“Türkiye’nin AB yolu, Diyarbakır’dan geçer” sözü bir dönem çok tartışılmıştı. Bu tesbit farklı yorumlara sebep olmuş olsa da, işin özünde, Türkiye’nin her ilinin AB standartlarına ulaşması gerektiği anlatılmaya çalışıyordu. Nitekim, daha sonra yapılan çeşitli değerlendirmelerde, “Türkiye’nin yolu Ankara’dan geçer, İstanbul’dan geçer, ekonomiden geçer v.s...” gibi tesbitler de yapıldı.
Bu anlamdaki bir başka değrelendirme de, Türkiye’nin AB üyeliği için ‘şart’ koşulan “Kopenhag Kriterleri” için yapılmıştı. AB üyeliği noktasında bu kriterlerin ‘şart’ olduğu hatırlatıldıkça, Türkiye’yi idare edenler; “Gerekirse bu kriterleri Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz” demişti. Neticede, “Ankara Kriterleri”yle AB yolunda ilerlemenin mümkün olmadığı ortaya çıktı.
Şimdi önümüzde, birbirine benzeyen iki fotoğraf var. Biri, Diyarbakır’da açılan “Özel AB İlköğretim Okulu”nda çekilmiş. Gayet nezih şekilde düzenlendiği anlaşılan sınıfta iki öğrencinin başı örtülüymüş. Okulun bir özelliği de, ismine uygun olacak şekilde; öğrenci ve öğretmenlere giyim konusunda da karışmaması. Bu serbestlikten istifade ile iki öğrenci başörtülü olarak okula gidiyormuş. (Sabah, 28 Eylül 2007)
“Gidiyormuş” diyoruz, çünkü haberin medyada yer alması üzerine Türkiye’yi idare edenler hemen harekete geçmiş ve soruşturma başlatmışlar. Muhtemelen bu iki öğrenci yakında bu şekilde okula gidemeyecekler.
İkinci fotoğraf ise, Almanya’nın Berlin şehrinde bir ‘lise’de çekilmiş. Orada da bir başörtülü öğrenci var ve derse aktif bir şekilde katılmış, öğretmenine soru soruyor.
Kompozisyon açısından bile biri birine çok benzeyen bu iki fotoğraf arasındaki farkları düşünmeye ne dersiniz? Berlin’deki başörtülü öğrenci çok rahat, “Eyvah! Fotoğrafım çekildi, artık okula gelemeyeceğim” endişesi taşımıyor. Ona bu şekilde ‘medya baskısı’ uygulayan da yok.
Ya Diyarbakır’daki fotoğraf? Ayrıntılı bilgimiz yok, ama belki de eğitim kalitesi açısından “AB standartları”nda olan bir okul; bir iki öğrenci sırf ‘başı örtülü’ kabul edilmiş diye anında ‘suçlu’ ilan edilmek üzere. İşte iki fotoğraf arasındaki farklardan bir kısmı bu.
Bakınız, okulların açılmasıyla birlikte eğitim sistemi sıkıntıları yine gündeme geldi. En başta, binlerce öğretmen açığından bahsediliyor. Öğretmen açığı demek, bazı derslerin boş geçmesi, eğitimin aksaması demek. Bazı ilçelerde öğrenciler traktörlerle okula gidiyor. Bazı okullarda taşımalı eğitimin sıkıntısı çekiliyor vs. Eğitim sisteminin bunca sıkıntısı varken, başörtülü bir öğrenciye odaklanmak, onu ‘suçlu’ ilan edercesine yayın yapmak eğitim sisteminin problemlerini çözer mi?
Türkiye bu gerçekle yüzleşmek zorunda: Berlin’de problem olmayan başörtülü ilk okul/lise öğrencisi, Diyarbakır’da niçin problem olsun?
29.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|