Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mehmet C. GÖKÇE

Zekâtta “Fîsebilillâh” kavramı



Çok önemli bir kaynaşma, dayanışma ve kucaklaşma kurumu olan ‘zekât’ ve sadakaların nerelere ve kimlere verileceği hususu, ilahi beyanda net bir biçimde ortaya konmuş olmasına rağmen bazen bir takım tereddütler meydana geldiği de bir vakıadır.

Tevbe Suresi’nin 60. ayetinde şöyle buyurulmaktadır:

“Zekâtlar sadece fakirlere, düşkünlere, zekât işindeki görevlilere, kalpleri kazanılmak istenenlere, esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenlere, borçlulara, Allah yoluna ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve gariplere mahsustur. Allah tarafından kesin olarak böyle farz buyuruldu. Allah her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”

Ayet-i kerimenin satır aralarını incelediğimizde, zekât ve sadakaların verileceği sekiz sınıfın hepsi aynı yapıdaki kelimelerle ifade edilmemiştir. İcaz ve i’caz özelliğine sahip olan Kur’ân-ı Kerim’in her bir harfinin, her bir sözcüğünün ve her bir cümle yapısının bildiğimiz ve bilemediğimiz; kavradığımız ve kavrayamadığımız pek mesaj ve manayı taşıdığı muhakkaktır. Buna göre, sekiz sınıfın yedisi kişi kipleriyle dile getirilirken sadece “fi sebilillah” kavramı genel bir ifade olarak ortaya konmuştur. Yani, “fakirler”, “düşkünler”, “zekât işindeki görevliler”, “kalpleri kazanılmak istenenler”, “esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenler”, “borçlular” ve “muhtaç kalmış yolcu ve garipler” tabirleri hep net olarak insan, kişi ve şahıs ifade ederken “Allah yoluna” manasına gelen “fi sebilillah” tabiri genel bırakılmıştır. Bu tabir, herhangi bir kişi ya da kurum ve kuruluşla kayıt altına alınmamıştır.

*Bu sınıflardan “fakirler” ve “düşkünler”den maksat, geçimlerini temin edemeyen ve etmekte zorlanan kimselerdir. Düşkünler, fakirlere nispetle daha da zor durumda olan insanlardır. Zekât nisabı sayılabilecek bir meblağa sahip olamadıkları gibi; geçimlerini teminde de zorlanmaktadırlar. Toplumumuzda bu tür insanların sayısı oldukça fazladır.

*Zekât toplayan görevliler, bu iş ile vazifelendirilmiş olan kimselerdir. Bu memurların bir kısmı toplama, bir kısmı da dağıtma işinde görev alır. Bunların cüzi bir maaşlarının olması zekât almalarına engel değildir. Tam aksine; zekâttan onlara pay ayırmak, görevlerini severek yapmalarını temin edecektir.

*Kalpleri kazanılmak istenenler zümresinde Hz. Peygamber’in çok dikkat çekici bir uygulaması olduğunu görüyoruz. Zekât ve sadakalardan kendilerine pay ayrılan bu sınıftaki insanların bir kısmı, kendisinin veya kavim ve kabilesinin bu sayede Müslüman olacağı umulan kimselerdir. Diğer bir kısmı ise, dilinden ve elinden zarar gelebilecek insanlardır. Böylece kötülüklerinin önüne geçilmiş olur. Bir kısmı ise, İslâmda sebat etmeleri amacıyla destek görmüşlerdir. Günümüz şartlarında da bu kalemden, uluslar arası ilişkilerde, bir kısım mahfilleri İslâm lehine dönüştürmek maksadıyla bir takım düzenlemeler düşünülebilir.

*İslâmın geldiği dönemde var olan kölelik kurumunun, İslâm ruhuyla bağdaşmadığı bilinen bir gerçektir. Bu yüzden geldiği andan itibaren, köleliği kaldırıcı tedbirlere başvuran İslâm dini, zekât faslında bile bunu düşünmüş ve özgülüklerine kavuşmaları için bir takım girişim, anlaşma ve teşebbüsleri olan bu esirlere bu noktada elini uzattığı gibi borçluları ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve garipleri de ihmal etmemiştir. Onların da bu sıkıntılı durumlarından kurtulmaları için İslâmiyet zekât köprüsüyle kendilerine ulaşmıştır. “Düşmez-kalkmaz bir Allah” özdeyişinde geçtiği gibi; kişi bazen durumu çok iyi olduğu halde, işlerini meşru yürüttüğü halde, meşru bir seyahatte bulunduğu halde umulmadık olumsuz sürprizlerle karşılaşabilir. Bu duruma düşmüş kimseleri sıkıntıdan kurtarmak İslâmî ve insani bir ödevdir.

*Zekâtın “Allah yoluna” harcanması gerektiğini ifade eden “fi-sebilillah” kavramı son derece kapsamlı ve alanı geniş bir tabirdir. Zarfiyet ifade “fi” edatıyla kullanılması ise ayrıca dikkat çekicidir. Buna göre “Allah’a yaklaşma, O’nun rızasına erme maksadı güdülen her ihlâslı amel, “Allah yolu” sayılır. Bir kısım müfessirler bu tabiri “cihad” ile sınırlandırmış iseler de, cihadın maddi ve manevi olduğunu da unutmamak gerekir. Fakat kanaatimizce, “Allah yolu”nu “cihad” şeklinde sınırlandırmak, İlahi Kelamın icazına aykırıdır.

Örneğin:

a) Allah rızası doğrultusunda eğitimi üstlenilen öğrencinin eğitim masraflarına katkı sağlamak “Allah yolu”dur ve zekât, bu alanda kullanılır. Bu öğrencinin iaşesi ve ibatesi ile giyim ve kuşamı uğruna yapılan her türlü harcama da “Allah yolu”dur ve zekâtta payı vardır. Hatta bu öğrencinin velisinin muhtaç durumda “olmaması” durumu değiştirmez. Çünkü tahsilde olan ve muhtaç durumda bulunan öğrencinin kendisidir.

b) Hedefi İslâmın i’lası ve ihyâsı olan ve İslâma yönelen çeşitli tehlikeleri bertaraf etmeyi amaçlayan her türlü fikri ve iktisadî faaliyet “Allah yolu”dur ve bütün bu önemli faaliyetlerin zekât bütçesinde payı vardır.

Genel çerçevesini verdiğimiz bu noktayla ilgili örnekler elbette çoğaltılabilir.

Zekat ve sadakalarımızı daha bilinçli vermemiz dileğiyle…

17.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.11.2007) - Aile içi diyalog

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri