“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi kazandığı malın helâlden mi, haramdan mı olduğuna aldırmayacaktır.”1
Böyle buyuruyor Peygamberimiz (a.s.m.).
Ne kadar üzücü, sarsıcı! Helâl kazanmayı, bereketi, huzurlu yaşamayı hedef edinenler için gerçekten etkileyici!
Çok kazanmak değil, az veya çok ne olursa olsun helâl kazanmakla mükelleftir Mü’min. Helâl kazanç az da olsa bereketlidir, çok da olsa. Haram ise çok da olsa hayırsızdır, bereketsizdir, veballidir, büyük bir yüktür. Ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin anlayışı, görünüşte çok kazandırsa da tatsızdır, tutsuzdur. Lezzetini, hazzını, mutluluğunu tadamaz insan onun. Saman çöpü gibi değersiz, saman alevi gibi uçup gider ve geriye günahlarını bırakır.
Her konuda olduğu gibi Mü’mine ileri hedefler gösterir Peygamberimiz (asm): Uyacağı, dikkat edeceği bir kısım kurallar vardır. Bazılarını yapma, bazılarını da yapmamada hassasiyet gösterecektir. Bunlar âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bir bir anlatılmıştır.
Başta gelenlerden birisi helâl lokmaysa, biri de sabahın erken vakitlerini kollamaktır. Erken vakitler çok önemlidir insanın hayatında. Çünkü erken vakitlerde bereket vardır. Sahabeden Sahra el-Gamidî der ki: “Resûlullah (asm), ‘Allah’ım, sabahın erken vakitlerinde ümmetimin yaptığı işleri bereketlendir’ diye duâ ederdi. Bir yere müfreze veya ordu göndereceği zaman da erken saatleri tercih ederdi.” Ticaretle uğraşan Sahra el-Gamidî bu öğütler gereği bir yere ticarî mal gönderecekse günün erken vakitlerinde gönderirdi. Bundan dolayı malı artmış, oldukça zengin olmuştu.2
Bazı bölgelerde hayat güneş doğduktan sonra başlayabilir. Her şey için altyapı ve temel olabilecek böyle vakitleri ister ticaret, ister normal şartlarda olsun uykuda değil, Kur’ân tilâveti, tefsirlerini mütalâa etme, zikir, fikir ve tefekkürle geçirmek yine bereketlenmeye vesile olur.
Mü’minin başta gelen özelliklerinden biri de her konuda olduğu gibi ticarette de dürüst ve güvenilir olmayı olmazsa olmazlardan görmesidir. Bir tüccar için İslâma en iyi hizmet budur. Lisan-i kalden ziyade lisan-ı hal ile ders verir o. Okumak ve anlatmaktan daha etkili olur. Birşey okuduğunda veya anlattığında da dinlenir. Efendimizin (asm), dürüst ve güvenilir tüccarın ahirette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacağı3 müjdesi müjde olarak, “Allah’tan korkan, iyi ve doğru tüccarlar dışındaki tüccarlar Kıyamet gününde günahkârlar olarak diriltileceklerdir”4 tehdidi sakındırıcı olarak yetmez mi?
Dürüst ve güvenilir olmak hem dinin gereği ve hem de bereket sebebidir.
Dipnotlar:
1- Neseî, Büyu’: 3.
2- Ebû Davud, Cihad: 78; Tirmizî, Büyu’: 6; İbni Mace, Ticarât: 41.
3- Tirmizî, Büyu’: 4; İbni Mace, Ticarât: 1.
4- Tirmizî, Büyu’: 4.
25.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|