(Dünden devam)
Elimdeki Kur’ân mealinden Medine’yi arıyorum. Tevbe Suresi 120. ayet karşıma çıkıyor:
“Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah’ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa düçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez.”
Devamındaki ayet (121); “Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vadi mutlaka onların lehine yazılır” demektedir.
Surede aynı zamanda, Tebük seferine katılmayan Müslümanlar için şiddetli ikazlarla birlikte mükâfatlar da zikredilmektedir.
***
Tam bu esnada uçuşa hazır Suudi havayollarında uçuş duası yapılıyor. Sükunet dorukta. Sadece bir çocuk ağlaması duyuluyor. 400 kişilik uçak sessiz bir iç tefekkürün içinde.
***
Uçak, harekete başladı. Şimdilik tekerleklerle gidiyor. Yer küreye dokunuyor. Maddi kesafetin yer sofrasında hâlâ. Pencerelerden, bildiğimiz alemin görüntüleri olan mekânlar, cisimler ve insanlar, pistten gittikçe uzaklaşan siluetlere dönüşüyorlar.
***
Sarsıntılı, tekerlekli uçuş öncesi gidiş, bizim de iç sarsıntılarımızla ve arkada bıraktıklarımızla hâlâ ilgilendiğimize işaret eden bir geçiş gibi…Kendimize dönüşün, kendimizden kopuşla başlayan gidişi var…
Günlük hayatın nevalesini atıp gitmek, mutat davranışların ezberinden kopup gitmek, aklımıza dönüp bakmadan gitmek…
Bu gidiş, bir kavuşma, bir hasret ve bir ruhanileşme buluşması aynı zamanda.
Doğrusu, şu an (16:10) duraksayan uçak, kalkış öncesi son hazırlıklarıyla bizi bekletirken, şaha kalkacak ve uzaya fırlayacak bir seyrin, seferin içindeymişçesine bir çağrışım yaptırıyor…
Biz de, nefsimizle yeni bir duraktayız gibi geliyor. Uçuşa hazır halin, geriye durdurmak isteyen nefis tuzağıyla son hamlenin yapılmak istendiği bir bekleyiş hali adeta…
Şükür ki, gelişme uçuş yönünde ve semavat ehline yakın bir meleki arzu ile safiyetin gizli kanallarını mukaddes mekâna doğru hızlandırıyor.
Yine yutkunma… Artan yöneliş, aynı zamanda yeni bir diriliş… Bir mutluluk tezahürü…
Uçak ise, bunu doğrularcasına tekrar harekete geçti. Hızlandı. Ayakları, yerden kesilmek üzere…
Haydi Bismillah…
24.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|