Banu YAŞAR |
|
Boşanma ve çocuk |
Boşanma sürecinin zorluğu ve yıpratıcılığı kadar, bu durumun çocuklara nasıl anlatılacağı da önemli bir konudur. Eşlerin yeni sürece alışmaları, kabullenmeleri, psikolojik açıdan toparlanmalarının yanı sıra, çocuklara bu durumun en sağlıklı bir şekilde söylenmesi de konunun en hassas muhtevasını oluşturur. Eşler açısından alışılmış olan hayat tarzındaki değişiklikler, eşle yaşanan tatsız ve acıtıcı olaylar, çevrenin ve ailelerin müdahalesi, sürekli sorulan sorularla baş etmek ve tekrar bir düzen kurmak gerçekten zaman alır. Eşlerin yeni bir düzen kurmaları için belli bir süreye de ihtiyaçları vardır. İlk zamanlar duygular karışık olduğu için sağlıklı düşünmekte ve karar vermekte güçlükler olabilir. Çoğu zaman ortama, öfke ve belirsiz duygular hakimdir. Bu sürecin eşler ve çocuklar açısından zararsız atlatılması pek mümkün değildir. Sonuçta yaşanan durumun kendisi zor ve travmatik bir nitelik taşır. Eşler, birbirlerine olan öfkelerinden dolayı, bazen çocukları fark edemeyebilirler. Ya da verdikleri tepkilerle onlara zarar verebilir, korkularını arttırabilirler. Çocukların yanında eşlerin birbirini kötülemesi, suçlaması, olumsuz taraflarını çocuklara anlatması, onların yüreğinde ve zihinlerinde kalıcı izler bırakır. Oysaki, ‘Çocuğun tarafı olmaz, çocuğun tarafında olunur.’ Ondan taraf tutmasını, tercih yapmasını beklemek ve talep etmek ona haksızlık olur. Çünkü çocuklar anne ya da babalarından birini tercih etmek zorunda kalmak istemezler. Her ikisini de görmek, her ikisini de sevmek ve her ikisi tarafından sevilmek isterler. Kaybetme korkusunun yoğun olduğu okul öncesi yaştaki çocuklarda, boşanma sonrasında, bazı davranış bozukluklarıyla birlikte kaybetme korkusu da yerleşir. Birlikte yaşadığı ebeveynin de bir gün onu terk edip gideceğinden korkar ve kaygı duyar. Okula ya da bir başka yere gitmek istemez. Bir yerde yatıya kalmaya çekinir. Aklı fikri bu duyguda olduğu için, yaptığı şeylere konsantre olamaz. Hatta uykuları bile sık sık bölünür. Uyku ve yemek problemleri de yaşanabilir. Korkulu rüyalar görme, ağlayarak uyanmalar artabilir. Çocuklara bu kararın nasıl açıklandığı ve hangi kelimelerin kullanıldığı da çok önemlidir. Açıklama yaparken kullandığımız kelimeler diğer eşe yönelik suçlayıcı bir muhteva taşımamalıdır. Bu sebeple, çocukla konuşurken, anne babanın onu çok sevdiği, her ikisi için de çok özel olduğu, hayatı boyunca ihtiyacı olduğunda hep yanında olacakları öncelikle söylenmelidir. Sonrasında anne babanın bazı konularda anlaşamadığı, bu yüzden de artık aynı evde oturamayacakları ifade edilmelidir. Arkasından bunun kendisiyle hiçbir ilgisinin olmadığı, onun suçu bulunmadığı, istediği zaman diğer ebeveynini görebileceği, onunla vakit geçirebileceği de dile getirilmelidir. Çünkü okul öncesi yaştaki çocuklar boşanma olayıyla ilgili kendilerini suçlayabilirler. Ben yaramazlık yaptığım için, onları üzdüğüm için boşanıyorlar diye düşünebilir. Boşanma sonrasında çocuğun yaşadığı evde kalması ve günlük aktivitelerine aynen devam etmesi, sürecin atlatılmasında yardımcı olacaktır. Okula gidiyorsa devam etmesi, arkadaşlarıyla oynaması, faaliyet ve resim yapması faydalı olacaktır. Meşgul olan çocuk, acısı ve korkularıyla baş etmeyi daha kolay öğrenir. Çocuk için diğer ebeveynin evinde de bir oda ayrılması sağlıklı olur. Çocuk gidip geldiğinde oraya aidiyet konusunda zorlanmaz. Bu süreç hem anne babanın kendilerini toparlamaları, hem de çocuğun korunması açısından dikkatli davranılması ve güçlü olunması gereken bir zaman dilimidir. 28.11.2010 E-Posta: [email protected] |