Faruk ÇAKIR |
|
Müstehcenlik rüzgârı |
Havaların ısınmasıyla birlikte müstehcenlik rüzgârları da daha sert esmeye başladı. Televizyon, gazete ve internet medyasının yayınlarıyla açık-saçıklık maalesef teşvik ediliyor. Müstehcenliğin teşvikiyle toplumun ve ailenin ‘bataklık’lara sürüklendiğinin ise farkına varmıyoruz. Şikâyet ettiğimiz onlarca problemin kaynağında açık-saçıklık yok mu? Gazetelerin “3. sayfa haberleri”ni dolaylı ya da doğrudan müstehcen yayınlar teşvik etmiyor mu? Hemen herkesin şikâyet ettiği konuların başında yer alan ‘taciz’ hadiseleri durup dururken mi meydana geliyor? Reklâmlarda bile cinselliğin, açık-saçıklığın teşvik edildiği bir dünyada gençlerin bu tuzağa düşmemesi nasıl mümkün olacak? Üzücü olan şu: Kurulduğu yıllarda nisbeten müstehcen reklâm ve filmlere yer vermeyen bazı TV kanalları, bu konudaki hassasiyetlerini bir yana bırakıp ‘kalabalığa’ uymuş durumda. En müstehcen yayın yapan TV kanalında yayınlanan bir reklâm, ‘dindar’ kimlikli ya da öyle bilinen TV kanallarında da yayınlanıyor. Sorulsa, “Eh, ne yapalım. Reklâmlar olmazsa milleti irşad eden ‘vaaz’ ve filmlerimizi de yayınlayamaz, ayakta kalamayız” derler. Onlar ve biz şunu bilelim ki, yanlış yollardan ilerleyerek doğru hedeflere gidemeyiz. “Her bir günahta küfre giden bir yol” olduğuna göre, her müstehcen yayın ve görüntüde de ‘bataklığa’ düşme ihtimali vardır. Maalesef, müstehcen kıyafetlerin sergilendiği yerlerden biri de okullarımız. Bildiğimiz kadarıyla okullarda bir yönetmelik var, ama bu yönetmelik sadece ‘başörtüsü yasağını tahkim için’ uygulanıyor. Türkiye’yi idare edenlere sorulduğunda, kanunsuz başörtüsü yasağını ‘kılık-kıyafet yönetmeliği’yle izah ederler. Peki, aynı yönetmelik meselâ ‘ultra kısa / mini etek’leri de engellemesi gerekmez mi? Bildiğimiz kadarıyla, ‘ortaöğretimdeki ölçü’ye göre etekler ‘diz altı’na kadar uzun olmalı. Peki, uygulama nasıl? “Batılı tasvir etmek” istemeyiz, ama pek çok okulda etekler ‘mini’den de kısa... Estirilen ‘çağdaşlık rüzgârı’ sebebiyle herhangi bir okul yöneticisi, bir öğrencisine ya da öğretmenine “Eteğiniz yönetmeliğe uymuyor. Lütfen uygun kıyafet giyiniz” diyemez. Dediği gün o yöneticinin ne ‘mürteci’liği kalır, ne de ‘gerici’liği! Peki olması gereken bu mudur? Tesettürün yaratılış gereği olduğunu ve bilhassa kadınların kendilerini ‘kötü bakış’lardan ancak tesettürle koruyabileceğine sokaklar da şahittir. En ‘asrî’ kadın bile ‘kötü bakış’lardan sıkılır. Sokakta ya da otobüste, ‘çevre baskısı’ sebebiyle kısa etek giyen bazı hanımların, durmadan eteklerini çekiştirdiklerine ve açık yerlerini örtmeye çalıştıklarına her halde ister istemez şahit olmuşsunuzdur. Çünkü fıtrat tesettürü ister, ancak onunla rahat eder. Havaların ısınmasıyla birlikte ‘âfet’ haline gelen müstehcenlik rüzgârlarına kapılmamak için Rabbimize sığınmalı ve O’ndan yardım dilemeliyiz. Türkiye’yi idare edenlerin de bu hususta samimî ve ciddî tedbirler almasını ve estirilmek istenen ‘çağdaşlık rüzgârı’na prim vermemelerini talep ederiz. Müstehcenlik rüzgârına karşı iffet ve tesettür zırhına bürünelim İnşaallah... 14.05.2010 E-Posta: [email protected] |