Cennetlik bir grup Cehennemliklerden bir grubun yanına gider ve şöyle derler: “Siz nasıl oldu da Cehenneme girdiniz? Halbuki biz sizin öğrettiklerinizi uygulayarak Cennete girdik.”
Cehennemlikler şöyle cevap verirler:
“Biz söylüyorduk, fakat söylediklerimizi uygulamıyorduk.”1
Bir başka hadis-i şerif de şöyle: “Kıyamet günü insanlar arasında en şiddetli azaba uğrayacak olanlar, ilmi kendileri ve başkalarına fayda vermeyen ilim sahipleridir.”2
Ne kadar ibretli, acı ve düşündürücü değil mi?
Cehalet en büyük düşman. Gelişebilmek, maddeten ve mânen ilerleyebilmek için onu yenmek zorundayız. Okumayı seven, beş dakika dahi boş vakit bulduğunda kitaba koşan insanlara ne kadar hasretiz.
Okuyan, öğrenen insanlar da bildiklerini hayata geçirerek o güzelliklere ayna olacak, ilmin sağladığı itibar sebebiyle herkesin hayranlığını celbedecekler. İbni Kemal’in hayatında olduğu gibi.
1492’de Osmanlı ordusu, Arnavutluğa giderken Sadrazam Çandarlı Ali Paşa, cesaretiyle ün yapmış Vezir Evrenosoğlu Ali Bey, diğer vezir, paşa ve beylerin katıldığı bir toplantıda gördükleri sarsmıştı Paşazâde İbni Kemal’i. Filibe Müderrisi Molla Lütfi, sadrazamın huzuruna girip doğrudan Evrenosoğlu Ali Beyin üst tarafına oturmuş ve bu hareketi hiç yadırganmamış, gayet tabiî karşılanmıştı. 30 akçe kadar az bir maaşa talim eden Molla Lütfi’nin bu itibarı İbni Kemal’in gözünde ilmi yüceltmişti.
Orduda Çandarlı Halil Paşanın yanında bir sipahiydi o günlerde İbni Kemal. Bu olay âdetâ onu çarpmış, “Ben ne kadar ilerlesem bir Evrenosoğlu Ali Bey kadar olamam. Ama gayret etsem ikinci bir Molla Lütfi olabilirim” demiş ve sefer dönüşü kendini ilme vermiş, azmî ve gayreti sonucunda Osmanlının en büyük ilim adamlarından birisi olmuştu.
O zamanlar ilmin itibarı vardı. İlim adamına değer verilirdi. İlim adamı da öğrendiklerini hayatına yansıtır, örnek bir kişilik sergilerdi.
Böylesi örnek insanlar, söz ve davranışlarıyla milletin gönlünde taht kuran, özen duyulan insanlara her zaman ihtiyacımız var.
Böylesi ilim adamlarına İslâmda o kadar önem verilir ki, Peygamberimiz (a.s.m.) âlimin ölümünü âlemin ölümü gibi görür.3
Bir ülkenin ilim adamları ne kadar çok olursa toplum o ölçüde gelişir, ülke o kadar kalkınır.
Dipnotlar:
1. Terğib, 1-125-127.
2. Keşfü’l-Hafa, 1:376.
3. İhya-i Uluûmiddin (Taberânî’den), 1:15.
26.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|