Ali OKTAY |
|
Surre Alayı |
Mübarek Kurban Bayramını geride bırakalı bir hafta oldu. Cenâb-ı Hak kestiğimiz kurbanlarımızı kabul etsin. Tabiî bu bayramla birlikte mukaddes beldelerdeki milyonlarca mü’min de hac vazifesini ifa ederek hacı oldular. Şimdi dönüş zamanı. O mukaddes yolculuğu yaşamak herkese nasip olur İnşallah. Hac yolculuğu artık çok kolay. Uçağa bindikten birkaç saat sonra oradasınız. Osmanlı döneminde ise hacca gitmek için, hacı adayları yaklaşık 6 ay evvel kâfileler halinde yola çıkarmış. Gerekli eşyaları yanlarına alarak aylarca sürecek zorlu ama bir o kadar da heyecan verici seyahate başlarlarmış. Eski bir İslâm geleneği olan surre, Peygamber Efendimiz (asm) hürmetine Mekke ve Medine halkına hediye gönderme âdetidir. Surre Alayı ise, Recep ayının 12. günü İstanbul’dan Kâbe toprağına, Harameyn’e yani Harem’e geçen mübarek bir kafiledir. Yanlarında başta Kâbe örtüsü olmak üzere hediyelerle birlikte yola çıkan Surre Alayı, yolunun üzerinde uğradığı şehirlerde kendilerine katılan hacı adayları ve hediyelerle daha da büyüyerek Kurban Bayramında mübarek beldelere ulaşırmış. Surre Alayı Osmanlı’da ilk kez 15. yüzyılda Çelebi Mehmed zamanında başlamış Sultan IV. Mehmed dönemi olan 1920 yılına kadar devam etmiştir.
İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’nun Surre Alayı Konseri Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu 12 Kasım 2010’da Cemal Reşit Rey konser salonunda Surre Alayı konseri verdi. Genel Yönetmenliğini Ahmet Özhan’ın yaptığı İhsan Özer şefliğindeki topluluğun konseri gerçekten izlemeye değerdi. 13 enstrüman ve 17 ses san'atçısından oluşan koronun konserine bir ara semazenler de eşlik ederek aynı zamanda göze de hoş gelen bir görüntü sergilediler. Hac, Kâbe, Peygamber sevgisinin vurgulandığı ilâhiler, makam ve anlam bütünlüğü içerisinde seslendirilirken hac yolculuğunu, Kâbe’yi, hacıları gösteren eski resimler, arşiv görüntüleri de arka fona yansıtılıyordu. “Yine teşrif etti hilâl-i Recep, Kâbe’nin Yolları, İlim ilim bilmektir, Can ellerinden gelmişem, Medine menzil-i vahy-i Hüda’dır” gibi 33 adet birbirinden güzel ilâhi seslendirildi. Konser aynı zamanda 3 hafta önce aramızdan ayrılan rahmetli Hafız Yahya Soyyiğit hatırasına da düzenlenmişti. Nitekim güfte ve bestesi merhum Yahya Soyyiğit’e ait Uşşak makamındaki “Ümmetin saf saf olmuş” ilâhisi seslendirilirken ekrana yansıyan resmi, bir anda içimizin hüzünle dolmasına sebep oldu, gözlerimiz yaşardı. Bu vesileyle bir kez daha merhum Yahya Soyyiğit’e Rabbimizden rahmet niyaz ediyoruz. Ayrıca bu güzel projeye emeği geçenleri ve korodaki değerli bütün saz ve ses san'atkârlarını da tebrik ediyoruz.
Cânım Kâbe’m varsam sana!
Bir zaman dost sohbetlerinde dilimize çokça yerleşmişti sevgili Ender Doğan’ın söylediği bir ilâhi. Özellikle Yusuf Sönmez Hoca pek severdi.
“Başım açık yalın ayak/ Düştüm Kâbe yollarına Günahıma ağlayarak/ Düştüm Kâbe yollarına
Dost ahbapla vedalaşıp/ Nice sarp dağları aşıp Halilullaha ulaşıp/ Düştüm Kâbe yollarına.
Beytullahı görem diye/ Taşına yüz sürem diye Yoluna can verem diye/ Düştüm Kâbe Yollarına”
Gerçekten çok güzel bir beste ve ilâhidir. Ama yıllardır sizlerin de en iyi bildiği o rast ilâhinin yeri ayrıdır.
“Kâbe’nin yolları bölük bölükdür Benim yüreciğim delik deliktir. Dünya dedikleri bir gölgeliktir, Cânım Kâbe’m varsam sana Yüzüm gözüm sürsem sana.”
Yunus Emre’nin yine rast ilâhideki haccın önemine dair uyarısına dikkat etmek lâzım. “Yunus Emre der Hoca/ İstersen var bin Hacca Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.”
Yine, Ahmet Kuddusi’nin “Medine menzil-i vahy-i Hüdâ’dır” ve Safer Dal’ın hicaz makamındaki “Kâbe dünyanın merkezi” Kuloğlu’nun Saba makamındaki “Cümle hüccac ile giydik yine ihram ü aba”, Seyyid Nesimi’nin Bestenigar makamındaki “Çünkü bildin mü’minin kalbinde Beytullah var” ilâhilerinde dile getirilen hep o Kâbe muhabbetidir, aşkıdır. 25.11.2010 E-Posta: alioktay@alioktay. net |