Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Mü'minler huzur halkaları gibi



(Umre günlüğü- 8)

Cemaatin bir kısmı tesbihatını sessiz yapıp Kur’ân okurken, bir kısmı Ravzay-ı mutahharayı ziyarete yöneldi. Bu arada gidenler de var. Şu an saat 06:00. Sükunet ve hûşû devam ediyor.

Duâ ve zikirlerden yükselen, ses tanımına ve ifade berraklığına dönüşmeyen bir “hû” hâli, bir niyaz ortaklığının ortak sesi, bir kulak doygunluğu veren hâl var.

Cuma sabahının bu müstesna vaktinde, kâinatın en özel mekânında, cazibenin ve manevi tasarrufun merkezinde, hayata dair her şey çok farklı. Buranın insanın algı sistemi üzerindeki tesiri çok değişik. Her şeyi unutuyorsunuz. Farklı anlamlandırıyorsunuz. Ruhani ve rahmani bir nazarla okuyorsunuz.

Görevliler (06:05), muhtemelen cumaya hazırlık için şimdiden brandalardan bölmeler yapıyorlar. Bir anda sütunlar arasında kendimi ortada buldum. Nijeryalı olduğunu sonradan öğrendiğim siyahi kardeşim mahmur gözlerle önümüzde uzanmış.

Saat 06:10. Bab-ı Selâma tazimle yöneliyorum. Şimdi huzur-u saadetten çıktım. Tam karşımda Cennet-i Bâki… Üstünde tam dolulukta kapalı güneşin mukabelesi var. Titriyorum… Kabr-i şerifin yeşil örtüsü ve kısmen kaplı kırmızı örtüsü altındaki müzmer hakaiki ve hazineyi rabbaniyi… Aşikar delilini, bize şefaatini, ümmeti ümmeti deyişini… Kur’ân ahlakını, müjdeleyiciliğini, şefaatini… Hâla titriyorum…Güneş hoşamedice devam ediyor. Hâla titriyorum saat 06:23. Beynin boşaldığı, kendinden kaçtığı ve silkindiği sıfır noktası tam. Yani “reset”lendiğimiz, kendimizden koptuğumuz, hiçliğimizi, sıfır oluşumuzu anladığımız eşik. Nefes derinleşiyor. Mana kavileşiyor. Nefis bu beldeden, mekândan kaçmış. Hâla titreme… 06:26.

Müminler birbirine eklenmiş huzur hâlkaları gibi. Yek diğerini tamamlıyor, taşıyor ve kuvvetlendiriyor. 06:40. Güneşin iki mızrağı geçen yükselişi, Mescid-i Nebevi avlusunda uzun mekânın parlak mermerlerini de aynalaştırdı. Güneşin vuran ışığı, yakamozu andıran, üstündekileri ve minareleri resimleyen bir manzara oldu adeta. Avlunun parlak ve her an temizlenen mermerleri, güneşin yansıyan birer gölgesi gibi eşyayı ve görünenleri kendi zeminlerinde resimliyor.

Bâd-ı Sâbâ esintisinin şu an iklimin en asil anına ve makamın şanına layık bahar tadındaki kokusu ise ayrı bir lütuf. 06:44. Güneş takdir hissimi duyar gibi gizlendi. Gölgelendi. Şu an yazan kalemim de bitti. Sonradan yazılmak üzere o anın devamını hafızaya kodlamak gerekti. Tam bunu derken, gölgenin, bulutun bir ucundan önündeki karanlığı ve engeli delen güneş ışınları yine selam vermeye başladı.

Huzur’da gölgelenen güneş de mahçupkâr ve ışığına güvenmiyor. Faniliğinin farkında. Yed-i kudrete emanet ve emirlere uygun görevinin başında iken, bu mekâna yansıyan hâli ayrıca calib-i dikkat bir durum.

21 Eylül / 11:38. Şu an Mescid-i Nebevi avlusuna girdik. Mescidin girişinde bir yere “sığınmamız”, araya sıkışmamız bile 15 dakikadan fazla sürdü. Anlaşılan Mescid-i Nebevi cumaya tam bir buçuk saat varken dolmuş.

Kapı koridorlarına denk gelen kısımda ileriye doğru çok ağır bir gidiş var. Ancak mahşeri bir kalabalık içinde ilerlemek zorlaşmış. Herkes bu zorluğa talip. Mescid-i Nebevi kapalı alan itibariyle 300 bin kişilik bir cemaate hizmet edebildiğini, bir mimardan öğreniyorum. Sıkışık hâlde 500 bin mümkün. Cumalarda, hususi zamanlarda, avlu ve avlu kapılarına açılan caddelerle birlikte bu sayı bir milyonu geçiyor.

Saat 12:02 ezana 13 dakika var. Bal üreten arı uğultuları gibi, her mümin sevap hanesine, Peygamber Efendimizin (asm) nurani peteğinden ünsiyet alacak bir hummalı yönelişin ve yakarışın içinde. İçimizdeki yangını, yakıcı hâli, birlikte yakışı yakarışa vardırmak için buradayız. Her mümin imanını tahkim edecek ve salabet-i iman sahibi kılacak bir ızdırari talebin içinde.

Tanzim gayr-i kabil, kuralların yetmediği, iç düzenin kifayetsiz olduğu, sevaptar meşakkatin ve ibadet ruhunun sınır tanıması bir arzu, bir hamle ve hatta saf kapmak için birbirine yapıştığı, omuzladığı, dokunduğu, hafiften gerildiği bir hoş anlar huzur tabloları ve mümin profilleri ile dolu.

İki yıl önce Mescid-i Nebevi’de Cuma kılamamanın burukluğu ile ayrılmıştım. Şükür rabbime onun al ve ashabına bize bugünü nasip etti. Peygamber Efendimizin (asm) sancağı altında onun kubbesinin şümulu içinde görerek, hissederek ve titreyerek secde secde olacak bir mermer üzerinde kabul dairesine alınmak için duâ ediyorum.

Yarabbi; Senin müstesna ayının, müstesna gününün ve kuvvetle beklediğim müstesna vakt-i icabenin en mukaddes mekanında yalvarıyorum. Belki bu satırlar “ölüm dilimi susturduğu zaman, dilime bedel” diyen Zatın terbiyesi ışığında kabul görür.

“Allahu Ekber, Allahu Ekber…” Cuma ezanı. Saat 12:15 şimdi her anlamda susma saati. 12:22 Cuma sünnetini kıldık. Beklemedeyiz. “Esselamüaleyküm ve rahmetullah” ile cemaate seslenen sesi, müezzinin ezanı takip etti. “Allahu Ekber, Allahu Ekber…”

Bu kubbeler kardeşliğinde yankılanan davudi ses, Bilal-i Habeşi’yi hatırlatıyor.

Sesin kalitesi, ilahi mesajın mana bulduğu mekânda, Mescid-i Nebevi’de ve milyonlarca diz çökmüş cemaatin huzurunda, en yüksek sâdâ, en yüksek idrak ve iman… Ve “İnna hamde lillah” ile başlayıp “eyyühel müslimün” ile devam eden hutbe…

02.10.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.10.2007) - Ensar’ın bugüne yansıyan ruhu

  (30.09.2007) - Mescid-i Nebevîde huzurda huzur

  (27.09.2007) - Uçak mescidinde Medine’ye

  (26.09.2007) - Vüs’at ve ihata

  (25.09.2007) - Umre günlüğü - 3

  (24.09.2007) - Umre günlüğü – 2

  (23.09.2007) - Umre günlüğü -1

  (20.09.2007) - Kavramlarla yaşamak -2

  (19.09.2007) - Kavramlarla yaşamak -1

  (13.09.2007) - Bugün Ramazan

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri