Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Çocuğunuza ödül ve cezanın anlamını anlatın

Çocuğa okul öncesi dönemden başlayarak, istenilen davranışların neler olduğunun öğretilmesi ve çocuğun iç disiplinini sağlaması amaçlanmalıdır. ‘‘Yapma, gitme, istemiyorum, yasaklıyorum’’ şeklindeki olumsuz kurallar çocuklar tarafından algılanmaz. Çocuğa olumlu davranışlar öğretilmeli, davranışlarda ödül ve cezaların sınırı doğru olarak belirlenmelidir. Ebeveynlerin çocukla sağlıklı iletişim kurması, çocuğa değerli olduğunu hissettirmesi ve anlayışla yaklaşması da büyük önem taşımaktadır.

Her insan başkaları tarafından takdir edilmekten, övülmekten ve ödüllendirilmekten mutluluk duyar. Çocuğa ödül, olumlu davranışları sonucunda verilir. Ödüllendirilen çocuk, gerçekleştirdiği davranışı benimser ve sonraki zamanlarda da benzer şekilde davranır. Çocuğu normalde yapması gereken sorumlulukları için ödüllendirmek, çocuğu tembelliğe ve çıkar kavgasına itebilir. Ödülün aşırıya kaçırılmaması da gerekmektedir. Çocuğunuzu aşırı derecede övmek, çocuğun çevresindekileri anlamasını engeller. Çocuklarınızla ödül konusunu bir pazarlık aracı haline getirmekten özellikle kaçının. Verdiğiniz ödülleri sık sık dile getirip, çocuğun başına kakmayın. Çocuklarınız arasında adil olun. Çocukların kıskançlık ve yalnızlık duyguları yaşaması hoş bir durum değildir. Ödüllendirme sadece maddi değildir, bazen güzel bir söz de çok büyük ödüldür.

Çocuklar bazen sorumluluklarını yerine getirmeyerek veya uygunsuz davranışlarda bulunarak suç işleyebilirler. Aileler, ceza verirken hemen fiziksel şiddete başvurmamalıdır. Şiddet, çocuğu eğitmez aksine daha hırçın, saldırgan, özgüveni eksik, başarısız, ürkek bireyler haline getirir. Çocuğu cezalandırmadan önce onu dinlemek çok önemlidir. Eğer çocuk ilk kez ceza gerektiren bir davranış gerçekleştirmişse ve pişmansa onu affetmek, yaptığının ne kadar yanlış bir davranış olduğunu anlatmak yeterli olacaktır. ‘‘Bir işi doğru yapmak, niçin yanlış yapıldığını açıklamaktan daha az zaman alır (H. Wodsworth).’’ Azarlamak, hakaret etmek yerine; davranışlarıyla sizi üzdüğünü, hayal kırıklığına uğrattığını ve utandırdığını söylemek daha eğiticidir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilgili bölümünde ‘‘Hiçbir çocuk insanlık dışı yöntemlerle ya da aşağılanarak cezalandırılamaz. Çocuklar suç işlemişse uygulanacak cezalar, yaşına uygun, gelişimlerini engellemeyecek ve eğitsel olmalıdır’’ denilmektedir.

Sorumluluk bilinciyle disiplin altına alınan çocuklar daha az hata yaparlar. Çocuğunuzun davranışı sizi çok öfkelendirdiyse, ceza vermeden önce sinirlerinizin yatışmasını bekleyin. Suç işleyen çocuğunuzu sevdiği etkinliklerden mahrum bırakmak da bir ceza yöntemidir. Verdiğiniz cezanın gerekçesini çocuğunuza mutlaka anlatın. Küçük bir hata için büyük cezalar vermek doğru değildir, yine büyük suçların cezasız bırakılması da o yanlış davranışın tekrarlanmasına sebep olabilir. Bu sebeple adil ve gerçekçi olmakta fayda vardır. Çocuğunuzun daha önce işlediği suçları sık sık onun yüzüne vurmayın. Çocuğunuza, daha sonra üzüleceğiniz, vicdan azabı duyacağınız cezaları vermekten kaçının. Şimdiden kolay gelsin!

02.10.2007


Ah şu disiplin, disiplin!

Disiplin nedir?

Disiplin, olumsuz davranışların ortaya çıkmasını önlemek için tutarlı ve kararlı davranışlarda bulunmak, şeklinde tanımlanabilir. Disiplin, çalışmaların bir düzen içinde sürdürülmesidir. Okulda disiplin; öğrenciye hangi davranışların istenilir olduğunu öğreterek, öğrencilerin bu davranışları ne ölçüde gerçekleştirdiğinin gözlemlenmesi, istenilenden daha başarılı olduğunda onu ödüllendirilip, davranışları sergileyemediğinde onun farklı derecelerde cezalandırılması olarak ifade edilebilir. Yapıcı, engelleyici ve düzeltici olmak üzere üç tür disiplin uygulaması vardır.

Disiplin Uygulamaları çeşitlilik göstermektedir

Yapıcı disiplin; Bir disiplin sorunu ortaya çıktıktan sonra onu ortadan kaldırmak çok zor olmaktadır. Bu sebeple öğrencilere yapılmaması gerekenler değil, yapılması gerekenler anlatılmalıdır. İstenen davranışların öğretilmesi ve bu davranışların sergilenmesinin faydalarının ifade edilmesi büyük önem taşımaktadır. Öğrencilere olumlu davranışların faydaları anlatılarak görevleri istekle yerine getirmeleri teşvik edilir. Öğrenci üzerinde baskı oluşturmak, emir vermek, küçük düşürmek gibi uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir. Kısacası öğrencinin bir başkası tarafından yönetilmeye değil, kendini yönetmeye ihtiyacı vardır. Engelleyici disiplin; Eğitimciler, sınıfın yapısı, öğrencilerin davranışları, ailevi ilişkilerini, arkadaşlarıyla iletişimini gözlemleyerek, çıkabilecek olumsuzlukları önceden görüp bu olumsuzluğu engelleyici önlemler alırlar. Öğretmenin kendinden emin, tarafsız ve kararlı bir tutum sergilemesi önemlidir. Düzeltici disiplin; Tüm alınan önlemlere ve çalışmalara rağmen öğrencilerin olumsuz davranışları ortaya çıktığında bu davranışların belirlenerek, öğrenciye davranışın zararları anlatılır. Olay gerçekleştikten sonra öğrenci, çevresindekilerin (öğretmenler, öğrenciler, ebeveynler) önünde azarlanmamalı, suçları sık sık yüzüne vurulmamalı ve öğrenciyi dinlemeden cezalandırılmamalıdır. Öğrenciye olumlu davranışlar öğretilerek, bu davranışı tekrarlaması engellenir.

Disiplin sorunlarının farklı sebepleri olabilir

Öğrencilerin kişilik özellikleri, yaşadığı sağlık sorunları, ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkileri, öğretmenle iletişimi, sosyal konumu, yetenek ve yetersizlikleri disiplin sorunlarına sebep olabilir. Öğrencilerin derste anlatılanları anlamaması, öğretilenleri faydasız olarak değerlendirmeleri, sınıfta çok fazla gürültü olması, öğretmenin öğrenciler açısından olumsuzluk içeren davranışları, sınıfın kalabalık, karanlık, soğuk ya da havasız olması, eğitim materyallerinin yetersizliği, uzun süre boş geçen dersler olumsuzlukların meydana gelmesine zemin hazırlamaktadır. Öğretmenin farklı sınıflardaki öğrencilere farklı davranması, çelişkili konuşması, öğrencilerle iletişim kuramaması da disiplin sorunlarına sebep olmaktadır.

Dayakla disiplin sağlamak mümkün değildir

Öğrencilere farklı şekillerde şiddet uygulayarak, okulda ve sınıfta disiplini sağlamak mümkün değildir. Şiddeti hiçbir zaman bir eğitimi aracı olarak göremeyiz. Eğitimciler günümüzde bu konuda oldukça bilinçlenmişlerdir ancak yine de üzerinde önemle durmakta fayda vardır. Okuldaki şiddet olaylarının ve disiplinsizliğin artmasında sözlü ya da fiziksel şiddetin etkisi vardır. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin aynı altı okulda 1992 ve 2006 yıllarında yaptığı araştırma, dayak ve şiddete maruz kalan çocuklarda öfke, nefret, kin duyguları oluştuğunu ve buna bağlı olarak saldırganlık eğiliminin arttığını gösteriyor. Dayak karşısında öğrencilerin hissettiği duyguysa ağırlıklı olarak üzüntü oluyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi’nin ‘‘İlköğretim Okullarında Çatışma Stratejileri’’ne yönelik araştırmasında (AA, 2003), öğretmenlere göre, öğrencilerin %33’ü kendi aralarındaki sorunları ‘kavga ederek’, %11’i ‘küfürleşerek’, %10’u ‘konuşarak’, %9’u da ‘şikâyet ederek’ çözdüklerini belirtti. Araştırmada, öğretmenler, okul yöneticilerinin, öğrenciler arasındaki çatışmaları %30 oranında ‘öğüt vererek’, %19 oranında aileleriyle görüşerek, %13 oranında uyararak,, %10 oranında da ‘psikolojik danışma ve rehberlik servisine göndererek’ giderdiklerini bildirmişlerdir. Öte yandan öğrenciler ise, okul yöneticilerinin öğrenciler arasındaki sorunları %29 oranında ‘döverek’, %15 oranında ‘öğüt vererek’, % 14 oranında ‘azarlayarak’, %9 oranında ise ‘uyararak’ çözmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir.

Öğretmenler ve yöneticiler hangi önlemleri almalı?

26408 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül Ve Disiplin Yönetmeliğinin öğrencilerin korunması ile ilgili MADDE 6 – (1) Yönetici ve öğretmenlerce;

a) Aile içinde ve dışında şiddete maruz kalan, ilgisizlik nedeniyle veya zorlanarak Kanun ve toplumun etik kurallarına aykırı olan yollara yönelme ihtimali bulunan öğrencilerle ilgili gerekli önlemlerin alınması,

b) Öğrencilerin her türlü madde bağımlılığından, uyuşturucu ve benzeri maddeleri bulundurmaktan, kullanmaktan, bu tür maddelerin üretim ve kaçakçılığına alet olmaktan korunması,

c) Öğrencilerin pornografi, teşhir, cinsel sömürü, istismar, taciz ve her türlü olumsuz davranışlardan korunması,

ç) Öğrencilerin, diğer öğrenciler tarafından fiziksel ve ruhsal yönden zarar görmemeleri için dedikoduya, zorbalığa, tehdide, sataşmaya ve onur kırıcı her türlü lakap takılmasına karşı korunması konularında veli veya ailelerle de iş birliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.

Disiplin sorunlarına müdahale yöntemleri…

Öğretmenin öğrenciyle göz teması kurarak ya da beden dilini kullanarak sessizce uyarması, öğrencinin sesli olarak uyarılması, yapılan davranışı görmezlikten gelmek, öğrencinin yerini değiştirmek, ders sonrasında öğrenciyle birebir görüşmek, dersi kesip olumsuzluğun sona ermesini beklemek ve bunu yaparken de beden dilini kullanmak… Disiplin sorunlarının ortaya çıkmadan engellenmesinde ya da ortaya çıktığı anda müdahale edilmesinde öğretmenin yaklaşımının önemi büyüktür. Öğrencileri kontrol etmek için ceza uygulamasından yararlanıyorsa, verilecek olan ceza kesinlikle keyfilik arz etmemelidir. Öğrenci cezanın sebebini anlamadıktan sonra uygulanıp uygulanmamasının bir manası kalmaz. Cezai önlemlerin derhal alınması, verilen cezanın herkese açıklanmaması, bir suça dayanması ve öğrencinin fiziksel-ruhsal yapısını zedeleyecek nitelikte olmaması gerekir.

Sınıfta pozitif disiplin

sağlamak için önemli püf noktaları!

Öğrencilerin uyması gereken kuralların çerçeveletilip duvara asılmasının bir önemi yoktur. Kuralların okul yönetimi ya da öğretmenler tarafından öğrencilere anlaşılır bir dille anlatılması gerekir. Öğretmenler şu noktalara dikkat etmelidirler:

Ders öncesinde o günkü planlar ile ilgili hazırlıkları yapın ver derse zamanında gelin. Öğrencileri derse hazırlayın. Çok küçük olayları büyütmeyin, tüm öğrencilerle iletişim kurmaya özen gösterin, ders sırasında masanıza bağlı kalmayın ve sınıf içersinde dolaşın. Konuşmanız teşvik edici olsun ve her öğrencinizi ayrı ayrı değerlendirin, çocuklara isimleriyle hitap edin, lakap takmaktan özellikle kaçının. Onları yönetime şikâyet etmekle, düşük not vermekle, sözlüye kaldırmakla ve sınıfta küçük düşürmekle tehdit etmeyin. Çocukları boş bırakmayın. Ders sırasında bir uğraşı olmayan çocuklar disiplin sorunlarına sebep olabilir.

Sınıfta grup çalışmasını ve ortak aktiviteleri destekleyin, öğrencilere onları sevdiğinizi ve değer verdiğinizi hissettirin. Öğrencilerin yeteneklerinin birbirinden farklı olduğunu hatırlayarak, bu farklılıkları olumlu yönde kullanmalarına yardımcı olun. Sınıfta çözümlenecek sorunları, okul yönetimine iletmeyin. Öğrencilere verimli ders çalışma yöntemlerini anlatın. Çocuğu sınıftan uzaklaştırmak çözüm değildir. Öğrenciyi kazanmaya ve ona doğruları öğretmeye çabalamaktan vazgeçmeyin. Öğrencilerinize adil davranın, onların size güvenmesini sağlayın, sırlarını saklayın. Yanlış davranışlar gerçekleştirdiğinde, size söylediği sırları bir iğneleme ve tehdit aracı haline getirmeyin.

Davranışlarınızda tutarlı olun. Meydana gelen disiplin suçunu kimin işlediği bilinmiyorsa, bunun için bütün sınıf cezalandırılmamalı ve aşağılanmamalıdır. Ceza verirken dayak uygulamasından kesinlikle kaçınılmalı, men etme ya da etkinliklere katılmama benzeri cezalar verilmelidir. Eğitimciler, velilerle irtibatı koparmamalı, veli toplantılarında disiplin kurallarını ebeveynlere de anlatmalıdır. Dersin işleniş şekli öğrencilere öğretilmelidir. Ceza uygulamalarında onların birer çocuk olduğu unutulmamalıdır. Öğretmenlerin, dersi monotonluktan kurtararak, vücut dilini (el, yüz hareketleri, bakışlar, ses tonu) bir iletişim yöntemi olarak kullanması önem arz etmektedir. Davranışlarınızla öğrencilere model oluşturduğunuzu ve öğrencilerin sizin özelliklerinizi benimsediğini unutmayınız.

Öğrencilerinizin başarılarını övün, onları destekleyin. Yaptıkları çalışmaları panolarda sergileyin. Kendini geliştiren ve başarılı olan öğrencileri ödüllendirin. Çocukların emeklerine değer verin. Öğrenci yüksek başarılar elde edemese bile, onu motive ederek, kendini daha rahat ifade etmesine yardımcı olun. Mutlu bir hafta geçirmeniz temennisiyle…

[email protected]

Mustafa OĞUZ

02.10.2007


Eğitimciler öğrenciyi derse nasıl hazırlamalı?

Son zil çalmış, öğrenciler sınıftan çıkmaya başlamışlardır. Bir öğrenci öğretmenine yaklaşıp şu soruyu sorar: ‘‘Öğretmenim eve gidince annem her akşam soruyor da, söyler misiniz ben bu gün ne öğrendim?’’ Derse başlarken öğrencilerin o gün öğrenilecek konular, yapılacak etkinliklerle ilgili bilgilendirilmesi gerekir. Bunun için farklı teknikler vardır. Eğitimci bir önceki derste neler öğretildiğini kısaca özetleyebileceği gibi, sınıftaki bir öğrenciden anlatmasını isteyebilir. Öğrencinin anlattıklarına eklenecek başka noktalar varsa bunlar da dile getirildikten sonra o günkü programa geçilir. Sadece işlenecek konunun adı söylenerek geçiştirilmemeli; konunun içeriği, önemi ve öğrencilere neler kazandıracağına da değinilmelidir. Öğretmen işlenecek yeni konuyla ilgili tahtaya ilginç sorular ve ipuçları yazarak öğrencilerin dikkatini çekebilir. Öğrencilerin zorlandığı derslerde onları motive edici konuşmalar yapmak önemlidir. Ders sonunda neler anlatıldığı kısaca özetlenmeli ve sonraki derste neler anlatılacağı hakkında öğrenciler aydınlatılmalıdır. Böylece öğrenciler eve gidip o günkü dersi tekrarlarken, bir sonraki ders konularına da göz gezdirebilirler.

02.10.2007


Biraz tebessüm

Baba Mesleği

Kendini beğenmiş bir genç, tanınmış İngiliz yazarı Bernard Shaw’a: ‘‘Sizin babanız küçük bir terzi idi değil mi?’’ diye küçümser bir tavırla sormuş. Bernard Shaw, bu soruya hiç bozulmadan: ‘‘Evet’’ cevabını vermiş. Kibirli genç bu sefer de: ‘‘Öyleyse siz ne niye terzi olmadınız?’’ diye sormuş. Shaw, bu soruya soruyla karşılık vermiş: ‘Sizin babanız herhalde beyefendi birisiydi değil mi?’’ Genç: ‘‘Ona ne şüphe, elbette…’’ Bernard Shaw : ‘‘O halde siz neden beyefendi bir insan olmadınız!’’ diyerek kibirli gence unutamayacağı bir ders vermiş.

02.10.2007


Kendini kontrol etmeyi öğrenen insana ne mutlu!

Disiplin, bir hareketi farkında olmadan yapacak aşamaya gelene kadar devam ettirme alışkanlığıdır. Disiplin kilolarca baskı uygularken, pişmanlık tonlarca baskı yapar (John Rhce). Hayatta bütün başarılarımı her zaman ve her işte zamanından bir çeyrek saat önce harekete geçmeme borçluyum (O. Wilde). Büyük insanların hayat hikâyelerini okurken, ilk zaferlerini kendilerine karşı kazandıklarını görmüşümdür. Hepsinde de öz disiplin başta geliyordu (Harry Truman). Başarılarımı hiçbir tesadüfe borçlu değilim. Buluşlarım da tesadüflerin değil, çalışmalarımın eseridir (Edison). Hayattaki en büyük sıkıntımız gerçekleri kabullenmeyişimizdir (J. Ingelow). Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar (Sigmund Freud).

02.10.2007


Seviye belirleme sınavı (SBS) dershanelere olan ilgiyi azaltır mı?

Ortaöğretim Kurumları Sınavı bu yıl son kez uygulanacak, OKS’nin yerine getirilen Seviye Belirleme Sınavı’na bu yıl 6 ve 7’nci sınıflar girecek. Eğitimciler Birliği Sendikası’nın (EĞİTİM-BİR-SEN), ‘‘OKS Değerlendirme Araştırması’’na göre, önerilen modeli OKS ile kıyasladığımızda öğretmenlerin dörtte üçlük kısmı olumlu yaklaşmakta ancak sistemin bazı eksiklikleri olduğunu belirtmektedir. Sisteme ilişkin olarak eksikliklere bakıldığında dershanelere yönelimin artacak olması ve özel okulların daha avantajlı hale gelecek olması olarak belirtilmiştir. Araştırmaya göre; Yapılacak olan sınavlarda sadece yıl içinde işlenen konulardan soru sorulması dershanelere olan ilgiyi azaltacaktır önermesine öğretmenlerin %54’ü hayır cevabını vererek öğrencilerin dershanelere olan ilgisinin devam edeceğini göstermektedir. Anket sorularına cevap veren öğretmenlerin %85’i 3 yıl arka arkaya sınav yapılacak olmasının dershanelere olan ihtiyacı daha da artıracağını düşünmektedir. Dershanelerin fonksiyonunun azalmayacağını düşünenlere sebebi sorulduğunda yarıdan fazlası öğrencilerin sınav kazanmak için dershaneye duydukları inancın etkili olduğunu belirtirken, %37’si her yıl sınav yapılacak olmasını dershanelerin fonksiyonunu artırarak devam ettireceğinin sebebi olarak göstermiştir. %9’u okullarda verilen eğitimin yetersizliğinin sebebi olduğunu belirtmiştir. SBS ile birlikte öğrencilerin sınav kaygısı ve stresi azalacaktır görüşüne katılan öğretmenlerin oranı %27 de kalırken, hayır azalmaz diyenler %31 oranındadır. Öğrencilerin kaygı ve stres düzeyi kısmen azalır diyenler ise %41’lik bir orandadır.

02.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri