Son günlerin en moda tabiri, ‘mahalle baskısı’ tesbiti oldu. Ünlü sosyolog Prof. Dr. Şerif Mardin’in Türkiye’deki gelişmeleri anlatırken kullandığı bu ifada belki de maksadını aşan bir şekilde yorumlandı ve yorumlanmaya da devam ediyor.
Bu ifade o kadar farklı yorumlara kaynaklık etmeye başladı ki, herhangi bir talepte bulunmak isteyenler karşı suçlamayla ile karşı karşıya kalabilir. Yani, “Şu konuda hakkımı istiyorum” deseniz; “Yoksa bize ‘mahalle baskısı’ mı uyguluyorsun” diyenler bile çıkabilir.
Mesela, yabancı bir market zincirinin Türkiye halkası, müşterilerinden gelen ‘talep’leri dikkate alarak ‘mescid’ açmaya karar vermiş ve açmış. Şimdi bu kararın arkasında da ‘mahalle baskısı var’ mı denilecek? Aynı şekilde, Safranbolu’ya gelen Japon turist Takeho Hisamatsu’nun oruç tutanlardan etkilenerek kendisinin de oruç tutmaya başlaması ‘mahalle baskısı’na örnek midir? (AA, 23 Eylül 2007)
Tabiî ki, insanların birbirini etkilemesi ve etkilenmesi kaçınılmazdır. Ama bu ‘etki’lenmeyi sadece ‘baskı’ olarak değerlendirirsek doğru yapmış olur muyuz? Bu hayalî baskıyı önlemek için insanların birbiriyle diyaloğunu mu yasaklayacağız?
Bu tartışmaları bir yana bırakıp, bazılarınca ‘mahalle baskı’sına örnek verilebilecek ‘hayırlı bir gelişme’yi aktaralım: “Türkiye’de faaliyet gösteren dev yabancı market zincirlerinden birinin genel müdürü, bir mağazalarında kendisinden habersiz mescit açıldığını öğrenince devreye girdi: Bizim mağazalarımızda böyle bir uygulamamız yoktu. Siz neden mescit açtınız?
“-Efendim müşterilerimizden istek geldi, ben de mescit yeri ayarladım. Hem bildiğim kadarıyla Avrupa’daki mağazalarımızın bazılarında da mescit yeri var.
“Genel müdür doğrudan müdahale edip, mescidi kapattırmak yerine, durumu Avrupa’daki merkezlerine sormaya karar verdi: ‘Mağazalarımızdan birinde müşterilerden gelen talep üzerine oradaki müdürümüz, mescit yeri ayarlamış. Bu konuda belirlenmiş bir stratejimiz var mıdır?’
“Aldığı yanıt Türkiye’deki genel müdürü şaşırttı: ‘Buradaki çoğu Türk, Müslüman müşterilerimizden talepler gelmişti. Biz de bazı mağazalarımızda mescit yeri düzenlemesi yaptık. Sakınca görmüyoruz.’” (Vahap Munyar, Hürriyet, 23 Eylül 2007)
Mescid açan ‘yabancı market zinciri’nin ismi belirtilmemiş; ama biz buradan tebrik ve teşekkürlerimizi ifade edelim ve henüz mescid açmayan yerli ve yabancı bütün ‘zincir’lere mescid açma çağrısı yapalım...
Yazıda ifade edildiği üzere, market zincirinin genel müdürü ‘merkez’inden aldığı ‘Mescide vize’ cevabı karşısında şaşırmış. Tabii şaşıran sadece genel müdür değil. Muhtemelen bu ‘haber’i duyan çok sayıda ‘aydın’ da şaşıracak...
Ne diyelim, Allah (cc) şaşırtmasın!
25.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|