Faruk ÇAKIR |
|
Yönümüz ‘doğru’dan yana olsun |
Türkiye’nin komşularıyla arasındaki ihtilâfları sona erdirme yönündeki çalışmaları yeni bir tartışma başlattı. Kimileri, “Türkiye yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirdi” derken, kimileri de “Hem Doğu’ya, hem de Batı’ya bakan yüzümüz var” diyor. Döndüğümüz yönden daha önemli olan bu yönün ‘doğru’ olup olmadığıdır. Meselâ, yıllardan beri ‘batı’ya döndüğümüz söylenir; fakat ne hikmetse bu ‘yön’den hep zarar gördük. Şu mânâda: Batının ilmini ve irfanını almak gerekirken, ‘ithalatçılar’ hep sefahatını ve kötülüklerini satın aldı. Bu bakımdan bu ‘yön’den çoğunlukla zarar gördük. Bakınız, Avrupa Birliği maceramız neredeyse yarım asra yaklaşıyor. Madem yıllardan beri yönümüz ‘batı’ya dönük, o halde niçin insan hakları ve hürriyetler konusunda hedeflenen noktaya ulaşamadık? Çünkü yönümüz ‘öz’de değil, ‘sözde’ Batıya dönüktü. Türkiye’yi idare edenler Batının sefahatını alırken, ilmini, teknolojisini, sanayiini almayı düşünmedi. ‘Doğru yön’e dönmekte hem Türkiye’nin hem de Türkiye’de yaşayan herkesin maddî ve manevî menfaati vardır. İyilik ve güzellik neredeyse onu almak, istifade etmek gerekmez mi? Hadiseye bu pencereden bakınca hangi yöne döndüğümüzden ziyade, hangi maksatla o yöne döndüğümüz önem kazanıyor. Batıya dönüp, oranın sefahatını almak yerine, eğer ilim ve irfan alabileceksek, ‘Kuzey’e dönmek bile tercih edilebilir! “Fani ve fena adamların, baki ve güzel ‘söz’leri” olabildiğine göre değişik yönlerin de ‘iyi’likleri olabilir. Kaidemizi unutmayalım: Döndüğümüz yönden iyilik, fazilet, refah alabilmek ön şart olmalı. Malûm, halk arasında bir tâbir var: Dereler, her 40 yılda bir eski ‘bend’ini yoklar. Tabiî ki bu 40 yıl bir tekrarı hatırlatır. Aynı şey zenginlik için de dillendirilir ve delili olmasa bile sermayenin de belli zamanlarda el değiştirdiği kabul edilir. Bu pencereden bakınca ‘medeniyet’in de el değiştirmesi mümkündür. Nitekim, geçmış yıllarda ‘doğu’ daha önde olduğu halde son yıllarda ‘Batı’ arayı açmış görünüyor. Ancak son tahliller bu devranın tekrar dönmesinin mümkün olduğunu da söylüyor. Nitekim, aylık Fransız gazetesi Le Monde Diplomatique’in Türkçe versiyonunda manşetten verilen yoruma göre; küresel ekonomik kriz, dünyada güç ilişkilerinde geri dönülemez bir değişim başlattı ve bu durum, döviz piyasalarını, para politikalarını, ticaret ilişkilerini ve gelişmekte olan ülkelerin rolünü etkileyecek. Dünya ekonomisinin çekim merkezi Asya’ya kayacak. Ekonomik gücün yer değiştirmesiyle Doğu, Batının yerine geçecek. (Yeni Asya, 25 Ekim 2009) Ekonomik yönden bu değişim olabildiğine göre, diğer yönlerden de olabilir. O halde hangi yöne dönüldüğünün tartışılması yerine, döndüğümüz yönden neleri ‘ithal ettiğimiz’i tartışalım. Yıllar yılı ithal ettiğimiz yanlış fikirlerin Türkiye’ye nelere mal olduğunu hesaplayabilirsek aynı hataları düşmemiş oluruz. 01.11.2009 E-Posta: [email protected] |