Dürüst ve güvenilir olmak ticaretin en köklü kurallarından biridir. Hiç vazgeçemeyeceği, fedâ edemeyeceği, ruh ve kemiklerine kadar işlemesi gereken, olmazsa olmaz özelliğidir Mü’minin. Aldatan, hile yapan, kusurlu malı sağlammış gibi satan, fahiş fiyatla mal satan, çekini, senedini zamanında ödemeyerek başkalarının hukukunu çiğneyen, söz verip sözünde durmayan, ödemelerini sallayan, savsaklayan, kısacası dürüstlüğünü, güvenilirliğini yitiren, hele hele dinî kisve ve görüntüyle bunları yapan kişi İslâma ne kadar büyük bir kötülük yaptığının farkında mıdır acaba? “Güvenilir olmak en büyük zenginliktir”1 buyurmuyor mu Resûl-i Ekrem (a.s.m.)?
Bir gün pazarda dolaşırken bir buğday satıcısının yanına uğrayan, üstü parlak ve kuru olan buğdayın altına elini uzattığında yaş olduğunu gören Kâinatın Efendisinin (a.s.m.) sorusu şu olmuştu satıcıya: “Ey satıcı niçin bunun altı ıslak?” “Yağmur yağmıştı da ıslanmıştı ya Resullallah. Üstü kurudu. Altı yaş kaldı.” Efendimizin (a.s.m.) cevabı şu oldu: “İnsanlar görsün diye ıslak kısmı üste koysaydın ya!” Sonra da “Aldatan benden değildir”2 buyurdu.
Malın kusurunu söylemekle mükelleftir Mü’min. Söylemezse müşterisini aldatmış olur. Resûl-i Ekrem (a.s.m.) “Kusurunu belirtmeden bir malı satan kimse Allah’ın gazabı altındadır, melekler ona lânet ederler”3 buyurur.
İslâmı ruhuna sindirmiş, inandığı gibi yaşamaya çalışan, dünyanın fanî ahiretin bakì olduğunu, bu dünyada ebedî hayatı kazanmak için bulunduğunu düşünen ve ticaretini de buna bir vesile yapan insanlar birkaç kuruş para kazanmak için Allah’ın gazabı ve meleklerin lânetini çekmekten yılandan, akrepten kaçar gibi kaçarlar. Helâl kazancın bereketi yeter onlara. “Alışverişte çok yemin etmekten sakının. Bu yemin malı sattırırsa da bereketini yok eder”4 buyurur Resûl-i Ekrem (a.s.m.)? O, hem bir Müslümanın malını ele geçirmek maksadıyla, bilerek yalan yere yemin ederse Allah’ın gazabına uğramış olarak Onun huzuruna varacağı5 bilinci içerisindedir. Hem de Kıyamet günüde Allah’ın konuşmayacağı, rahmetle bakmayacağı, temize çıkarmayacağı ve acıtıcı bir azap vereceği üç kişiden biri de bir mal satarken şu veya bu fiyata satın aldığına dair yalan yere yemin eden kimsedir.”6
Ticareti ibadete dönüştürmek bunlardan kaçınmakla olur.
Dipnotlar:
1. Feyzü’l-kadir, 3:182.
2. Müslim, iman: 164; Ebû Davud, büyu’: 72; İbni Mace, Ticarât: 36.
3. İbni Mace, Ticarât: 45.
4. Müslim, Müsakat: 132.
5. Buharî, Ahkâm: 30; Müslim, Eyman: 220; Ebû Davud, Eyman: 1; Tirmizî, Büyu’: 42; İbni Mace, Ahkâm: 8.
6. Buharî, Müsakat: 5; İbni Mace, Ticarât: 30.
26.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|