"Gerçekten" haber verir 25 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

Siyasette gündem kayması…



Siyaset garip bir gündem kayması içinde. Âdeta bir orta oyunu oynanıyor. Seçmene karşı gündelik manevralarla gözboyama politikalarla “atışma siyaseti” yapılıyor.

Seçime bir ay kala meydanlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” söylemlerinin ötesinde hâlâ ortaya bir şey konulmuş değil. Türkiye’nin gerçek gündemi değil, siyasetin kirlilikleri konuşuluyor.

Türkiye’nin birinci meselesi olan “demokratikleşme”, “yeni anayasa” ve “ekonomik krize karşı tedbir” gündemde yok. Başbakan ve anamuhalefet lideri, “yolsuzluk dosyaları” üzerinden kamuoyunun önünde kapışıyorlar. Milletin taleplerini yerine getirmeyen siyasî iktidar, “atışma siyaseti”yle halkı birbirinin yegâne alternatifi gösterilen AKP ile CHP arasında tercih cenderesine sokmakta. Her iki cephe de siyasî kamplaşma ve kutuplaşmayla seçmeni paylaşıp kendine mecbur etme stratejisi gütmekte.

Ne binlerce işyerinin kapanması, ne işsizler ordusuna yüzbinlerin eklenerek milyonları aşmasıyla vâhim boyutlara ulaşan ekonomik kriz, ne esnafın siftah yapamaması, ne dibe vuran ve köylüyü çiftçiyi perişan eden tarım politikaları… Başbakan, miting meydanlarında “Bakın Amerika’da bile işsizlik artıyor” diyerek âdeta “bu işin çâresi yok” dercesine, garip duruma düşmekte…

Ne siyasetin demokratikleşmesi için söz verilen siyasî partiler ve seçim yasasının düzeltilmesi, ne Türkiye’nin eğitim konusu, ne sağlık meselesi… Hepsi gündem dışı.

TÜRKİYE’NİN ASIL

GÜNDEMİ DEVRE DIŞI…

Belli ki iktidar ve Meclis’teki muhalefet, Türkiye’nin asıl gündeminden sapmada bir nevi örtülü bir işbirliği içinde. Kayıkçı kavgasına dönüşen asimetrik tahrikle karşılıklı siyasî beslenmeden memnun…

Meclis’te grubu bulunan partilerin ortaklaşa hazırladığı, parlamentonun hantallığını ortadan kaldırıp daha modern bir çalışma sistemine kavuşması adına demokratik denetimi devre dışı bıraktıran ve yürütmeden hesap sorma müessesini daha da zayıflatan, olağanüstü görüşmeler dışında Meclis televizyonunun canlı yayınlarını kaldıran yeni “Meclis İçtüzüğü” taslağındaki işbirliği bunun açık bir örneği…

Oysa Türkiye’nin önünde bir yığın iç ve dış hayatî konu duruyor. Güneydoğu meselesinde hiçbir gelişme yok. Irak’ın parçalanması projesi ve “Kuzey Irak kukla devleti” adım adım devreye sokuluyor.

“Terör kartı” bölgedeki ecnebi işgalcilerin elinde. Ankara, “stratejik müttefiki” ABD, “derin stratejik ilişkileri” sürdürdüğü İsrail ve her yıl milyonlarca dolar verdiği Amerika’daki Yahudi lobisince “Ermeni soykırımı” şantajı ile karşı karşıya…

Bu arada her yıl üniversiteyi hak kazanan yüzbinleri mağdur eden kanunsuz başörtüsü yasağı ve antidemokratik dayatmalar devam ediyor. “Anayasa değişikliği”nin Anayasa Mahkemesi’ne takılmasıyla bu konudan peşinen vazgeçilmiş. Özellikle inanç ve mânevî değerlere dair meselelerde, din eğitimi ve öğretiminde, özgürlüklerin kısıtlanması, demokratik eğitimdeki problemler hâlâ sürünecemede.

YÖK yasasından başörtüsü yasağına, imam hatiplerin katsayı mağduriyetinden Kur’ân kurslarındaki “yaş yasağı”na, YAŞ’ta yargısız ihraçların önünün açık bırakılmasından ceza yasasında inanç ve ifâde özgürlüğünü kısıtlayan, düşünceyi “suç” sayan maddelere kadar hâlen bir yığın antidemokratik tortu olduğu gibi durmakta…

AB müzâkereleri tıkandığı yerde kalmış. Yeni Başmüzâkereci atandı, lâkin AB ile ilişkileri canlandırmaya yönelik çabalar siyasî şovun ötesine geçmedi, geçemedi. Keza Kıbrıs konusu da hâlâ çözümsüzlük içinde, hiçbir olumlu adım atılmış değil. IMF ile varılan kredi anlaşmasının açıklanması bile seçim sonrasına öteleniyor. Özetle seçimler yaklaştıkça kızışan “dosya savaşları” ve siyasî atışmalar için bunların hiçbirine çözüm getirme irâdesi ortaya konulamamakta. Demokratikleşme ertelenmekte…

“DÜELLO SİYASETİ”YLE

BASİT OY HESAPLARI…

Sadece meydanlarda bol bol karşılıklı suçlamalar var; ama demokratikleşme, yapısal reformlar, AB uyum yasalarına dair projeler yok.

O denli ki “çözüm”ün muhalefetin değil, iktidarın işi olduğu çarpıtmasına başvurulmakta. Başbakan seçim kürsülerinde diğer partileri görmezden gelip özellikle CHP ve MHP’yi muhatap alarak “İşsizlik için bir projeleri varsa getirsinler, uygulamazsam siyaseti bırakırım!” türü garip sözler sarfetmesi, siyasetin içine girdiği çarpıklığın bir göstergesi.

Başbakan’ın Almanya’dan beşbuçuk ayda ancak getirtilen “Deniz Feneri dosyası”nı kastederek “Kırtasiyecide kırmızı bir dosya eline vermişler” cümlesiyle meseleyi kamuoyunun en hassas olduğu konuları hafife alması, bunun bir başka örneği…

Adalet Bakanı’nın, seçim bölgesinde bir sandalye üstüne çıkıp, “Hükûmetle zıtlaşan, kavga eden yerel yönetimler her projelerini Ankara’dan geçiremiyorlar” çıkışı, iktidar partisinden olmayan belediyelerin işlerinin Ankara’da zorlaştırılacağının açık itirafı.

“Ankara’daki iktidar partisi”ne atıfta bulunan Bakan, “parti ismi vermedim” diyor; ardından da “Bana gelen belediye başkanını bir işi için başka bakan arkadaşlara gönderdiğimde ‘Hangi partiden?’ sorusuna ‘bizim partiden’ demezsem mahcup olurum” açıklamasıyla “özrü kabahatinden büyük” vartaya düşüyor. Kısacası mahallî seçimler yaklaştıkça kömürden, erzaktan, buzdolabına varan siyasî rüşvetlerle “biz ve ötekiler” ayırımı üzerinde yozlaşan siyaset, yakın siyasî tarihte görülmemiş ucuz şantaj ve tahditlerle, komplolarla daha da çürümekte.

Günübirlik tartışmalarla kamplaşma ve kutuplaşmadan ciddiyetsiz, sinik, vesâyet altında hiçbir ülke meselesini ele almayan, projesiz, faydasız, rakibini tahrikle karşılıklı oy devşirme oyunu içinde fütûrsuz ve anlamsız politikalara dönüşmekte…

Türkiye biran evvel bu anafordan kurtulmalı. Aksi halde halka hizmetten yoksun basit oy hesapları üzerinde dönen “düello siyaseti”yle yalnız siyasetin değil, Türkiye’nin gündemi kayıyor…

25.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.02.2009) - “Yamalı bohça”yı yamamakla olmaz

  (23.02.2009) - AKP’nin “yeni anayasa” irâdesizliği

  (21.02.2009) - Bediüzzaman’ın “matbuat lisânı” ve Yeni Asya…

  (19.02.2009) - İsrail’in “soykırım şantajı”

  (18.02.2009) - Ankara neden Telaviv’e tavır alamıyor?

  (17.02.2009) - “Davos yerini buldu” mu?

  (15.02.2009) - Bediüzzaman’ın siyasete tavsiyeleri (3)

  (14.02.2009) - Bediüzzaman’ın siyasete tavsiyeleri (2)

  (13.02.2009) - Bediüzzaman’ın siyasete tavsiyeleri (1)

  (12.02.2009) - Siyasetin “dinî açılımları” (3)

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır