Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Geleceğin ipuçları oyuncak sepetinde saklı!

Çocukların doğdukları andan itibaren en büyük uğraşısı olan oyunlar, onların fiziksel ve zihinsel gelişimini etkilemektedir. Oyunla çevresini anlamaya çalışan çocuk, gerçekleştirdiği davranışlarıyla iletişim kurmayı, başarılı ya da başarısız olmayı, empatiyi (duygudaşlık) ve sorumluluk almayı öğrenir. Oyun sırasında kullandığı oyuncaklar, onun gelecekteki kişilik yapısını ve mesleki başarısını şekillendirir.

Yetişkinlik dönemindeki davranışlar, çocukluk döneminin bir yansımasıdır. Çocukların zekâ potansiyeli 0–5 yaş arasında belirginleşir. Onları geliştirici davranışlar bu dönemde desteklenmezse, çocuklar ya yeteneklerinden farklı alanlara yönlendirilir ya da iletişim güçlüğü çekerler. Çocuklara oyuncak seçerken anne ve babanın dikkatle hareket etmesinde fayda vardır. Seçilecek oyuncaklar düzgün yüzeyli, kilitli ve kolay temizlenebilir özellikte olmalıdır. Oyuncağın uluslar arası standardını gösteren ‘CE’ işaretini taşımasına dikkat edilmelidir. Küçüğün; yutabileceği, boynuna dolanabilecek, çok yüksek ses çıkaran, kesici, delici ve kırılgan oyuncaklar tercih edilmemelidir.

İlk aylarda çocuğa direkt oyuncak vermek yerine, beşiğin üzerine asılan oyuncaklar, dikkat çekici sesli oyuncaklar kullanılır. Altıncı aydan itibaren rahat oynayabileceği, dökülmeyen yumuşak plastik oyuncaklar verilir. Sonraki dönemlerde çocuğun zihinsel gelişimine katkı sağlayan yutamayacağı büyüklükte legolar, yapbozlar, arabalar, evcilik malzemeleri yararlı olur. Çocuklara sadece kalıp oyuncaklar değil, onların hayal dünyalarını yansıtabilecekleri ve yeteneklerini geliştirebilecekleri oyun hamuru vb. oyuncaklar da verilmelidir.

Çocukların zihinsel gelişiminde beş yaşının önemi büyüktür. Çocuklara çok farklı oyuncaklar aynı anda verilmemelidir. Oyuncaklar farklı zaman aralıklarında verilmeli ve bu oyuncaklarla nasıl oynadıkları izlenmelidir. Okulda ya da kreşte öğretmenle de konuşulmalı, aynı uygulamanın onlarca da gerçekleştirilmesi istenmelidir. Küçüklerin seçtikleri oyuncaklar zekâ gelişimlerini de etkilemektedir. Oyun alanlarının çocuklarca nasıl kullanıldığı dikkatle gözlenmeli, sosyal alanlardan yararlanmaları teşvik edilmelidir. Oyuncakların destekledikleri zekâ boyutları, modellediği karakter görüntüsü ve bu profile (görünüş) uygun meslekler ya da yetenekler farklılık gösterir.

Oyuncaklar yapıları itibariyle geleceği belirlemede etkilidirler. Meselâ; oyuncak ayı ya da kedi, çocuğun sosyal yönde, iletişime açık, duygusal bir yapısı olduğuna işaret eder. Bu kişiler iletişim gerektiren halkla ilişkiler vb. alanlarda başarılı olurlar. Oyun hamuru, parça birleştirme gibi oyunları tercih eden çocuklar san'atsal gelişime meyillidirler. Top, sportif faaliyetlerin, girişimciliğin, takım ruhunun ve hareketliliğin öne çıktığı çocukların oyun aracıdır. Kendi yönlendirebileceği kukla, bez bebek vb. oyuncakları tercih eden çocuklar basın, iletişim alanlarında daha başarılıdırlar.

Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum? Düzgün yürüsene!’ der anne yengeç çocuğuna. ‘Pekâlâ, anne’ der çocuk. ‘Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim…’ Çocuğu oyuncaklarla tek başına bırakmak, onun iletişim yeteneği kazanması ve gelişmesi için yeterli değildir. Yetişkinler, onun oyunlarına katılmakla çocuğun iç dünyasına inebilir, ona olumlu yönde telkinde bulunabilirler. Pek çok ülkede yetişkinler de en az çocuklar kadar oyuncaklara ilgi göstermektedir. İngiltere’de oyuncak mağazalarını ziyaret eden her altı kişiden birinin yetişkin olduğunu düşünürsek durumu daha iyi kavrarız. Yetişkinler daha çok Monopoly, Amiral battı gibi klasik kutu oyunları tercih ediyorlar. Çocuğun diğer çocuklarla ve oyun alanlarında oynamasına izin verilmelidir. Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı ve Danone işbirliğiyle ‘Benimle Oynar mısın?’ filmi hazırlanmıştır. Geleneksel çocuk oyunları belgeseli formatında Türkiye’nin bölgelerindeki 40 çocuk oyununu kapsayan film, bütün MEB okullarına gönderilmekte ve MEB’in web sitesinde yayınlanmaktadır.

Günümüzde oyun tedavisi ile çocukların yaşadıkları sorunların belirlenmekte çözüm üretmesi öğretilmektedir. Fiziksel ve zihinsel engelli çocuklar oyun terapisiyle tedavi edilmektedir. Bu tedavide yönlendirici ve yönlendirici olmayan iki yöntem uygulanmaktadır. Oyun tedavi odalarında psikoterapistlerin kendi haline bıraktıkları çocuklar, kendilerini özgürce ifade etmekte ve öğrenmektedirler.

Çocukların gelecekte başarılı fertler olması hepimizin temennisidir. Merak ettiğiniz konuları [email protected] adresinden bana gönderebilirsiniz. Çocukları oyun oynarken özgür bırakmak ve onların renkli dünyalarına katılarak gelişmek anne babaların elindedir. Yeter ki isteyin, yeter ki yüreğinizdeki o minik çocuk gelecek kaygısı içinde yok olmasın…

18.09.2007


Çocukların derslerine yardımcı olmanın farklı yolları vardır

Ailelerin çocuklarıyla ilgili kaygılarından biri de çocuklarının ödevlerine ne şekilde yardım edeceklerini bilememeleridir. Bazı aileler çocuğun yerine ödevi yapmakta ya da çocuğu tamamen kendi haline bırakmaktadır. Öğrenci, anne ve babasını bir cankurtaran olarak görmeden zorlandığı konularda onlardan bilgi alabilmelidir.

Okulda çocuk, merak ettiği konuları yanındaki arkadaşına sormakta ya da öğretmeninden konuyu tekrar etmesini istemektedir. Ancak evde konuyu bilen kimse olmadığı için ve çocuğun ders materyalleri yeterli değilse öğrenci, yetişkinlerden yardım isteyecektir. Ailenin öncelikle çocuğun nasıl bir yardım istediğini anlaması gerekir. Öğrenci zor bir matematik probleminde hangi çözüm yolunun kullanılması gerektiğini bulamamış olabilir ya da bir ev maketi yaparken başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabilir. Yani öğrencinin soyut ya da somut konularda yardım talebi olabilir.

Ailelerin yaptığı önemli yanlışlardan biri, çocuğu dinlemeye bile gerek görmeden onu internete yönlendirmektir. İnternet çocuğu dinleyemez, onun sorularına cevap veremez. İnternetin ve teknolojinin eğitime destek amaçlı kullanılması büyük önem taşımaktadır. Ancak çocuklar bu durumu kes-yapıştır yöntemi olarak algılayabilirler. Çocuklar, verilen ödevlerin, çalışmaların mânâsını kavramadan, bir sorumluluktan kurtulmanın kolay yollarını öğrenmektedir. İnternet üzerinden yapılan araştırmalarda ebeveyn, çocuğa rehberlik etmeli ve onu gözlemlemelidir.

Ders çalışmanın amacını çocuğa ifade edin

Öğrenci, ödevleri yaparken zorlanıyor ve bir türlü konuya odaklanamıyorsa, ödevin amacını bilmiyor olabilir. Yine kendine, ders çalışmaya motive edecek bir amaç belirlememiş olabilir. Ödevlerin ne amaçla verildiği, öğrenciye neler kazandıracağı olumlu bir ifadeyle anlatılmalıdır. Öncelikle kazanımlar anlatılmalıdır: Ödevlerini düzenli yapan öğrenciler okulda başarılı olurlar. Başarılı öğrenciler öğretmen ve öğrenciler tarafından sevilir ve sayılırlar. Faaliyetlerde onların da düşüncesi öğrenilir, bütün öğrenciler onun düşüncelerine değer verir. Aile içinde ona olan güven artar. Diğer öğrenciler yapamadıkları konularda öğretmenden sonra çalışkanlardan yardım isterler. Sınavlarda daha yüksek puan alman kolaylaşır, hatta okul birincisi bile olabilirsin…

Konuşmanın sonraki adımlarında hedefler büyütülerek, zaman olarak daha uzak hedefler öne çıkarılır: ‘‘Okullar arası bilgi yarışmasında okulu temsil edebilirsin.’’ Sporla ilgilenen öğrencinin spora yönelik, sanatla ilgilenen çocuğun sanata yönelik hedefler belirlemesi sağlanabilir. Her çocuğun hayata bakışı, yetenek ve istekleri farklıdır. Bu sebeple ebeveynler, çocuğun neye ilgi duyduğunu daha doğru analiz edebilirler ve bu ilgi alanına yönelik motive edici konuşmalar yapabilirler.

Kaynakları değerlendirmeyi

ve araştırmayı öğretin

Öğrenci, yapamadığı konularla ilgili öncelikle kaynaklara yönlendirilmelidir. Ansiklopediler, dergiler, ajandaların içinde yer alan bilgiler, büyük kardeşlerin kitaplarındaki bilgiler… Çocuğa kaynakları nasıl kullanabileceği anlatılmalıdır. Evdeki kaynaklar sınırlı bile olsa öncelikle onlardan bilgi almaya çalışması daha sonra ebeveynlerden yardım istemesi teşvik edilmelidir. Öğrenci, elindeki kaynakları değerlendirmeyi, düşünerek ve araştırarak çözüm bulmayı alışkanlık haline getirmelidir. Evde çocuğun yaşına uygun içerikte kitapların bulunduğu bir kütüphane oluşturulmasında fayda vardır. Özellikle ansiklopedilerin ve kaynak kitapların topluca alınması ciddî maddî külfet getirir. Bunun yerine kütüphanenin yerini belirleyip imkân oldukça oraya yeni kitaplar eklemek daha doğru olacaktır. Öğrenciye eğitim döneminde ne tür kaynak kitaplar gerekeceği hakkında çocuğun öğretmeniyle görüş alış verişinde bulunulmalıdır.

Farklı çözüm yolları bulmasına yardımcı olun

Derslerin farklı işleniş şekilleri vardır. Ders kitaplarında öğrencileri derse hazırlayan sorular vardır: ‘‘Çevrenizde çevre kirliliğine sebep olan etkenleri gözlemleyerek defterinize yazınız.’’ Öğrenci bu soruya cevap yazarken babasından yardım istemektedir. Ebeveynin çocuğun bu sorusunu cevaplamadan önce öğrencinin neler yazdığını kontrol etmesi gerekir. Daha sonra çocukla sohbet edebilir. Burada çocuğun verdiği her cevapta baba, öğrencinin konuyu daha geniş bir açıdan değerlendirmesini sağlar. Yetişkinler her sorulan soruya adeta konuşan kitap gibi cevap vermeden önce çocuğun bu sorudan neler öğreneceğini öngörmelidir. ‘‘Çevrenizde çevre kirliliğine sebep olan etkenleri gözlemleyerek defterinize yazınız’’ sorusuna dönelim. Baba: ‘Çöplerimizi yola atarsak ne olur’ Çocuk: ‘Her yer kirlenir’ Baba: ‘Siz sokakta oynuyorsunuz ve farkında olmadan o çöplere dokunuyorsunuz. Bu ne demek?’ Çocuk: ‘Kirleniriz ve hasta oluruz’ Baba: ‘Sokakta yaşayan hayvanlar da bu mikroplardan etkilenir değil mi?’ Çocuk: ‘Tabiî, kuşlar çöplü suyu içerler ve hastalanırlar.’ Baba: ‘Çok doğru söyledin, demek ki çöplerin rasgele atılması çevre kirliliğine sebep oluyor ve bütün canlıları olumsuz etkiliyor’ Çocuk: ‘Bizimle birlikte mikroplar eve girer, derelere karışır, havaya karışır…’

El becerisi gerektiren çalışmalarda ve proje ödevlerinde çocuğun ödevlerini kendi gayretiyle yapması büyük önem taşımaktadır. Ailelerin öğrenciye, gereken pil, karton, kablo, büyüteç, lamba gibi materyalleri sağlaması yeterlidir. Meselâ öğrenci proje olarak güneş enerjisiyle ilgili bir bina yapıyor. Kartondan oluşturduğu binanın bir kenarını yapıştırırken diğer kenarı açılıyor. Ebeveyn burada karton yapışına kadar çocuğa yardımcı olabilir. Bunu yaparken çocuğun ne yapmak istediğini de ona farklı sorular sorarak öğrenebilir. Basit örneklerle açıklamaya çalıştığımız bu durum her konu için farklılık gösterebilir. Önemli olan, öğrenciyi teşvik eden bir ebeveyn yaklaşımıdır. Öğrencinin yaptığı kutudan ev çok iyi olmayabilir. Ama onun emeği, gayreti ve hayal gücünü yansıtmaktadır. Baba, oğlunun yaptığı evi beğenmeyip daha güzelini yapıp çocuğa verdiğinde, öğrenci kendine olan güvenini kaybeder. Kendini başarısız, yeteneksiz ya da beceriksiz hisseder. Ailelerin bu noktaya özellikle dikkat etmelerinde fayda vardır.

Çocuğunuza uygun çalışma ortamını oluşturun

Öğrenciye sadece ders çalışmak için özel bir alan ayrılmalıdır. Bu alan aydınlık, sessiz ve çalışmaya uygun yapıda olmalıdır. Çalışma alanı öğrencinin kendini özel hissetmesini sağlar. Çocukların ödevlerini zaman zaman arkadaşlarıyla yapmalarına izin verilmelidir. Bazı zamanlarda öğrenciler ailelerinin değil, arkadaşlarının destek ve düşüncelerinden yararlanmak isteyebilirler. Çocukların sizin görebileceğiniz bir yerde ders çalışmasını sağlamalı, buna imkân yoksa belirli aralıklarla ders çalışıp çalışmadıklarını kontrol etmelisiniz. Çocuğunuzun arkadaşlarına da nazik davranmalı, onlar üzerinde de olumlu bir izlenim bırakmalısınız.

Öğrencinin başarısıyla ilgilenin ve onu destekleyin

Çocuğun dersleriyle, başarı durumuyla yakından ilgilenin. Bunu yaparken sohbet havası oluşturun. Çünkü sorgu şeklindeki konuşmalar öğrencileri rahatsız eder ve cevap vermek istemezler. Öğrencinin ders notlarındaki düşüş veya yükselişler, onun ruhsal durumu hakkında ipucu verir. Çocukta ciddî motivasyon eksikliği varsa, ders çalışmak istemiyorsa, sürekli sıkıntılı görünüyorsa öğretmeniyle görüşmek ve rehberlik servisinden yardım almak faydalı olacaktır. Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle, şimdiden kolay gelsin...

BİTTİ.

Mustafa OĞUZ

18.09.2007


Çocuğumun görme ve duymasındaki sorunları nasıl fark edeceğim?

Çocukların görme ve duyma bozuklukları onların okul başarısını olumsuz etkilemekte ve çocuğun başkalarıyla iletişimini sınırlamaktadır. Çocuğun görme sorunlarının tesbiti için 3 yaşında muayene edilmesi gerekir. Çocukların göz yapısı ilköğretim öncesi dönemde gelişimini tamamlar. Bu dönemdeki tedaviler daha iyi cevap verir. Çünkü göz tembelliği gibi rahatsızlıklar ileri yaşlarda tedavi edilememektedir. Bu hastalık genellikle tek gözde olur ve fark edilemeyebilir. Çocuğunuz çok yakından televizyon seyrediyorsa, uzaktaki nesneleri ve insanları ayırt edemiyorsa, elindeki oyuncaklara bakarken gözüne çok yakın tutuyorsa, yemek yerken kaşığı ortalayamıyor ve ışığa tepki vermiyorsa, gözünün ağrıdığını, kaşındığını ya da batma olduğunu söylüyorsa bu durumlar göz rahatsızlıklarının belirtileridir.

Okula giden çocuklar; Tahtayı iyi göremediğini söylüyorsa, ders çalışırken deftere çok fazla yaklaşıyor ya da kitabı çok yakın tutuyorsa, ders çalışmaya başlayınca başının ağrıdığını söylüyorsa, kitaptaki yazıları bulanık gördüğünü söylüyorsa, bir doktora götürmekte fayda vardır. Çocuğun öğretmeniyle de görüşüp, çocuğun okulda görme ve duyma ile ilgili yakınmaları olup olmadığı öğrenilmelidir. Duyma sorunları: Çocuk çok yüksek sesle televizyon izliyor ve müzik dinliyorsa, seslere tepki vermiyorsa, söylenenleri anlamıyorsa, duyamadığını söylüyorsa, öğretmeni duyamadığından yakınıyorsa, kulağında ağrı, çınlama varsa, doktora başvurulması gerekir.

Öğretmenler, çocukların tahtayı görememesi ya da derste anlatılanları duyamadığını fark ettiklerinde bunu hemen aileye haber vermelidirler. Okulda göz kusurlarının ölçülmesi ile ilgili alfabeli ölçüm tahtalarından yararlanılabilir. Duyma ile ilgili de farklı testler vardır. Öğretmen bu test için özel olarak hazırlanmış sözcükleri kısık bir sesle çocuğa söylerler ve çocuğun duyduklarını tekrarlamasını beklerler. Yakını göremeyen çocuk hipermetrop, uzağı göremeyen miyop olabilir. Gözlerden bir tanesi düz yani istediği yere bakarken, diğer göz aşağı, yukarı, içe veya dışa bakıyorsa şaşılık ya da gizli şaşılık ihtimali yüksektir. Bunun yanında astigmatizma ve renk körlüğü de önemli görme bozukluklarıdır. Çocuğa gözlük seçerken onunda fikrini öğrenin. Çocuğun fiziksel gelişimini dikkate alarak burnunu sıkmayacak ve kulaklarını acıtmayacak modelleri tercih edin. Gözlük takan çocuklara ilk günlerde arkadaşları ‘dört göz’ gibi lâkaplar takabilir. Çocuk bundan rahatsız olup gözlük takmamak isteyebilir. Ona gözlük ya da kontaktlens takmanın göz sağlığı için gerekli olduğunu anlatın. Gözlük takan çocukların belirli aralıklarla göz doktoruna götürülmesinde fayda vardır.

18.09.2007


Sağlık, paha biçilemez zenginliktir

Sağlık hiç kimsenin kesin olarak güvenemeyeceği tek nimettir (Bertrand Russell). Yorgunluk kadar sağlıklı ve belki de yorgunluk kadar etkili uyku ilâcı hemen hemen yok gibidir (Henry Fielding). Hastalıkla ilgili çok fazla yazı okuyan insan günün birinde bir mürettip hatasından ölebilir (Jonathan Swift). Bir hastayı tedavi eden doktordur, kurtaran hastabakıcı (Victor Hugo). Ahirette dirilmek ümidi olmasa, sanıyorum ki hıfzıssıhhaya riayet çoğalırdı (Cenap Şehabettin). Dertlerin en iyisi kişinin alıştığı derttir (Plautus). Her derde bir deva vardır, hüner onu bulmaktır (Vak’anüvis Mehmet Esad). Gereğinden önce dertlenmek, gereğinden fazla dertlenmektir (Seneca). Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi (Kanuni Sultan Süleyman).

18.09.2007


Benim için daha değerli

Samos Kralı Polikratos, Şair Anekron’a ödül olarak dört altın verir. Şair bu dört altınla ne yapacağını düşünmekten iki gece uyuyamaz. Sonunda altınları geri götürür ve şöyle der: ‘‘Kralım altınlarınız çok değerli, ama benim uykum daha değerli…’’

18.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri