M. Latif SALİHOĞLU |
|
Kore'de savaş sıtması |
Kuzey ve Güney Kore devletleri arasında yeniden nükseden silâhlı çatışmanın sebebi yeni değildir. Yaşanan sıkıntının en bâriz sebebi, bundan 60 sene evvelki kanlı çarpışmaya dayanıyor ki, o tarihte neredeyse Üçüncü Dünya Savaşı çıkacaktı. Türkiye'nin de binlerce askerini gönderdiği 1950–53 yılları arasındaki Kore Harbi, en güçlü dünya ülkelerini dahi iki kutup halinde karşı karşıya getirdi. O tarihteki süper güçlerden biri olan komünist Rusya ile Çin blokundan destek alan Kuzey Kore güçleri, Güney Kore'ye karşı saldırıya geçerek, bu ülkenin topraklarını ve stratejik noktalarını işgale başladı. Bunun üzerine, 27 Haziran'da (1950) toplanan BM Güvenlik Konseyi, üye devletleri Güney Kore'ye yardım etmeye âcilen çağıran bir karar tasarısını kabul etti. Komünist blokun karşısında duran ABD, BM'nin yardım çağrısını en başta kabul ederek, yapılacak müdahalenin komutasını da üstlenebileceğini açıkladı. İngiltere, Kanada, Avustralya, Türkiye ve daha birçok Avrupa devletinin de ABD ile ittifak kararı almasıyla birlikte, askerî harekâta başlandı. Müttefik güçlere komuta eden Amerika'lı mareşalin "Kore'deki savaşı kısa sürede bitirecek bir hücuma girişileceği" yönündeki açıklaması, komünist güçleri daha da hiddetlendirdi. Bu hiddetle, bölgede BM emrindeki ABD askerlerine ani baskınlar yapılarak büyük zayiat verdirildi. İlk başta yaşanan bu başarısızlığın telâfisi için daha geniş ve kapsamlı bir savaş hazırlığı içine giren Amerika, sayıları yüz binlerle ifade edilecek silâhlı kuvvetlerini Kore ve çevresine sevk etti. Her iki tarafın da çatışma bölgesine peyderpey gönderdiği asker sayısı, zaman içinde iki milyonu geçti. Bu çaptaki bir savaşı, aslında "dünya harbi" şeklinde nitelemek de mümkün. Ancak, bu savaşın Kore dışına taşmaması, yani başka coğrafyalara sıçramamış olması, isminin "Kore Harbi" olarak tarihe geçmesine sebep olmuştur. Bölgedeki savaş, zaman zaman hayli şiddetlenerek, yaklaşık üç sene sürdü. Bu üç sene içinde, çatışma ve savaş şartları sebebiyle ölenlerin yekûnu da yaklaşık üç milyonu buldu. Türkiye'nin bu üç yıl içinde Kore'ye sevk ettiği askerimizin sayısı beş binin üzerinde oldu. Savaş müddetince, yüzlerce Mehmetçik şehit, yahut gazi oldu. 1953 Temmuz'unda Kore Savaşı biter gibi oldu. Ancak, bir taraf diğerine kesin üstünlük sağlayamadığı gibi, tarafları memnun edecek bir barış antlaşması da sağlanamadı. Mesele ortada gibi kaldı. Bu sebeple, sıkıntı zaman zaman yeniden nüksediyor.
Tarihin yorumu 24 Kasım 1925 "Şapka"dan bir gün önce Erzurum
Halkın dilinde yer yer "Serpuş İnkılâbı" olarak da telâffuz edilen Şapka Kànunu, 25 Kasım (1925) günü Meclis'te kabul edildi. Tek parti zihniyetinin dayatması sonucu çıkartılan bu kànun, ülkenin birçok yerinde şiddetli tepkilere yol açtı. Şapkaya muhalefet edenler, en sert şekilde cezalandırıldı. İstiklâl Mahkemeleri marifetiyle idam edilen vatandaşların yekûnu henüz bilinmiyor. Esasen, Meclis eliyle yaptırılan bu değişikliğin alt yapısı, tâ aylar öncesinden hazırlanmıştı. Sıra, mebusları da bu vebâle ortak etmeye gelmişti. Mecliste kabul edildikten üç gün sonra Resmî Gazetede yayınlanan 671 no'lu "Şapka Kànunu"na dair üç maddelik kànun metninde şu ifadeler yer aldı:
Madde–l: Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idare–i umumiye ve mahalliye ve bilumum müessesata mensup memurîn ve müstahdemîn, şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet men eder.
Madde–II: İşbu kànun, neşir tarihinden itibaren muteberdir.
Madde–III: İşbu kànun, Büyük Millet Meclisi ve icra Vekilleri Heyeti (kabine) tarafından icra olunur. * * * Şapka dayatmasına karşı ilk şiddetli tepki, Dadaşlar diyârı Erzurum'da yaşandı. Zoraki bir dayatmayla karşı karşıya gelineceğini hisseden Erzurum halkı, Meclis'te henüz şapka meselesi görüşülmeden bir gün evvel (24 Kasım) galeyana gelerek protesto gösterisinde bulundu. Yapılan yürüyüş ve protestolar, en sert şekilde bastırılması cihetine gidildi. Şapka Kànununun Meclis'te görüşüldüğü aynı gün, Erzurumda sıkıyönetim ilân edildi. Şapkaya karşı protesto gösterisinde bulunanları tutuklamaya başlayan askerler, bu vatandaşları İstiklâl Mahkemesinin insafına bıraktı. Mahkeme neticesinde, 13 vatandaş idama mahkûm edilirken, onlarca vatandaşa da en ağır cezalar verildi. * * * Erzurum'dan sonra yurdun başka yerlerinde de şapka aleyhtarı gösteriler yapıldı. Başta Rize olmak üzere Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Trabzon ve Gümüşhane'de çok vahim hadiseler yaşandı. Buralarda binlerce insan ağır cezalara çarptırılırken, yüzlercesi de idama mahkûm edildi. Resmî arşivler kapalı ve belgeler açılmadığı için, kesin rakam verilemiyor. 24.11.2010 E-Posta: [email protected] |