Vücudumuzu, orgalarımızı, ruhumuz yönetir. Ruhumuz, beynimizi de inançlarımız, düşüncemiz, imanımız. Dolayısıyla beden sağlığı, rûh sağlığına bağlı. Rûh sağlığı da duygu, düşünce ve mânâ dengesine... Denge için de;
* Önce kendimiz; sonra yüce Yaratıcımız ile iletişim/irtibat kurmalıyız. Kendimizle iletişimi kurmak; kendimizi tanıyıp nefsimiz üzerimizdeki haklarını vermekle mümkün. Rabbimizle iletişim kurmak; ibâdet ve duâ ile olur. Çünkü, kul ile Yaratıcı arasında en yüksek iletişim, imân/ibâdettir. 1
* Kendimizle barışmalıyız. Unutmayalım, en kolay yol, musalâhadır. Yâni, en sağlıklı, en emin yol, anlaşma, uzlaşma ve barıştır. Kendimizle barışamazsak başkalarıyla asla sulh yapamayız.
* Hangi inanç ve düşünceye sahip olurlarsa olsunlar, akraba, komşu ve insanlarla; hattâ, hayvan ve eşyalarla da sağlıklı iletişim kurun.
* Apartman, mahalle, okul, iş yeri ilişkileri de uyum içinde götürün. Dünyanın tek başına sizin olduğunu düşününüz! Ne işinize yarardı? Öyle ise hemcinslerinizle iletişim kurup teşrik-i mesâiye mecburuz.
* İnsanlar arası ilişkilerimizi fedâkârlık, hürmet ve sevgiye dayandırırsak, uzun ömürlü olurlar. Art niyet, ön yargıdan uzak olun.
* Sosyal münâsebetlerimiz gerçekçi bir yapıya dayanmalı. İmkân ve kabiliyetler dikkate alınmazsa; yersiz, zamansız beklentilere girilir. Bu, iletişim ve ilişkileri bozar.
* En önemli iletişim aracı güvendir. Bununla birlikte, hüsn-ü zan ve adem-i itimat prensibi esas alınmalı. Yâni, bütün insanların iyi olduğunu düşünmek zorundayız. Fakat, nefis taşıyor, değişken bir yapıya sahibiz. Dünyanın çalkantıları bizi değiştirebilir. Öyle ise; adem-i itimat edip tedbir almalıyız.
* İnanç/imân, kültür değerlerinize bağlı kalın. Tam adâlet, fazîlet, doğruluk, sevgi, iyilik, diğergamlık, yardım, merhamet, affetmek gibi rûhun fonksiyonları; imân/inanç ile tekâmül edip tezahür ettiğini unutmayın.
* Ruh ve beden sağlığını istiyorsanız olumsuz düşünce, duygu ve davranışlardan uzak kalın. Daha doğrusu, “olumsuz duyguları” yerinde ve ölçüsünde kullanın.
* Gayesizlik, hedefsizlik sıkıntı, üzüntünün yanında duygu sapmalarına da sebep olur. Hayatından en fazla şikâyet edenler başıboş işsizler değil mi? 2
Bundan kurtulmak için emel ve zarûrî ihtiyaçlarınızı karşılayıp kişiliğinizi geliştirecek; iletişimi sağlayacak meşgalelere, ilgi alanlarına yönelin. Çevrenize, insanlığa faydalı olacak; kültür hayatına katkı sağlayacak sosyal faaliyetler içine girin. İyilik/yardım yaptığınızda stresi önleyip, enerji aldığınızı ve mutlu olduğunuzu hissetmiyor musunuz?
Dipnotlar:
1-İşârâtü’l-İ’câz, s. 142.; 2-Lem’alar, s. 218.
24.09.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|