Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Çat kapı

Ramazanın üçüncü günüydü. Akşama yakın kızımla mutfaktayız. Gazetemizden, iftara misafir davet etmenin güzelliğini okumuştuk. “Bir kimse Ramazan ayında bir oruçluya iftar verirse, günahları af olur. Cenâb-ı Hak onu cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir. Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilecektir. Bu ayda bir oruçluya su veren kıyamet günü susuz kalmayacaktır.” (Tirmizî) Bu hadisi kızımla yorumlarken, kızım “Anneciğim neden özel olarak hazırlık yapmadan misafir davet edilmiyor.” Ben de cevaben “Yavrucuğum öyle bir zamandayız ki, meselâ şimdi kimi davet edebiliriz? Dünkü iftardan kalan yemeğimiz var. Yanına çorba yaparım, salata, vs. iftarımızı açarız. Bu şekilde orucun esas maksadına da ulaşmış oluruz. Oysa bu ikramlarımıza misafir davet etsek onlara saygı duymadığımız, özenmediğimiz kanısına varırlar. Maalesef toplum bu çarka takılmış bizleri de sürüklüyor…”

Telefonun sesine koşturdum. Çok sevdiğim iki komşum iftardan sonra çay içmeye geleceklerini söylediler. Buyur ettim ve mutfağa geri döndüm. Kendimize tatlı yapmamıştım, bari komşularımın hatırına ağızları tatlansın, muhabbetimize lezzet katsın diye revani hazırlamaya başladım. Tatlı hamuru fırında biz kızımızla konuşmaya devam ediyoruz. İftara kırk beş dakika kalmıştı. Allah ne verdiyse soframızı hazırlamıştık. Zil tekrar çalmıştı, bu evimizin ziliydi. Kızım koştu, otomatiğe bastı, yukarıdan ayak sesleri merdivenlerden aşağıya doğru geliyordu. Şaşırdık! Ellerinde tencereler, meşrubatlar, tepsiler ve ekmeklerle çaya geleceklerini söyleyen komşularımızdı. Ebedî arkadaşları il dışına gitmişler, öyle olunca “Nevin ablalara iftara gidelim, haber verirsek koşturur. Böyle samimiyetimize daha güzel oturur” demişler.

İşin ilginç tarafı, kızımla davet etme konusunu konuştuğumuz saatlerde, komşularımızın da bize böyle bir sürpriz jesti yapmaya niyetlenmeleriydi. Her iki tarafın da gönülden arzuladığı –iftara davet sünnetine—uyma isteği bir nebze de olsa yaşanmıştı. Biz aza kanaat etmek istemiştik. Rabbim onun rızasını bilen komşularımızla—çat kapı—soframızı, gönüllerimizi, gözlerimizdeki kardeşlik ışıltılarını bereketlendirmişti.

Nevin ALAN

02.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri