Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Ruslar arayışta, cevap Risâle-i Nur’da

Takdim

Her ikisi de Hıristiyan olan Prof. Dr. Mesentsev Sergei ve Dr. Mikhail Odintsov ile “8. Bediüzzaman Sempozyumu” esnasında görüştük. Rusça yapılan görüşmeyi, Risâle-i Nur’u tanıyan Azerî bir arkadaş tercüme etti.

Sohbet sırasında daha çok Prof. Dr. Sergei konuştu. “Liberal” görüşe sahip olduğunu ifade eden Dr. Mikhail Odintsov ise Prof. Dr. Sergei’yi tasdik etmekle yetindi, zaman zaman da farklı tesbitler yaptı.

* Risâle-i Nur’u nasıl tanıdınız?

Odintsov: Gazetelerden ve internetteki tartışmalardan duyduk. Risâleleri, Bediüzzaman’ı yaklaşık bir buçuk sene önce tanıdık.

Sergei: Ben de Risâle-i Nuru, bir buçuk sene önce mahkeme dolayısıyla gündeme geldikten sonra tanıdım. (Mütercimin notu: Mahkeme vesilesiyle elliden fazla ilim adamı risâlelerle tanıştı. Mahkeme açıldıktan sonra bazıları rapor yazarak, bazıları da bir şekilde Risâle-i Nurla ilgilendi. Çok duyuldu, bu dâvâvesile oldu.)

* Risâle-i Nur ve Bediüzzaman hakkındaki düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

Odintsov: Risâle-i Nurların, manevî, tarihî, felsefî yönden Kur’ân’ı çok ilginç ve güzel bir şekilde dile getirmiş, onu insanlara aktarmış eserler olduğunu düşünüyorum. Allah’tan, insanın vazifelerinden bahseden, insanın maneviyatını yükselten eserler bunlar. Risâle-i Nur’da İslamiyeti güzel bir şekilde anlatarak dinleri kardeş yapan, insanları kardeş yapan bir özelliği de var. Kendi dininin güzelliklerini savunurken başka dinleri de küçümsemiyor. Bu çok ince bir üslup, ince bir davranış.

Sergei: Rusya’daki Risâle-i Nur mahkemesine bizzat katıldık, görüş beyan ettim. Bizzat savundum, ilim adamı olarak. Mahkemeler sebebiyle okuduğum Risâle-i Nur’da en çok dikkatimi çeken, Uhuvvet Risâlesi oldu. Orada insanlar arasındaki uhuvveti pekiştiren, insanları kardeş yapan önemli noktaları Bediüzzaman nazara veriyor. Çok ilginç. Şu ana kadar sadece mecazi mesajlar verilirdi. Yani, düsturlarla, ayrıntılı olarak anlatan bir eser yoktu. Bütün Allah’a inananları bir araya getiren eserler bunlar. Cemiyet hayatında insanların birbirine yardım yapması, teavün gibi konular işleniyor. En çok konuşulan şey, cemiyet olarak yaşayabilmektir. Hani, 32. Söz’ün 2. Mebhasında var ya, Batı medeniyeti bahsi… Onu çok güzel, ince bir şekilde tasnif etmiş. Batı medeniyetinin insanları adeta bir çıkmaza saplandığı durumu şimdi apaçık göz önünde. Said Nursî sadece bu problemi ortaya koymuyor, bunun çözümünü de gösteriyor bu eserinde.

Aynı zamanda, Batı medeniyetinin sadece maddeye saplanmasını, maddeyi ilah seçmelerini maneviyattan uzaklaşmalarının sebebi olarak söylüyor. O madde insanın asıl vazifesini unutturmuş o maddecilik. Kurtuluş çaresini maneviyatta gösteriyor. O insanlara bir yol, bir ışık gösteriyor. Batı için bu mesajlar çok önemli.

* Rusya’da yaşayan bilim adamları olarak Risâle-i Nur’un Rus toplumunun üzerindeki genel yansıması üzerinde neler söyleyebilirler? Rus halkı nasıl bakıyor hadiseye? Bundan sonrası için ne düşünüyorlar?

Sergei: Aynı soruyu mahkemede hakim de sordu. Ben şöyle cevaplandırdım: Said Nursî, Türkiye’de yaşamış ve kendi bulunduğu toplumu çok iyi biliyordu, tanıyordu. Rusya’daki şu anki durum, biraz da Said Nursî’nin yaşadığı Türkiye şartlarına benziyor. Rus toplumunun bu günkü durumu, geçmişteki Türkiye’nin durumunu hatırlatıyor. Ortak noktalar var.

Ruslar, çok okuyan insanlar, Üstadı çok iyi anlıyorlar. Çünkü dünün Türkiye'si ile bugünün Rusya'sının şartları aynı gibi. Rus insanını aklını rahatsız eden soruların cevaplarının hepsi Risâle-i Nurlarda var. İnsanın hayatta karşılaştığı problemler, Müslümanlarla devlet arasındaki münasebetler, ateizmin insanları sürüklediği çıkmaz nedir gibi zor soruların cevapları Risâle-i Nurda var. İnsanın vazifesi nedir... Bana göre Risâle-i Nur’un Rusya’da çok yayılmasına imkân var, bunun için zemin var. Şartlar bunu gösteriyor. Hem çalkantı var, hem de insanlar bir bir arayış içerisinde. (Mütercimin notu: Cenâb-ı Hak bu mahkemeler vasıtasıyla Risâleleri daha çok yayılmasını nasib etti. Rusya’da iki senede yapılan belki elli senede yapılamazdı. Risâle-i Nur’un yasaklanması, onun parlamasına vesile oldu.)

* Rus toplumu Risâle-i Nur’dan nasıl etkileniyor?

Rusya’da da bu kitapları en çok Müslümanlar okuyor. Bu kitapların çoğalması, yayılması Rusya toplumu için güzel bir şey. ‘Laik’ oluş bakımından Türkiye ve Rusya ortak. Hakikî laik, demokratik devletlerde böyle manevî kitapların olması normaldir. Biz de ilim adamları olarak çalışıyoruz ki, devlet bütün düşünceleri serbest bıraksın. Düşünce ve dinini yaşama özgürlüğü olsun. İnsanların barış içinde, birbirini anlayarak yaşamalarını tavsiye etmesi Risâle-i Nur’un bu özelliği çok önemli. Herkesin düşünceleri, dini inançları kendinedir. Onu yasaklamak yanlıştır.

Ben Bediüzzaman’ın tarihçesini okudum ve hayran oldum bu şahsiyete. Kendi inancı için her türlü şeye katlanması çok önemlidir. Kendi doğru bildiği yolda her şeye katlanması çok güzel. Biz onu iyi görüyoruz ama bazı yanlış gören insanlar da var. “Bin başım olsa feda” demesinden, her şeyi göze almasından korkuyorlar. Oysa bu insanlık için bir fedakârlıktır. Kötü bir menfaat için değil ki. Buna sevinmek lâzım. Böyle insanların daha fazla olmasını temenni etmek lazım. İnsanlığın rahatı için kendini feda eden bir insan.

Said Nursî’nin fikirleri Müslümanların ilimlerinin artmasını, kalitesinin artmasını sağlayacak. Ama bu arada Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında da iyi bir anlaşma sağlıyor. Said Nursî, kendi dinini bilen Müslümanları devamlı diyaloğa teşvik ediyor. Bu bizim toplumun inkişafı için çok önemli bir çalışma.

Rus Ortodoks Kilisesi başkanı Avrupaya gitti. Avrupa Parlamentosunda konuşma yaptı. Rusya’daki manevi krizi dile getirdi. Avrupada da aynı şey mevcut. Asrın başında bazı insanların manevî kriz dedikleri şey şu anda vakidir. Fransa devlet erkânından biri de “Bu çok önemli. Cumhuriyetle, devletle din beraber çalışması lâzım” dedi.

* Türkiye kamuoyuna bir mesajınız olacak mı?

Devletlerimizin, milletlerimizin ilişkilerinin daha da güzelleşmesini temenni ediyoruz. Roma Papası, Türkiye’de iken ilginç bir şey söyledi, Türkiye doğu ile batı arasında bir köprü oldu. Sizin vazifeniz çok önemli burada. Ona göre vazifenizi iyi yapmanızı, bu işte muvaffak olmanızı diliyoruz. Çok önemli bir pozisyonunuz var, bunu daha da geliştirmenizi diliyoruz.

Risâle-i Nur’un Rusya’daki

mahkeme seyrinden notlar

Rusça cevapları Türkçeye tercüme eden Azerî 'mütercim'imiz, Risale-i Nur'un Rusya'da yasaklanmasıyla neticelenen mahkeme sahafahatı hakkında da şu bilgileri verdi:

Risâle-i Nur’in Rusya’daki ilk mahkemesi 2000 yılında, Ural Bölgesinde oldu, Risâle-i Nurlara el konuldu. Savcılık araştırdı, raporlar yazıldı. Ural Devlet Üniversitesi’nin 5 profesörleri raporlar yazdı. Bu raporlardan bir kısmı müsbet, bir kısmı menfi olması sebebiyle bir neticeye varılamadı, mahkeme karar verme safhasına gelmeden düştü, yani eserler serbet bırakıldı.

Sonra ikinci mahkeme Sibirya Bölgesinde başladı. Sibirya’nın bir şehrinde beş bin tane “Meyve Risâlesi” basıldı. Bunu matbaadan depoya götürürken yolda polis çevirdi. Kitapları incelemeye verdiler. Raporlar yazıldı. Polis Akademisi uzmanları, felsefe kürsü başkanı müsbet rapor yazdı. Savcılığın tesbit ettiği bilirkişiler müsbet raporlar yazdılar. Sonra bir tanesi menfi rapor yazdı. O da mahkemede yazdığı raporu inkâr etti. Sonra Moskova Devlet Üniversitesi’nden, Sibirya’dan, Tataristan’dan çok önemli profesörler hep müsbet raporlar yazdılar ve dâvâ Risâleler lehinde neticelendi

Sonra o mahkeme biter bitmez Tataristan’da yeni bir mahkeme açıldı. 2005 senesinin Mart ayında. O mahkeme sonra Moskova’ya aktarıldı. Kitapları basan matbaa (Nur-u Bedi Vakfı) Moskova’da olduğu için, mahkeme de kanunen orada olması gerekiyormuş. 8 Ağustos 2006’sından 18 Eylül 2007’ye kadar o mahkeme devam etti. 21 Mayıs’ta semt mahkemesi olumsuz karar çıkardı,18 Eylül’de de temyiz o ‘aleyhte’ kararı tasdik etti.

Ama bu arada müftüler, Rusya’dan on beş yirmi ilim adamı, sonra Kanada’dan Fred Reed, Vatikan’dan Thomas Michel, İngiltere’den Colin Turner, Mısır Müftüsü, Ezher’den üç profesör, Malezya Uluslar arası İslâm Üniversitesi’nden ve İslam Ülkeleri örgütü teşkilatından, yani dünyanın her bir tarafından bin sayfayı aşkın müsbet raporlar geldi, mahkemeye sunuldu. Sadece on sayfalık menfi rapor vardı. Ateist psikoloji uzmanlarının raporuydu bu. Ona dayanarak menfi, olumsuz karar çıkardılar. Biz de o kararı temyiz ettik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de iletildi. Aynı zamanda Rusya içinde de dört tane ‘üst mahkeme’ var, onlara da itiraz edildi, aleyhte karar çıkarsa sıra ile itirazlar devam edecek.

* Şu andaki durum nedir? Risâlelerle ilgili bir engelleme var mı, yoksa karar ‘kâğıt üstünde’ kalmaya mahkum mu?

Şimdi temyiz yasak kararı çıkardı. Onun kararı artık yasaklandı demek. Kitaplar yasak oldu. Ama Risâle-i Nur yasak oldu manasına gelmiyor. Rusça’ya tercüme edilmiş on dört tane kitap var. On üç küçük kitap, bir tane Asa-yı Musa. Sadece bu Rusça tercümeler yasak. Türkçe veya başka lisanlardakiler yasak değil. Sınırlı bir yasak var demek daha doğru olur.

* Yasak gerekçesi neydi?

İhbar gelmiş. Tataristan’ın Çallı şehri var. Orada bilhassa hanımlar hizmeti çok inkişaf etmiş. Onların dershaneleri var. Yüz elli kişi kadar toplanıyor ve Risâle-i Nur okuyorlarmış. ‘İfsat komiteleri’ bunlardan çok rahatsız olmuşlar. Ondan sonra kitaplara el konulup engel olmaya çalıştılar. Ama hizmet bitmedi, daha da kökleşiyor. Nurlara ilişildikçe daha da çok parlar. Aynı şeyi Rusya’da görüyoruz.

Yazılarında Risâle-i Nur’u savundu

Rus gazeteci Nadezda V. Kevorkova da Rusya’da yayınlanan “Gazeta” gazetesinde yazdığı haber ve yazılarında Risâle-i Nur’un yasaklanmasına karşı çıktı. İstanbul’da düzenlenen sempozyuma da katılan Kevorkova, Hitler’in “Kavgam” adlı eserinin yasak olmadığı Rusya’da Risâle-i Nur’un yasak olmasını kabul etmenin mümkün olmadığını söylüyor. Kevorkova, sempozyumun son günü (19 Kasım 2007, Salı) 104.4 frekansından yayın yapan “Bizim Radyo”daki bir programa katılarak bu konudaki görüşlerini açıklamıştı.

Hakan YALMAN - Faruk ÇAKIR

26.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri