H.İbrahim CAN |
|
Ege’de karasuları 12 mil olabilir mi? |
Yunanistan’la ilişkilerin yumuşaması süreci, komşularla sıfır sorun politikası ile birleşince, Ege’deki sorunların çözümü de gündeme geldi. Yeni Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Yunanistan öncelikli tehdit olarak tanımlanmıyor. Bizce de artık AB üyesi olmuş, ekonomik krizle beli bükülmüş Yunanistan’dan bize yönelik büyük bir tehdit gelmeyecektir. Tabi bu değerlendirmeye Kıbrıs’taki uzlaşmaz tutumlarını, Batı Trakya’daki Türklerin temel hak ve özgürlüklerinin hâlâ kısıtlı tutulmasını, Balkanlarda gizliden gizliye yürüttükleri nüfuz mücadelesini dahil etmiyoruz. Önceki gün bir Yunan gazetesinde çıkan “Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarmasını Türkiye’nin kabul ettiği” yolundaki açıklama bu ortam içinde hayli dikkat çekti. To Vima gazetesine göre güya Türkiye Çanakkale Boğazı çevresi ile Ege’nin önemli kısımları hariç Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarmasını kabul etmişti. Bu haber sanki bütün Ege’de 12 mile çıkarma kararını kabul etmişiz gibi manşetlere taşındı. Halbuki haberin ayrıntılarına bakıldığında; Oniki ada bölgesinde –ve fiilen 12 milin uygulanmasının Türkiye’nin egemenlik haklarını zedeleyeceği diğer Ege bölgelerinde- Yunan karasularının 6 milde kalacağı belirtiliyordu. Hatta bir çok yerde fiilen bu karasuların halen 3 mil olarak uygulandığı bilinmektedir. Birleşmiş Milletler III. Deniz Hukuku Sözleşmesinin 1982 yılında yapılmasıyla karasularının 12 mile kadar çıkarılabileceği dünyaca kabul edilir bir ilkeye dönüştü. Ancak bu mesafe üst sınırı belirlemektedir. Ege gibi karmaşık bir coğrafi yapıya sahip, kapalı deniz niteliğinde ve büyük bir kısmı Yunanistan’a bırakılmış çok sayıda adaya sahip bir deniz bölgesinde, 12 mil sınırının uygulanması mümkün değildir. Yunanistan da bunu gayet iyi bilmektedir. Geçmişte çeşitli siyasal sebeplerle iki ülke de karasularını 12 mil olarak ilân etti. Zaman zaman gerek karasuları, gerekse kıta sahanlığı meselesi ciddî soruna dönüştü. TPAO’nun meşhur “Hora” (MTA’nın Sismik 1 petrol arama gemisi) gemisiyle Ege’deki Türk kıta sahanlığı olarak ilân edilen bölgelerdeki petrol arama çalışmalarıyla kriz zirveye ulaştı. Yakın dönemde Yunanistan’ın Alman Poseidon gemisine benzer bir araştırma için izin vermesiyle patlamak üzere olan kriz de hükümet liderlerinin müdahalesiyle önlenmişti. Yine çok bilinen Kardak krizi de aynı sebeplerden doğmuştu. Peki bundan sonra ne olacak? Ege’deki mevcut kriz durumu sürdürülemez. Mutlaka çözülmeli. İki ülke heyetleri arasında bu konuda sürdüğü anlaşılan teknik çalışmalarda, mutlaka uluslar arası hukukun kurallarına ve her iki ülkenin menfaatlerine uygun bir çözüme ulaşılacağını düşünüyoruz. Ancak sadece bir haberin bile Türkiye’de siyasal sansasyona sebep olduğu düşünülürse, bu çözümün en azından önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimler sonrasında gerçekleşebileceğini tahmin etmek güç değildir. Yine de böylesine sorunlu bir coğrafyada her hususta anlaşılarak kesin bir karasuları, hava sahası ve FIR hattı belirlemesi yapılması kolay olmayacaktır. Kısacası; Ege’de karasuları, kıta sahanlığı, it dalaşı gibi haberleri duymaya devam edeceğiz. Ancak sonunda ülkeler arası sınırların kalktığı bir devirde, çözümsüzlüğün çözüm olarak benimsenmesinin sürdürülebilir olmadığı kanaatiyle, bir uzlaşmaya varılacağını düşünüyor ve ümit ediyoruz. 25.11.2010 E-Posta: [email protected] |