstermiş: “Kardeşim, sizi tebrik ederim. Bizler Üstadın sayesinde müellif olduk. Bizler korkumuzdan ne eser yazabiliyorduk ve ne de kimseye anlatabiliyorduk. Üstad Hazretleri Risâle-i Nurları te’lif etmeye başladı; Türkiye’de okuma çığırı açtı. Hapishanelerde dayak, kelepçe, açlık, susuzluk her zulme tahammül etti. Fakat onun ihlâsı, onun şefkati, onun merhameti, onun tevazuu, onun şecaati ve kahramanlığı her şeye galip geldi.” Ö. Nasuhî Bilmen: “Bediüzzaman ilm-i kelâmda bir tecdit hareketi yaptı. İmanın bütün rükünlerini kemâl-i vuzuhla ortaya koydu. Cenâb-ı Hak bu millet-i İslâmiyeyi sahipsiz bırakmamıştır. Her asırda büyük müçtehitler, mücedditler ve mürşitler göndermiştir. Bediüzzaman da o zâtlardan birisidir. O, cebir ve kuvvetin, zulüm ve tahakkümün hüküm ferma olduğu bu devirde gönderilmiştir.” Cemil Meriç: “Said Nursî’yi ve risâlelerini tanımadığım yıllar, ‘bedbahtlık’tır. 87 senelik ömründe eserlerine nasıl başlamışsa, öyle de bitirmiştir. Hiçbir dünya büyüğüne dalkavukluk yapmamıştır. Bu bizim memlekette büyük bir fazilettir. Cemiyette hemen herkes anadan doğma bir dalkavuk olmuş… Said Nursî bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç… Yakın tarihimiz tek bir mücahid tanımıştır, o da Said Nursî’dir… Ben Müslüman mütefekkir deyince, celâdetiyle, cihadetiyle, onu tanıdım, başka tanımadım. Hepsi pırt deyince kaçan, firar eden insanlar. Bir tane, başka görmedim ki… Her kahra, her cefaya göğüs gererek mücadele eden biricik dâvâ adamı… “Said Nursî bir havaridir. Bir mücahiddir. Bir dünya görüşünün yayıcısıdır. Bu dünya görüşüne katılsın katılmasın, her namuslu insanın vazifesi; bu toprağın bağrından fışkıran, selabet, metanet, ciddiyet ve samimiyetini asırların imtihanından geçerek ispat etmiş bulunan İslâmî düşünceleri tamim ve neşr etmektir.”2
Dipnotlar: 1- Necmeddin Şahiner, Aydınlar Konuşuyor, s. 303. 2- Şefaattin Deniz/Yeni Asya / 24.02.2007. 13.08.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |