Hz. İbrahim bir erkek çocuğu ihsan ederse onu kurban edeceğine dair Allah’a söz vermişti. Bu sözü üç defa peşpeşe gördüğü rüyalarda hatırlatılmış, o da oğlu İsmail’i kurban etmek üzere yola çıkmıştı.
İsmail’i yıllarca beklemiş, sonunda Rabbi bahşetmişti. Biricik evlâdına şimdi nasıl kıyacaktı?
Ama o Rabbine bir defa söz vermişti. Oğlunu çok seviyordu. Ama Rabbini herkesten çok seviyordu. En çok sevdiği Rabbi için biricik evlâdını fedâ edecekti.
Rüyanın Rahmanî olduğunu anlar anlamaz hemen harekete geçti Hz. İbrahim. Hanımı Hacer’e, oğluyla ziyafete gideceklerini, en güzel elbiselerini giydirmesini istedi. Giydirdi, kuşattı, saçlarını taradı ve güzel kokular sürdü annesi.
Hz. İbrahim eline bir iple bıçak alıp oğluyla birlikte ormanın yolunu tuttu.
Olup bitenlerden, olacaklardan bir Allah’ın, bir Hz. İbrahim’in; bir de imtihan sırrı gereği yaratılmış şeytanın.
Durumu öğrenen şeytan belki de ilk defa bu kadar paniğe kapılmıştı. Şimdi Hz. İbrahim bu emri yerine getirirse üzülmez miydi? Âdemoğullarını saptırmayacak mıydı? Hemen kolları sıvadı ve önce Hz. İbrahim’in yanına varıp şefkat damarına dokunup Allah’a verdiği sözden caydırmaya çalıştı.
“Ey İbrahim,” dedi “Ne kadar da çıta gibi bir delikanlı şu İsmail! Boylu poslu! Güzel simalı! Bu fidana nasıl kıyacaksın?”
Hz. İbrahim’e acıdığından, Hz. İsmail’i sevdiğinden söylemiyordu şüphesiz bu sözleri şeytan. Maksadı onu Allah’a isyan ettirmekti. Bunun için her üçü arasında mekik dokuyacak, herbirine değişik vesveselerle yaklaşacaktı.
Hz. İbrahim’in, “İsmail’in yakışıklılığı, sevimliliği doğru. Ama ben bunu yapmakla emrolundum” demesi şeytanın oradan uzaklaşmasına yetti. Hemen Hz. Hacer’in yanına gitti: “Biliyor musun ey Hacer, İbrahim İsmail’i nereye götürüyor? Kesmeye” dedi. “Sen ise hâlâ buralarda oyalanıp duruyorsun. Birşeyler yapsana!”
“Defol!” dedi Hz. Hacer. “Hiçbir baba evlâdını keser mi? Yalan söylüyorsun.”
“Ne yalanı. Öyle birşey olmasaydı İbrahim eline hiç iple bıçağı alıp gider miydi?”
Bu sözleriyle şeytan onun kafasını karıştırıp şefkatini tahrik etmek istiyordu.
“Peki, “ dedi. “Niçin kesecekmiş?”
“Rabbinin öyle emrettiğini zannediyor.”
Hz. Hacer şeytanın lâfını ağzında koydu: “Eğer böyle birşey söylüyorsa kendiliğinden söylemez. Ona mutlaka Allah emretmiştir. Çünkü peygamberler yalan söylemez, Allah’a isyan etmezler.”
Şeytan Hz. Hacer’i de şaşırtamamıştı. Sıranın Hz. İsmail’e geldiğine inanıyor, “Nasıl olsa bir çocuk. Onu kolayca kandırabilir, isyan ettirebilirim” diye düşünüyordu. Hemen yanına koştu.
Bakalım bu mücadele nasıl geçecekti. Bir sonraki makalemizde de inşaallah bunun üzerinde duralım.
17.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|