Faruk ÇAKIR |
|
Serbest düşünce ile beraber serbest kıyafet |
Okullarda uygulanması düşünülen ‘serbest kıyafet’ konusundaki yazımız (15 Mayıs 2010) üretici ve velilerden değişik tepkiler aldı. Kimi ‘Geç bile kalındı’ diyerek kararı desteklediğini ifade ederken, kimi üreticiler de ‘serbest kıyafet’in işsizlik başta olmak üzere başka problemlere de sebep olacağını söylüyor. Her ne kadar gündemde ‘daha önemli konular’ olsa da, bazı sivil toplum kuruluşları da bu tartışmaya katıldı. Meselâ Özgür-Der yaptığı açıklamada şöyle demiş: “(...) Her sabah çocuklarımıza okutturulan andımız, kitaplardaki ideolojik tarih anlayışı, kişilerin kutsanması gibi ‘formalar’ın da zihinlere giydirilmekten vazgeçilmesi bu bağlamda tartışmaya açılmalıdır. Çocukların tek-tip kıyafeti tartışmaya açılırken, üniformalı askerlerce verilen Millî Güvenlik Dersleri konusunun da Bakanlıkça acilen gündeme alınması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu bağlamda öncelikle Millî Güvenlik Dersleri kaldırılmalı, eğitim kurumlarına hiç yakışmayan askerî forma okullardan uzaklaştırılmalıdır. (...) Öğrencilerin kıyafetlerini serbest bırakmaya çalışırken başörtüsünü yasaklamak açık bir çelişkidir. Okullar dinî inançların yasaklandığı değil teşvik edildiği yerler olmalıdır.” Elbette farklı görüş ve düşünceleri dile getirenler olacak. Niyetler ‘doğru’yu bulmak olduktan sonra itiraz seslerinden rahatsız olmamak lâzım. Başlangıçta bazı sıkıntılara sebep olsa da, uzun dönemde ‘serbest kıyafet’in Türkiye’nin menfaatine olacağını düşünüyoruz. Tabiî ki üretici firmaların itirazları da dikkate alınmalıdır. Meselâ bir firma, yıllardan beri bu konuda ihtisaslaştığını ifade ederek; “Bu konu tartışılırken, karar aşamasında bizden hiç görüş alınmıyor” diyor. Ya da “Madem böyle bir değişiklik yapılacak, niçin okulların açılmasına az bir zaman kaldığı halde hâlâ kesinleşmedi?” diyorlar. Bu yöndeki itirazlar yerden göğe kadar haklıdır. ‘Serbest kıyafet’le ilgili tartışmalar, hiç değilse bir yıl öncesine dayanıyor. O halde bu konudaki karar vaktinde ve zamanında alınması gerekirdi? Yıllar önce plan yapılsa ve firmalar da ona göre yatırım kararları alsa elbette çok daha iyi olurdu. Bütün bunlar Türkiye’yi idare edenlerle ilgili firmalar ya da ‘oda’lar arasındaki uyumsuzluğun göstergesi. Veli olarak bizler, kanaatlerimizi bütün bunlardan bağımsız olarak açıklayabiliriz. Serbest kıyafet olsun, ama öncelikle eğitimdeki ‘tabu’lardan da kurtulalım. Daha önce de ifade etmeye çalıştık: İsimler ve resimlerin değişmesiyle hakikatin değişmeyeceği bilinmelidir. Önlük ya da ‘forma’dan ‘serbest kıyafet’e geçişle eğitimdeki kalite artmaz. Serbest kıyafetle birlikte ve belki de daha öncelikli olarak eğitimdeki ‘muhtevâ’da değişsin, yenilensin. Kıyafetler için gösterilen hassasiyetin daha fazlası bu konularda gösterilsin. Alınan kararlardan çok, bu kararların nasıl uygulandığı da önemlidir. Talebimiz, geçilmesi düşünülen ‘serbest kıyafet’ uygulamasının bugünkü uygulamayı aratmamasıdır. Yeni dönemde de ‘özel’ler başta olmak üzere bazı okullar keyfî uygulamalar yapıp velilere yeni masraflar çıkarabilir. Böyle yapanlara kesinlikle müsamaha edilmemeli ve izin verilmemelidir. Aynı zamanda yeni uygulama ‘kıyafet bekçiliği’ yapmak isteyenlere de kapı açmamalı. Her konuda olduğu gibi bu konuda da temeller sağlam atılırsa ‘ayrıntı’da ortaya çıkacak problemler çözülebilir. Atılması düşünülen bu adım bazıları için ‘geçim kapısı’ haline gelmesin vesselâm. 22.05.2010 E-Posta: [email protected] |