Hafız Ali
Hizmette sebkat etmiş İslamköyü.
Nurlara muhiptir fakiri, beyi.
İkinci bir Nurs köyüdür bu belde.
Temayüz etmiştir nur ile gülde.
Hafız Ali Üstad’ına çok müştak.
Nurlara daima duyar iştiyak.
Dâvâya hizmet en büyük gayesi.
Risâleler mukaddes sermayesi.
İslamköy’ün aziz, zekî evlâdı.
Temsil eder o mücahid ecdadı.
Adamış ömrünü aşkla Kur’ân’a.
Baş eğmemiş, karşı çıkmış küfrana.
Barla’da Üstad’ı, duâlar eder.
İslamköy’den duâsına “âmin” der.
Dama çıkar, yönelerek Bedre’ye.
Seslenir “Keçeli, mes’ulsun” diye.
Sabri’ye bu hitab, kavrulmuş yürek.
Serinlenmek için, ona nur gerek.
Önem vermez, o çileli bağrına,
Gurbet elde şehid, dâvâ uğruna.
Üstad’ın yoluna vazgeçer serden.
Can verir, vaz geçmez kudsî seferden.
Sebatkârdır, rehberdir genç nesile.
Dâvâsı uğruna çok çeker çile.
Nur Fabrikasına gerçek müzahir.
Cesareti, ciddiyeti çok zahir.
İslamköy’de, aklı hep Barla’dadır.
Gözler ufuklarda, dil duâdadır.
Bilsem, nur evinde makbul tuğlam var.
Sevinçten oynarım, olup bahtiyar.
Zalimlerden gelmiş, dehşetli emir.
Üstad’a hapiste verilir zehir.
Hafız Ali yaşar derin bir acı.
“Ya Rab, canımı al” olur duâcı.
Üstad’ın yerine şehid oluyor.
Cennetü’l-Âla’da huzur buluyor.
Feragatta erişilmez zirvedir.
Binler meyve veren, nurlu nüvedir.
Berzah âleminde bir yıldız gibi.
Parlar, Nur Fabrikasının sahibi.
Mahkeme-i Kübra haşrinde o yar.
Nur Şakirdlerine olur alemdar.
|