Süleyman KÖSMENE |
|
Kur’ân ve diğer dinî kitaplar |
S. rumuzlu okuyucumuz: “Kur’ân okumak ile diğer dînî kitapları okumak arasında tercih yapılır mı? Tercih yapmak istesek, hangisi daha sevaplıdır?
Kur’ân Allah kelâmıdır. Doğrudan Allah kelâmına muhatap olmak, doğrudan Allah kelâmını okumak, her insan için şüphesiz eşsiz bir şereftir. Çünkü bizi yaratıp donatan Rabb’imizin kelâmına önce biz, sadece biz muhatap olduğumuzda içimizi îman ve haşyet, havf ve recâ, korku ve ümit, yüksek bir îmân hâli baştanbaşa sarar. Kur’ân’ın îzahı, şerhi veya tefsiri konumunda bulunan diğer kitaplar eğer Kur’ân’a ayna olabiliyor iseler, eğer Kur’ân’ın emrini ve hükmünü doğru bir tarz ve istikametli bir yaklaşım ile tebliğ edebiliyor iseler, Kur’ân mı, Kur’ân’ın doğru yorumu mu diye tercih konusunda bir problemimiz olmaz. Çünkü Kur’ân’ın doğru yorumları mânâ ve maksat itibâriyle Kur’ân’ın kapsamı içinde olduklarından, hangisinin kapağını açsak, Kur’ân’ın nûrunu ve aydınlığını buluruz. Bu durumda, ihtiyacımız hangi kitapta yoğunlaşırsa ona öncelik vermemizde hiçbir sakınca görülmez. Meselâ, mutlak namazı emreden, “Namazlara ve orta namaza devam edin. İçten boyun eğerek Allah için namaza durun!”1 âyetinin veya, beş vakit namazı emreden, “Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar namaz kıl! Sabah vakti de namaz kıl! Çünkü sabah namazına melekler şâhit olur”2 âyetinin açılımı ve îzâhı mâhiyetinde ilmihalden, namazın farzları veya sünnetleri bahsini okuduğumuzda; ya da Risâle-i Nur’dan namazın beş vakte tahsis edilişinin ve emredilişinin hikmetini îzah eden ve yukarıdaki âyetlerin tefsîri hükmünde bulunan Dokuzuncu Söz’ü okuduğumuzda, yaptığımız iş, Kur’ân’ın ana caddesinde ve doğru yolunda muazzam ve vazgeçilmez bir yolculuk yapmaktan başka bir şey değildir. Kur’ân’ın ana caddesi içerisinde olmak şartıyla, hangi dînî kavrama veya bilgiye ihtiyacımız varsa ona yöneliriz. Sevap olan budur. Meselâ, Kur’ân namazı emrettiği için, namazla ilgili sünnette olan her bilgiyi edinmeye ihtiyacımız olacaktır. Namazın neden beş vakit kılınması gerektiği ile ilgili hikmetleri öğrenmeye ihtiyacımız olacaktır. Bütün bu bilgi ve hikmetler, doğru olmak şartıyla elbette Kur’ân’dandır. Ve hepsi de sevaplıdır. Çünkü temelde niyetimiz Kur’ân’ı anlamaktır, Kur’ân’ı kavramaktır. Netîce itibariyle, Kur’ân’ı “cam” gibi gösteren ve Kur’ân’a ayna olan bir ilmihal de, bir meâl de, bir tefsir de, bir hadîs kitabı da, bir fıkıh kitabı da, bir dînî veya tefekkürî kitap da Kur’ân’-dandır, Kur’ân’ın mânâsındandır. İhtiyâcımız olanı tercih etmek ise bize düşüyor. Ancak, Kur’ân’ın özünden ve rûhundan sapma gösteren, Kur’ân’a gölge olan, Kur’ân’ı ilim ve irfanla değil; kişisel ve isâbetsiz değerlendirmelerle yorumlamaya kalkan kitapları Kur’ân hesâbına okumamalı ve rağbet etmemeliyiz. Bir tercih yapmamız gerekiyor ise, tercih hakkımızı bu konuda Kur’ân’dan ve Kur’ân’ın ana caddesinden yana kullanmalıyız. Burada, Bediüzzaman’dan konumuza ışık tutacak bir paragraf aktaralım: “..bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır. Ve her harfinde, ondan tâ binler sevap bulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kırâati her hizmete mukaddem (öncelikli) ve müreccahtır (üstündür). Fakat, Risâle-i Nur dahi o Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın hakaik-i imaniyesinin bürhanları, hüccetleri olduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesile ve hakaikini tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’ân hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir.”3 Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kur’ân’ı okumak veya ezberlemek şeklindeki bir meşguliyet, şüphesiz başka dinî kitapları okumaktan, her zaman için, daha üstün ve öncelikli bir meşguliyettir. Çünkü “bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır” ve “her harfinde, ondan tâ binlere kadar sevap” bulunur. Fakat, meselâ bu asırda Kur’ân’ın mükemmel bir aynası ve Kur’ân’ın yüksek hakikatlerini anlamaya vesile olan Risâle-i Nur gibi bir eser külliyatı, aynı zamanda Kur’ân’ın okunmasına, anlaşılmasına ve ezberlenmesine de vasıta olduğu için, Kur’ân’la birlikte onun da okunması, anlaşılması gayet lüzumludur. Cenab-ı Hak, Kur’ân’ı doğru anlamayı ve Kur’ân ile amel etmeyi cümlemize nasip ve müyesser kılsın! Âmin.
Dipnotlar: 1- Bakara Sûresi, 2/238 2- İsrâ Sûresi, 17/78 3- Kastamonu Lâhikası, s. 47 22.06.2010 E-Posta: [email protected] |