Süleyman KÖSMENE |
|
Yeni bir köşede daha sizlerleyiz! |
“Eğer âhiretini seversen, işte sana mühim bir define: Onlara hizmet et, rızalarını tahsil eyle. Eğer dünyayı seversen, yine onları memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahatlı ve rızkın bereketli geçsin.” Mektubat, s. 252
ALLAH’IN SELÂMI İLE İsm-i Selâm’ın ailelerinize esenlikler getirmesini dileyerek satırlarıma başlamak istiyorum. Allah’ın selâmı, lütfu, bereketi, ihsanı ve ikramı sizin ve ailenizin üzerine olsun. Aile Çay Saati’ni ailevî mutluluklarımızı, güzelliklerimizi, örnek tablolarımızı, problemlerimizi, sıkıntılarımızı, dertlerimizi, iyi hallerimizi, kötü hallerimizi, teşekkürlerimizi, şikâyetlerimizi Pazar çayımızı yudumlarken, aile mahremiyetini de çiğnemeden paylaşmak üzere açtık. Bir kahve içimi örnek hayatlarımızı burada paylaşalım, içinden çıkamadığımız problemlerimize burada din-i mübin ölçüsünde, risâle tadında çözümler arayalım. Başka bir ifadeyle, Fıkıh Günlüğü’nden çaldığımız bu köşeyi, Pazar günleri, Fıkıh Günlüğü’ne de teşekkür ederek, ailevî problemlerimizin fıkhî açıdan çözümleri için kullanalım. Bu köşe daha mahrem ve daha özel biçimde bizim, ailemizin köşesi olsun. Yazışma adresim yukarıdaki klişede mevcut. Örnek hayat tablolarınızı bekliyorum.
ANA HAKKI Peygamber Efendimiz’in (asm) sahabelerinden olan Alkame çokça namaza düşkün, hayrı ve hasenâtı çok seven cömert bir gençti. Bir gün aniden rahatsızlandı. Amansız bir hastalığa tutulmuştu. Ne yaptılarsa çare etmedi. Genç Alkame ölüm döşeğindeydi. Yanında Hazret-i Ali (ra) Şehadet kelimesi getiriyor, böylece Alkame’ye de Şehadet kelimesi getirmesi için telkin ediyordu: “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resulüh.” Ama Alkame Şehadet kelimesi getiremiyordu. Alkame’nin dili tutulmuştu. Alkame canhıraş bir sıkıntı içinde kıvranıyor, kıvranıyor, bir şeyler fısıldamaya çalışıyor, ama iki kelimeyi bir araya getiremiyordu. Alkame’nin hanımı Peygamber Efendimize (asm) koştu. “Ya Resulallah! Kocam Alkame ölüm döşeğinde… Şehadet kelimesi getiremiyor!” Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) derhal Hazret-i Bilâl’i ve Selman-ı Farisi’yi Alkame’nin evine gönderdi. Geldiler. Alkame’yi gerçekten çok perişan gördüler. Dilinin bağı bir türlü çözülmüyordu. Hazret-i Bilâl (ra) Resul-i Ekrem Efendimize (asm) koştu ve durumu bildirdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) Alkame’nin anne ve babasının hayatta olup olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar annesinin hayatta olduğunu söylediler. Peygamber Efendimiz (asm) ihtiyar kadına derhal haber gönderdi. İhtiyar kadın geldi, ama dertliydi. “Ben ona kırgınım ya Resulallah!” dedi. “O beni unuttu! Onun anası var mı ki? Onun varsa yoksa bir karısı var. Anasını gözü görmez oldu! Anasının hiçbir derdiyle ilgilenmez oldu!” Peygamber Efendimiz (asm) kadına oğlunun sıkıntı içinde kıvrandığını bildirdi ve ona dua etmesini istedi. Kadın: “Ben ona hakkımı helâl etmedim ya Resulallah! Duâ etmeye dilim varmıyor!” dedi. Peygamber Efendimiz (asm) Alkame’nin sekeratta olduğunu, ana duasına ihtiyacı bulunduğunu söyledi. Kadın oralı olmuyordu. Bu defa Peygamber Efendimiz (asm) Hz. Bilâl’e (ra): “Bilâl! Odun toplayın, çalı çırpı toplayıp ateşleyin! Ve Alkame’yi yakın!” buyurdu. İhtiyar kadın yerinden fırladı. “O benim yüreğimin meyvesidir ya Resûlallah! Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim dayanmaz benim!” diye çığlık attı. Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Ey Alkame’nin annesi! Sen oğluna hakkını helâl etmiyorsun! Allah’ın azabı daha çetindir! Ahiret ateşi dünya ateşinden daha şiddetlidir! Sen ona hakkını helâl etmezsen Allah onu yakacak! Sen ona kırgın oldukça onun ne namazı, ne orucu ona bir fayda vermeyecek!” Bunun üzerine ihtiyar kadın gerçeği anladı ve oğluna hakkını helâl ettiğini söyledi. “Ya Resulallah! Allah’ı, seni ve bu etrafındaki mübarek Sahabe-i Kiramı şahit tutarım ki ben oğlum Alkame’den razı oldum ve ona annelik hakkımı helâl ettim, helâl ettim, helâl ettim. Ahirette oğlumdan dâvâcı olmayacağım!” diye haykırdı. Peygamber Efendimiz (asm): “Ya Bilâl! Git bak! Alkame rahatlamış mı?” buyurdu. Bilâl-i Habeşi (ra) derhal gitti. Alkame gerçekten de rahatlamıştı. Kolaylıkla Kelime-i Şehadet getiriyordu. Ardından gülümseyerek vefat etti. Peygamber Efendimiz (asm) Alkame’nin cenaze namazını bizzat kıldırdı ve defin işlemleri ile bizzat ilgilendi. Ardından şöyle buyurdu: “Allah katında makbul olmak isteyen, annesini ihmâl etmesin! Annesinin bedduasını değil; duasını alsın!”1
Dipnot: 1- Kitabü’l-Kebâir, Zehebî s. 44. 13.06.2010 E-Posta: [email protected] |